“Yaptığımız her şeyin yalnızlık korkusundan yapıldığı doğru mu? Hayatımızın sonunda pişmanlık duyacağımız her şeyden vazgeçmemiz bu yüzden mi? Düşündüklerimizi bu kadar nadiren söylememizin nedeni bu mu? Yoksa niye bütün o şiddetli geçimsizlik çekilen evliliklere, yalancı arkadaşlıklara, can sıkıcı doğum günü yemeklerine tutunup kalıyoruz ki? Bütün bunlardan vazgeçseydik, sinsice gelişen şantaja bir son verseydik ve kendimize tutunsaydık, ne olurdu? Bastırılmış arzularımızın ve onların tutsaklaştırılmasına duyduğumuz öfkenin bir fıskiye gibi fışkırmasına izin verseydik? Çünkü korkulan yalnızlığın temelinde ne vardır aslında? Söylenmeyen sitemlerin sessizliği mi? Evlilik yalanlarının ve dostane yarı gerçeklerin mayın tarlasından soluğunu tutarak görünmeden geçmek için duyulan zorunluluğun olmaması mı? Yemek yerken karşımızda kimsenin oturmama özgürlüğü mü? Yaylım ateşi gibi süren buluşmalar kesildiğinde önümüzde açılan zamanın bolluğu mu? Bunlar harika şeyler değil mi? Cennetsi bir durum? Öyleyse neden korkuyoruz bunlardan? Nesnesini düşünmediğimiz için var olan bir korku mu duyuyoruz sonunda? Düşüncesiz ana-babalar ve öğretmenler tarafından kafamıza sokulmuş bir korku? Özgürlüğümüzün ne kadar büyüdüğünü görselerdi başkalarının bize imrenmeyeceklerinden nasıl bu kadar emin olabiliyoruz?”
Halk arasında ne kadar iç çatışma ve geçimsizlik olursa onu yönetmek o kadar kolay olurdu.
Reklam
Hasmınla iyi geçinmeye bak, ta ki seni düşmanlık kılıcıyla biçmesin Dostlarınla geçimsizlik yapma, ta ki senden sonra düşmanla dost olmasın.
Sayfa 45 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Ruhların orduya benzetilmesi
“Ruhlar, askere alınmış bir ordudur, donatılmış askerlerdir. Ezelden tanışanlar birbirini severler, birbiriyle uyuşmayanlar da bir türlü anlaşamazlar. Orduyu oluşturan erler birbirleriyle ne denli tanışıyorlarsa, aralarında o denli bir geçim olur. Birbirleriyle hiç tanışmıyorlarsa, aralarında geçimsizlik ve uyuşmazlık olur.. İnananların ruhları birbirleriyle çok iyi tanışır ve anlaşırlar. Allah ruhları yarattı, bazılarını parçalara ayırdı ve arşın çevresinde sürekli döndürdü. *İki ruhtan hangisi diğer parçayla orada tanışmış, dolayısıyla birbirine kavuşmuşsa, bu dünyada da aynı şekilde birbirleriyle birleşmişlerdir…”
Sayfa 24 - *’Ruh ikizi’ kavramıKitabı okudu
Çocukların velayeti bende kalacak …
… Ayrılma kararına kendimizi ikna edinceye kadar, aylarca hırgür sahnelerinin, bezdirici barışmaların, kız arkadaşlarla uzun uzun konuşmaların, daha evlenirken boşanma diye bir şey yok biz de, ona göre diye tembihleyen anne babaya evde geçimsizlik olduğunu temkinli bir şekilde çıtlatma çabalarının yaşanması gerekiyordu.
Sayfa 129 - Can yayınları 8.basım : Ekim 2022, İstanbulKitabı okudu
Pek çok aile sırf aralarında ne tam bir geçimsizlik, ne de bir anlaşma olmadığı için eşlerin her ikisinin de nefret ettiği eski yerlerinde yıllarca kalır.
Sayfa 960 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bak, ne işler açmış yurttaşların başına Geçimsizlik, neler etmiş zavallılara.
Aile hayatında herhangi bir girişimde bulunmak için ya eşler arasında tam bir geçimsizlik ya da sevgiye dayalı bir anlaşma gereklidir. Eşler arasındaki ilişkilerin belirli olmadığı ve ortada ne bir geçimsizliğin,ne de anlaşmanın bulunmadığı zaman ise hiçbir işe girişilemez.
Sayfa 960 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
* Geçimsizlik çeken karı kocaların sarılmaları hâlinde aralarının düzeleceğine inanılırmış. Hâlâ inananlar bile var. *
Sayfa 137 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
Resim