Rüzgâr dörtnala peşimizden geliyor, bulutlar peşimizden uçuyor, ay peşimizden yüzüyor; vahşi geceye dair ne varsa peşimize düşmüş fakat şimdilik bizi takip eden başka hiç kimse yok.
Sayfa 469Kitabı okudu
İnsanım ben, İnsan, İnsan, ürperen etimden Dünyevi hırslarımın tozuna pisine, Yüklü rahmin loş yuvasından, Çıplak ruhumun ışıltısına, rengine, Etten kemikten yapılma. Ama dünya irademe boyun eğer, Ve cennet sürgünü dinmemiş susuzluğuyla Yarar toprağı, içini döller. Ben hayat kadehini boşaltınca, ey Kadiri Mutlak, Çekip alınca nurunu gökkuşağının, Ebedi geceye dair tüm o laflar Dar gelecek boyuna rüyalarımın.
Sayfa 168Kitabı okudu
Reklam
Karanlıktan korkan insanları geceye aşık ettiniz.
Geceye kısacık bir alıntı. Uyumakta zorlananlar için.
Schwartz'ın, kendini sınırlama mekanizmalarının yeni tiplerini icat etmenin insanlara daha fazla memnuniyet getireceği savına iki nedenden daha karşı çıkıyorum. İlk olarak, psikanaliz insanların yararcılık ilkesine göre hareket etmediklerini açıkça göstermiştir; hazlarını (pleasure) maksimuma çıkarmamakta ve acılarını da minimuma indirmemektedirler. İnsanlar çoğu kez refahlarına zarar veren bir şey olduğunu mantıken bilirler, fakat bu kendi kendine zarar veren davranışı kolayca durduramazlar, ne yazık ki acıda tuhaf bir çeşit doyum bulurlar. İnsanlar mantıksal olarak hayatlarında daha fazla mutluluk istediklerini iddia ederler, fakat bilinçdışında bunun tam tersinden etkilenir gibi görünmektedir. Daniel Gilbert'ın yanı sıra, Malcolm Gladwell'in popüler psikoloji kitaplarından bazı örnekler, insanların yaşamlarına dair değişimlerin ne kadar beklenmedik olduğunu ve akılcı yollara ne kadar az başvurduklarını gözler önüne sermektedir. İkincisi, Schwartz'dan farklı olarak, insanların yaptıkları seçimlerin özünde diğerleriyle olan ilişkilerini nasıl düzenlediklerine ve kendilerini diğerlerinin gözünde nasıl hayal ettiklerine bağlı olduğuna inanıyorum.
Sayfa 483 - Psikanaliz ve Seçim Toplumu, Renata SaleclKitabı okuyor
Şöyle dedi: "Uykunuzda büyür, düşlerinizde yaşarsınız dolu hayatınızı. Çünkü gecenin dinginliğinde edindiklerinize şükranla geçirirsiniz bütün günlerinizi.
Hayatın bütün bu çok zor ve yanıtsız sorularına verdiği ortak yanıtın dışında bir yanıt yoktu. Bu yanıt şuydu: Günün gerektirdiği şekilde yaşamak, yani unutmak. Uyuyarak unutmak artık olanaksızdı, en azından geceye dek, sürahi-kadınların söylediği şarkıya geri dönmek de artık olanaksızdı; bu durumda hayatın düşlerine dalarak unutmak gerekiyordu.
Sayfa 7
Reklam
mutluluğa dair:
— Çok eskiden mutlu bir insan en nihayetinde kendi mutluluğundan korkmuş (yani o kadar büyükmüş mutluluğu!) ve tanrıların kendisine merhamet etmesi için onlara en sevdiği yüzüğünü adamak istemiş.* Biliyor musun? Mutluluk beni de Polykrates gibi bir parça endişelendiriyor artık. Sabahtan geceye kadar sadece sevinç duyuyor olmam, bu sevincin benliğimi tümüyle esir alması ve tüm diğer hisleri bastırması bana tuhaf geliyor. Üzüntü, keder ya da sıkıntı nedir bilmiyorum artık. İşte uyumadım yine, uykusuzluktan mustaribim, ama sıkılmıyorum. Cidden söylüyorum: Tereddüt etmeye başladım. — Ama neden? -diye şaşırdı keşiş.- Sevinç doğaüstü bir his mi? İnsanın normal hali bu olamaz mı yani? İnsanın akli ve ahlaki gelişimi ne kadar yüksekse, ne kadar özgürse, hayat ona o kadar keyif verir. Sokrates, Diogenes ve Marcus Aurelius keder değil, sevinç duyarlardı. Havari de demişti ki: "Her zaman sevinin." Sevin ve mutlu ol. — Peki ya tanrılar birden öfkeye kapılırsa? -diye şaka yaptı Kovrin ve güldü.- Sahip olduğum konforu elimden alıp beni aç ve açıkta bırakırlarsa, bu pek de hoşuma gitmez. * Efsaneye göre Samos tiranı Polykrates'in çok başarılı olduğunu düşünen dostları ona en kıymet verdiği şeyi tanrılara adak adamasını tavsiye eder. O da en sevdiği yüzüğünü adak niyetine denize atar. Ancak yüzük bir balık tarafından yutulur ve bir balıkçı yüzüğü Polykrates'e geri getirir. Bunun üzerine Polykrates kaderden kaçış olmadığını anlar. Efsane psikolojide cezalandırılma arzusunu ifade eden bir komplekse adını vermiştir.
Sayfa 30 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
… Çünkü, günbatımı gibi, insan olmak da arada kalmak demekti; geri dönülemez bir şekilde geceye doğru yol alırken, umutsuzluktan doğan umursamazlığın renkleriyle patlayan bir gün olmak demekti.
Sayfa 272
Dikkatli bir şekilde yüzüne bakıyordum. Sesi kulaklarımda yankılanırken ben o geceye dair bir iz bulmanın peşindeydim. Şimdilerde kısacık olan saçları, o zamanlar daha uzundu. Evet saçlarını hatırlamıştım. O gece yirmili yaşlarında olduğu için uzun ve biçimli bir yüzü vardı. Çene hatları bile değişmişti. Gençliğini geride bırakmış gibi köşeli bir çenesi ve daha erkeksi yüz hatları vardı. Peki ya gözleri? O gece öcü gördüğümü düşündüren karanlık gözlerinin aslında ela ve kahve tonlarında olduğunu şimdi fark etmem büyük bir kayıptı. Katilim aylardır hayatımdaydı, onunla konuşmuş ve ona gülmüşken bunu görememiştim. Bu büyük bir hayal kırıklığına uğramama neden olmuştu.
...O kıyısız gökyüzü nasıl sığar küçücük gözlerimize, bir bardak suya, demirli bir pencereye... Nasıl gizlenir ağız dil vermez bir geceye?.. Ve nedir gizi, daraldığımız her yerde bir genişlik duygusu verir içimize. Çözemeyiz, de, bu güdük bilinç, bu sığ yürek, bu ezbere yaşamla..
636 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.