Neyse...
Çok basit bir karmaşanın ortasında kalakaldım.
Eğri çizgiler üzerine, devrik cümleler kurma telaşında tükendi harflerim,
Sağır zamanlardan kalma hayaller kurdum.
Bilirsin; Onlarda olmadı!
Zaten ben bütün yanılgılarıma, hayaller kurmuştum,
Hep başkalarının mutluluğu oldu mağlubiyetlerim,
Sonra ne mi oldu; Hiç...!
Her zamanki terane
Geceye en çok yakışan şey nedir diye sorsan ;
Kelimeler derdim
Tıpkı yıldızlar gibi
Milyonlarca kelime var
Ama ne kadarını biliyorsun desen
Parmakla sayılacak kadar sayabilirim
Gerisi boş zırvalamalardan ibadet
Zaten hiçbir yıldızı da tam olrak bilemeyiz
Sadece bize öğretilen kadarıyla
Tasvir ederiz
Oysa bilmediğimiz ne kadar çok anlamı vardır
Tıpkı gece gibi işte sadece siyah bir gökyüzünü görürüz
Ayı , yıldızları mesela
Oysa o zamanın bile bilinmeyeni
Göremeyiz .
#Karışıksayfalar🖋100.
Dudağıma en çok yakışan,
yine yine söylediğim, dilime dolanan
dönüp dolaşıp rastladığım,
köklerin yüzyıllar, kimbilir ne kadar derinde
yüzyıllara tanıklığım.
Sen misin kuralını bilmediğim, yaşamayı beceremediğim
Doğu musun Bizans, düşerken batıya kayan
Her düşen battı güneşle bir tarihin aksine.
Sabaha tekrar doğan onca kavgadan sonra
sen misin
Biliyor musun, birbirlerine yakışan birçok şey var bu hayatta. Yağmur toprağa, şarkılar geceye, başın göğsüme, kabul et, ismim dudaklarına. En çok da adın soyadıma.
Altı çizili satırlar, eski bir harita gibi tozlu yolların, tozlu hatıraların, acemi adımların, düşüp kalkmaların, kanayan dizlerin, ayaklara batan dikenlerin, su dolmuş çukurların, çamurlu ayakkabıların, demir çarıkların, demir asaların, derviş abalarının, geceye sığmayan kabusların, ümide açılan yol rüyalarının... hepsinin hatıralarını taşır.