Geceye en çok yakışan şey nedir diye sorsan ;
Kelimeler derdim
Tıpkı yıldızlar gibi
Milyonlarca kelime var
Ama ne kadarını biliyorsun desen
Parmakla sayılacak kadar sayabilirim
Gerisi boş zırvalamalardan ibadet
Zaten hiçbir yıldızı da tam olrak bilemeyiz
Sadece bize öğretilen kadarıyla
Tasvir ederiz
Oysa bilmediğimiz ne kadar çok anlamı vardır
Tıpkı gece gibi işte sadece siyah bir gökyüzünü görürüz
Ayı , yıldızları mesela
Oysa o zamanın bile bilinmeyeni
Göremeyiz .
#Karışıksayfalar🖋100.
Dudağıma en çok yakışan,
yine yine söylediğim, dilime dolanan
dönüp dolaşıp rastladığım,
köklerin yüzyıllar, kimbilir ne kadar derinde
yüzyıllara tanıklığım.
Sen misin kuralını bilmediğim, yaşamayı beceremediğim
Doğu musun Bizans, düşerken batıya kayan
Her düşen battı güneşle bir tarihin aksine.
Sabaha tekrar doğan onca kavgadan sonra
sen misin
Altı çizili satırlar, eski bir harita gibi tozlu yolların, tozlu hatıraların, acemi adımların, düşüp kalkmaların, kanayan dizlerin, ayaklara batan dikenlerin, su dolmuş çukurların, çamurlu ayakkabıların, demir çarıkların, demir asaların, derviş abalarının, geceye sığmayan kabusların, ümide açılan yol rüyalarının... hepsinin hatıralarını taşır.
"Mücella o gün eve döndükten sonra kendi acısına kaldığı yerden devam etti. Ne gariptir Neyyir'e hanımın ölmesi Mücella bir an boş bulunsa ağzını açıp annesine potlu çarşafı nereye koyduğunu soracaktı mesela. Ama çok sürmüyordu bu boşluk. Gerçeği hatırlıyordu hemen ardından ve uzun uzun bakıniyordu etrafıni saran onca eşyaya.Her an elinin
Susuz olmak... Damla damla içmek sonunda. Hiç içememekten daha çok susamak...
"Bana kalırsa suçlu, hiç kimse. Çocukluğumuzun yarım kalan boşlukları doldurulmuyor bir türlü. Adeta çocukluğumuz öç alıyor bizden. Elimiz bastonlu olacak yaşa gelsek bile, arayacağız onu. Hatta toplumu, çocuklar yönetiyor diyebiliriz. Hiç büyümeyen, geçmiş
Biliyor musun, birbirlerine yakışan birçok şey var bu hayatta. Yağmur toprağa, şarkılar geceye, başın göğsüme, kabul et, ismim dudaklarına. En çok da adın soyadıma.
Çok bir şey istemiyorum aslında. Yanıma gel, uzattığım eli tut. Sonunu göremediğimiz bir yolda yürüyelim. Bana sarıl. Uğradığımız her yerde bir anımız olsun, gülümseyelim. Beni çok sev, eksilmeyelim. Havalar soğuk belki birlikte uyuruz. Sen başını göğsüme yaslarsın, ben kır çiçeklerinden taç yaparım saçlarına. Beni sahiplen, insanlardan çok korkuyorum, çünkü gidiyorlar çünkü uzaklarda yaşamanın kurtuluş olduğuna aldanıp çekip gidiyorlar, sen onlardan olma. Mesafeleri sevmiyorum, özlemeyi sevmiyorum, dokunamamayı sevmiyorum, yalnız kalmayı istemiyorum. Biliyor musun? Birbirlerine yakışan birçok şey var bu hayatta mesela yağmur toprağa, şarkılar geceye, şiirler sevgiliye, yıldızlar gökyüzüne ve kabul et gözlerin göz bebeklerime, ismim dudaklarına en çokta adın soy adıma, soy adımı al. Nefesini hissedebileceğim kadar yakınımda ol. Sabahları sesin uyandırsın beni. Bana güven, tutunabileceğin kırılmaz bir dalım ben, sığınabileceğin liman. Ağlamanı istemiyorum ama ağlarsan da omzuma başını yasla. Herkes eksildi bir parça, bitmez dediğimiz çoğu aşk şimdi paramparça, biz onlardan olmayalım. Beni sar, beni çok sev, benimle kal. Çünkü herkesin daha önce şahit olmadığı ve hayranlıkla bakacakları bir aşk yaşatabilirim sana. Çok bir şey istemiyorum aslında bir şarkı ol mesela bir ömür yalnızca benim için çalan…