Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ne güzeldir yaşamın henüz neresinde olduğunu bilmezken, yaz mı kış mı bilmezken, yanaklardan yaşlar süzülerek o yaşlarla kendini ömür boyu sulayacak sarnıcı doldurmak, biriktirmek. Ne güzeldir o hapishanenin bahçesinde çiçek yetiştirmek ve dünyanın omuz omuza sımsıkı doluluğunu yapayalnızken hissetmek. Ne güzeldir hiç beklemeden yirmi yıl beklemek ve kendine mahcubiyetle elini uzatmak. Ne güzeldir unutulmak ve kendini unutmak. Ne güzeldir kendini sevmek için değil görüp duyduklarınla hatırlamak. Mor salkımlar, bal çiçekleri, taş yosunları, kertenkeleler ile bir dili konuşmak. Ne güzeldir suçsuzken ağlamak, yol görmeden yürümek, uçup gitmiş ipek böceği kozalarını biriktirmek, ipeğe ve kaynamaya inanmamak, mercanköşk dalına yaslanarak ama eğmeden yaşamak. Okunan ve içeriyi kanatarak yol alan her dizeye rağmen dışarıya tebessüm etmek, şairin acısını dindirmek, etraf bütün duyulana bîgâne iken içeride kazına kazına yol açan her dize ve düşünceyi ağrıya rağmen ele vermeden içinde tutmak, onlarla, çevrenin uğultusuna karşı gitgide sessizleşen bir içeri ile yaşamak. Ne güzeldir kış akşamı geceye dönerken köprünün oradan uzanan ızgara balık kokusunda bilmediğin bir sebeple sarsılmak ve isabet etmiş bir geçmiş acı ile topallayarak duvara tutunmak. Bilince, çünkü bilince artık acı da çekilemiyor, genç, genç irisi ne acı çekti ise vaktinde, yetişkinliği ve yaşlılığı, bunların anısı ve biriktirdikleri oluyor.
Sayfa 162Kitabı okudu
Ormana, kırlara ve tahılın büyüyüp serpildiği geceye inanıyorum.
Sayfa 32
Reklam
"Ormana, kırlara ve tahılın büyüyüp serpildiği geceye inanıyorum."
Sayfa 32 - Can Yayınları, 2021Kitabı okudu
Ormana, kırlara ve tahılın büyüyüp serpildiği geceye inanıyorum.
“ormana, kırlara ve tahılın büyüyüp serpildiği geceye inanıyorum.”
Sayfa 32 - can yayınlarıKitabı okudu
Söyle Thoreau söyle..
Ormana, kırlara ve tahılın büyüyüp serpildiği geceye inanıyorum.
Sayfa 32 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
336 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Pembe bir atkım vardı,el örgüsü. Sanırım anneannem örmüştü. Okula giderken annem sarardı boynuma. Yürümeye başlardım okula, annem öyle sıkı sarardı ki atkıyı,ben yürüdükçe nefesim nemlendirirdi atkıyı. O hissi bilir misiniz? Sıcacık bir his. Kendi nefesinizle karışık yün kokusuyla, soğuk havaya karşı yürümek. O pembe atkı 4-5 yıl eşlik etti bana. Bir atkıydı ve atkı olmanın tüm gereklerini yerine getirmişti. Sonra ömrünü tamamlamış gibi çıktı hayatımdan. Anısı kaldı ama. Pek çok nesne gibi. Bazı nesneler var ki o kadar kolay olmuyor hayatlarımızdan sıyrılıp gitmesi, üzerinden nehirler dolusu zaman akıyor, yanından tanıdık tanımadık onlarca yüz geçiyor da kalıveriyor bir köşede. Haluk, Memo ve Nilüfer’in babalarından kalan kamçılar gibi. On üç tane. On üç ilmek gibi boyunlarında. . Üç kardeş, masanın ayağı kısa diye sıkıştırılan kağıt parçaları misali hayatları. Masanın ayaklarıyla bir arada, ama onlardan çok ayrı.. . Cahide Birgül şu an yaşıyor olsaydı ne olurdu diye düşünüyorum. Bu kitabı okuduktan sonra boşalmış içimle neler derdim ona? Adıyla mı seslenirdim? Olduğu yere gidip kapısında mı beklerdim? Bugün yaşananları hatırlatıp, neden aynıyız diye mi sorardım? ‘O dolmuşların içindeki kayıp yüzler bulunmadı, o okulun önündeki annelerin içi soğumadı’ diye hayıflanır mıydım? Bilmiyorum. Belki sadece susardım yuttuğumuz pek çok şey gibi.. . Ebrahel Lurci kapak tasarımı ve Meltem Gürle ön sözüyle..
Geceye Uyananlar
Geceye UyananlarCahide Birgül · Kafka Kitap Yayınları · 2020265 okunma
Çünkü sıcak bir çocukluk sevinci gibi geliyor bu sokakta yürümek. Çünkü yolun sonu evime çıkıyor. Çünkü gün boyunca neler yaşamış olursan ol eve dönmek, dönecek bir eve, altına sığınacak bir battaniyeye, Hoşgeldin diyecek birilerine sahip olmak, çocukluğa dönmek gibi bir şey. Gün boyu hayatın üzerimize saldığı ejderhalarla buluşup, burnumuzdan kıl aldırmadan yavaş yavaş ölürken, geceye ve eve sığınıyoruz. Başka nasıl yaşarız?
127 syf.
·
Puan vermedi
·
19 saatte okudu
~Gök Aradık Tuğlara ~ Yalın bir dil ile öz Türkçe kullanılmış kitabın anlatımında. Kitap üç bölümden oluşmakta ve ilk bölümde Türk - İslam ülküsünü destansı bir şekilde anlatırken iliklerinize kadar Türk'ün destanını hissedebilirsiniz. İkinci bölümde ise dini inançlarımız ile ilgili görüşler anlatılmaktadır. Ve bu bölümde hoşuma giden şiirden dörtlük paylaşmak istiyorum : "Sessizlik ağır ağır büyür geceye siner, Sabahlar nefes alır cümle yıldızlar söner, Aklımı defter yapsam kalemin başı döner, Düz yolda düz yürümek, bir noktayı bilmek hoş." Evet üçüncü bölümde ise aşk ile ilgili şiirler yazılmaktadır. Bu bölümde de hoşuma giden bir şiirden dörtlük paylaşmak istiyorum : " Desem "aşkı anlatın" Ne gök susar, ne de yer. Aşkı taşıyan kadın, Bana ellerini ver. " Anlatımı ve şiirlerde kullanılan kafiye, redif yerinde olmuş. Bunu da belirtmek isterim.
Kitap Şuuru
Kitap Şuuru
Gök Aradık Tuğlara
Gök Aradık TuğlaraMehmet Ali Kalkan · Ötüken Neşriyat · 201575 okunma
Ne güzeldir yaşamın henüz neresinde olduğunu bilmezken, yaz mı kış mı bilmezken, yanaklardan yaşlar süzülerek o yaşlarla kendini ömür boyu sulayacak sarnıcı doldurmak, biriktirmek. Ne güzeldir o hapishanenin bahçesinde çiçek yetiştirmek ve dünyanın omuz omuza sımsıkı doluluğunu yapayalnızken hissetmek. Ne güzeldir hiç beklemeden yirmi yıl beklemek ve kendine mahcubiyetle elini uzatmak. Ne güzeldir unutulmak ve kendini unutmak. Ne güzeldir kendini sevmek için değil görüp duyduklarınla hatırlamak. Mor salkımlar, bal çiçekleri, taş yosunları, kertenkeleler ile bir dili konuşmak. Ne güzeldir suçsuzken ağlamak, yol görmeden yürümek, uçup gitmiş ipek böceği kozalarını biriktirmek, ipeğe ve kaynamaya inanmamak, mercanköşk dalına yaslanarak ama eğmeden yaşamak. Okunan ve içeriyi kanatarak yol alan her dizeye rağmen dışarıya tebessüm etmek, şairin acısını dindirmek, etraf bütün duyulana bîgâne iken içeride kazına kazına yol açan her dize ve düşünceyi ağrıya rağmen ele vermeden içinde tutmak, onlarla, çevrenin uğultusuna karşı gitgide sessizleşen bir içeri ile yaşamak. Ne güzeldir kış akşamı geceye dönerken köprünün oradan uzanan ızgara balık kokusunda bilmediğin bir sebeple sarsılmak ve isabet etmiş bir geçmiş acı ile topallayarak duvara tutunmak. Bilince, çünkü bilince artık acı da çekilemiyor, genç, genç irisi ne acı çekti ise vaktinde, yetişkinliği ve yaşlılığı, bunların anısı ve biriktirdikleri oluyor.
Reklam
geceye bakış.
Her şey bir yana,geceleyin bile gökyüzü kara değil mavidir,çünkü yeryüzünün gölgeleri arasından uzaklarda doğmakta olan güne, güneş ışınlarının cümbüş yaptığı ufka bakıyoruzdur.
HADİ VUSLATA ERSİN Sabahın çilesi akşamın derdi Hadi geceye kat vuslata ersin! Bir bilsen içimden neler geçerdi Hadi bir dilek tut vuslata ersin Gönül gül yüzünü arzu ediyor Hem de bedelini peşin ödüyor
Ne yapabilirsin, neye isyan edebilirsin kalbim. Yaşamak bütün kuytu yürüyüşlerin ıslığı değil midir, değil midir ki geceye gebe kadınların ışıksız gözbebekleri nesillere mirastır. Böyle böyle kandırılır on sekizinde her genç kız, otuzunda ayılır kış geçirmiş bir bahara. Delikanlılar desen belki otuzunda belki kırkında kimisi babasının mezarının başında. Öyle kolay değildir yürümek. Kâlu belâda evet! demek. Kimi dost bir düşmana, kimi gergin uykusuz sabahlara. Kimi der kariyer, para, güç | Kanmamak, aldanmamak pek güç. Birgün uyanacağız elbet, omzumuzdan tutup kaldıran bir peygamber arayışına.. başka çaresi olan var mıdır bilmem ama o da bir gün uyanır dünyanın tokadına.
Şiir bana aittir. :))
Seni sevmek; Güneşin altında susuz kalmak gibi, Yanında olup dokunamamak gibi, Karanlığın içinde,ışık bulamamak gibi. Seni sevmek; Kül olup yanacağını bilerek ateşe yürümek gibi, Boğulacağını bilerek denize dalmak gibi, Bir kuşun gökyüzüne sevdası gibi.. Seni sevmek; Toprağın yağmura hasreti gibi, Gündüzün geceye olan aşkı gibi, Kavuşmak isteyip kavuşamamak gibi.. Seni sevmek; Yalın ayak cam kırıkların da yürümek gibi, Yüreğine kor ateşi basmak gibi, Ölüm ve yaşam arasında kalmak gibi.. Seni sevmek; Ekmek gibi, su gibi. Seni sevmek; Akıl işi değil, yürek işi... Merve Şık
Ormana, kırlara ve tahılın büyüyüp serpildiği geceye inanıyorum.
176 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.