Habil, bu ürkütücü dille karşı karşıya geldiğinde, şaşırdı önce. Yoktu zihninde bu sözcükler, anlayamadı. Bu nasıl bir dildi? Böyle bir dilin var olabileceği bile aklından geçmezdi. Neden sonra alfabesini söktüyse de, bu yapışkan dili konuşmak içinden gelmedi. Böyle yakıcı bir düşmanlığa tahammül ancak ona aynı dilde mukabeleyle mümkündü.