Hayatın bütün bu çok zor ve yanıtsız sorularına verdiği ortak yanıtın dışında bir yanıt yoktu. Bu yanıt şuydu: Günün gerektirdiği şekilde yaşamak, yani unutmak. Uyuyarak unutmak artık olanaksızdı, en azından geceye dek, sürahi-kadınların söylediği şarkıya geri dönmek de artık olanaksızdı; bu durumda hayatın düşlerine dalarak unutmak gerekiyordu.
Sayfa 7
mutluluğa dair:
— Çok eskiden mutlu bir insan en nihayetinde kendi mutluluğundan korkmuş (yani o kadar büyükmüş mutluluğu!) ve tanrıların kendisine merhamet etmesi için onlara en sevdiği yüzüğünü adamak istemiş.* Biliyor musun? Mutluluk beni de Polykrates gibi bir parça endişelendiriyor artık. Sabahtan geceye kadar sadece sevinç duyuyor olmam, bu sevincin benliğimi tümüyle esir alması ve tüm diğer hisleri bastırması bana tuhaf geliyor. Üzüntü, keder ya da sıkıntı nedir bilmiyorum artık. İşte uyumadım yine, uykusuzluktan mustaribim, ama sıkılmıyorum. Cidden söylüyorum: Tereddüt etmeye başladım. — Ama neden? -diye şaşırdı keşiş.- Sevinç doğaüstü bir his mi? İnsanın normal hali bu olamaz mı yani? İnsanın akli ve ahlaki gelişimi ne kadar yüksekse, ne kadar özgürse, hayat ona o kadar keyif verir. Sokrates, Diogenes ve Marcus Aurelius keder değil, sevinç duyarlardı. Havari de demişti ki: "Her zaman sevinin." Sevin ve mutlu ol. — Peki ya tanrılar birden öfkeye kapılırsa? -diye şaka yaptı Kovrin ve güldü.- Sahip olduğum konforu elimden alıp beni aç ve açıkta bırakırlarsa, bu pek de hoşuma gitmez. * Efsaneye göre Samos tiranı Polykrates'in çok başarılı olduğunu düşünen dostları ona en kıymet verdiği şeyi tanrılara adak adamasını tavsiye eder. O da en sevdiği yüzüğünü adak niyetine denize atar. Ancak yüzük bir balık tarafından yutulur ve bir balıkçı yüzüğü Polykrates'e geri getirir. Bunun üzerine Polykrates kaderden kaçış olmadığını anlar. Efsane psikolojide cezalandırılma arzusunu ifade eden bir komplekse adını vermiştir.
Sayfa 30 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
… Çünkü, günbatımı gibi, insan olmak da arada kalmak demekti; geri dönülemez bir şekilde geceye doğru yol alırken, umutsuzluktan doğan umursamazlığın renkleriyle patlayan bir gün olmak demekti.
Sayfa 272
Dikkatli bir şekilde yüzüne bakıyordum. Sesi kulaklarımda yankılanırken ben o geceye dair bir iz bulmanın peşindeydim. Şimdilerde kısacık olan saçları, o zamanlar daha uzundu. Evet saçlarını hatırlamıştım. O gece yirmili yaşlarında olduğu için uzun ve biçimli bir yüzü vardı. Çene hatları bile değişmişti. Gençliğini geride bırakmış gibi köşeli bir çenesi ve daha erkeksi yüz hatları vardı. Peki ya gözleri? O gece öcü gördüğümü düşündüren karanlık gözlerinin aslında ela ve kahve tonlarında olduğunu şimdi fark etmem büyük bir kayıptı. Katilim aylardır hayatımdaydı, onunla konuşmuş ve ona gülmüşken bunu görememiştim. Bu büyük bir hayal kırıklığına uğramama neden olmuştu.
...O kıyısız gökyüzü nasıl sığar küçücük gözlerimize, bir bardak suya, demirli bir pencereye... Nasıl gizlenir ağız dil vermez bir geceye?.. Ve nedir gizi, daraldığımız her yerde bir genişlik duygusu verir içimize. Çözemeyiz, de, bu güdük bilinç, bu sığ yürek, bu ezbere yaşamla..
Mazlumun ahı
Sen geceye sessizce gözlerini yumarken Bir eve daha zifiri karanlıkta ağıt düşer. Kimse yok ki buna dur demeye hepsi çaresiz Mazlumun ahı çığlık olup gene yeri göğü inler. Ağlıyor kalemim yazarken hep tereddütte Ne yapsam Allah'ım elden hiçbir şey gelmez. Nasılda nankör insanoğlu nasılda kötü bir düşte Kim bunun hesabını soracak mazlumlar ölüyor işte. Ellerimi açtım yardım diliyorum Rabbimden Kimsenin ahı yerde kalmasın ne olur son olsun bugünde. Garip anaların gözyaşları sel olup akıp gider Ey be vicdansızlar hiç mi merhamet kalmadı sizde.
Reklam
Şimdi bütün gün üstüme yağmur yağıyor Bütün gece kar Yalnızlığın tam ortasındayım artık Yalnızlık kadar
'Nasıl da kaçmak istiyoruz birbirimizden Yeniden yeniden yeniden Yeniden hazırlanıyoruz Sanki bir güzelliği ödüyoruz Belki bir güzelliği ödüyoruz.'
Sayfa 163
'hani karanlıkta ıslıkların dolaştığı bir gece hani bir frente popular gecesi biraz mahzun ve heyecanlı biraz çakırkeyif'
Sayfa 82
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla
Fecr Sûresi / 1-2-3-4-5.Ayet (Tan yerinin ağarmasındaki) fecre, (derecesi yüksek) on geceye,* çift ve tek (olarak yaratılan şeyler)e, geçip giderken geceye andolsun ki bun(lar)da, (ibret alacak) akıl sahibi için birer yemin (değeri) vardır. * Bu on gece hakkında çoğunlukla; “Zilhicce’nin ilk on günüdür.” denmiştir. Fakat Ramazan-ı şerîfin son on
641 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.