Hatıraların , gerçekte olduklarından daha zengin olduklarını anladım ; geçmişe yolculuk insanı hatıralarına yabancılaştırır sadece . Hayatımızı , hatta kendimizi hatıraların üzerine kurmuşsak eğer , eve dönüş bunu da alır elimizden .
Küçük bir beldenin insanlarının sosyal hayatı, çekişmeleri, yaşam tarzları, şakaları, gelenekleri ve bir döneme işaret eden sürükleyici bir eser. yavan olduğu söylenebilir ama Niyazi'nin belki de geçmişe olan bir vefa borcu olarak düşünülürse yanlış ifade edilmiş olamaz. Yaşananlar dedelerimizden babalarımızdan duyduğumuz bize hiç uzak olmayan gerçekler. geçmişe küçük bir geri dönüş niteliğinde saygılar.
Kitabı okurken çok sevdiğimiz Kemal Sunal'ın hayatına dair bir şeyler öğrenmek çok hoşuma gitti. Gül Hanım'ın dili de çok samimi, sıcak, içtendi. Lakin kitapta kronolojik sıraya bağlı kalinmamasi okurken biraz rahatsız etti. Kemal Abi'nin ölümüne kadar bu kısım göze batmıyor. Lakin öldükten sonra anlatılan kısımda bu çok belliydi. Örneğin: Gül Hanım, Kemal Abi'nin ölümünden sonra, kendi yaşadığı sıkıntılardan bahsederken ara sıra geçmişe dönük anılardan da bahsetmiş. O kisimin direkt Kemal Abi'nin ölümünün daha henüz bahsedilmedigi bölümlerde olması daha uygun olurdu gibime geliyor. Belki de geri dönüş tekniğini pek benimseyemedigim için böyle düşündüm. Gül Hanım'a bizimle anılarını paylaştığı için sonsuz teşekkürler :) Kemal Abi'yi hep saygı ve rahmetle anacağız.
Madem bu kitaba "8. kitap! Hikayenin devamı!" diyorlar, ben de öyle yorumlayayım o zaman. Keşke serinin 8. kitabı adı altında bir kitap çıkmamış olsaydı ve keşke ben de bu kitaba denk gelip okumamış olsaydım. Alırken kitabı yazanın Rowling olmadığını bildiğim için çok büyük bir beklentim yoktu ama buna rağmen mi bu kadar yazılamaz bir hikaye?.. Karakterler desen, ne Harry, Harry gibi repliklere/hareketlere sahip, ne Hermione, ne Ron, ne de diğerleri. Bizi resmen bambaşka karakterlerle karşılaştırdılar. Olay örgüsü desen, sadece Albus üzerine kurulu. Harry'nin hiç mi başka çocuğu yok? Bu çocuk hiç mi yüzüne bile bakmıyor kardeşlerinin? Kötü ilişkiyi geçtim bir iletişimleri bile mi yok? Cedric ile ilgili kısım da yine mantıklı gelmemiş olsa da çok sallamadım açıkçası ama Voldemort ve Bellatrix?! Lütfen ama yani bu kadar da saçmalanmaz ki ama!
Kitabın tiyatro metni şeklinde yazılmış olması bende hayal kırıklığı yaratmamıştı fakat okudukça Harry Potter dünyasını anlatmak için gerçekten uygun bir teknik olmadığını fark ettim. Belki de hikaye bu yüzden bir türlü derinleşemedi. Karakterlerin duygu durumlarını, yaptıklarını, her şeyi konuşmalarından anlamaya mahkum bırakıldık ve bu kadar çok konuşma oldukça replikler yavanlaşmaya başladı.
Ha bu kadar eleştiri ardından bir de iyi yorum yapayım dersem, tek hoşuma giden kısım Snape ile olan karşılaşma bölümüydü. Ama yani bu kadar geçmişe dönüş macerası ardından bu sahneyi yazmasalardı iyi söverdim doğrusu. Bu kadar olmamış bir hikaye içinde bir de zaman paradoksu konusuna girişmişler ya, o da ayrı bir konu...
Bir arkadaşımdan ödünç alarak okumuştum ama beni bu kadar etkileyeceğini tahmin etmezdim tabi yeniden okumak için can atıyorum .Bir geçmişe gidiş şimdiye dönüş arasında anlatıyor hikayeyi sizi hem ağlatıp hem de gülümsetecek başarılı bir çalışma..
Kış BahçesiKristin Hannah · Pegasus Yayınları · 20164,890 okunma
Yaredir sinede eski sevgili
Eski sevgili eski günler
Hayata baksana takmıyor kimseyi
Hiçbir şey diriltmez artık geçmişi
Yaredir yine de
Yaktın gemilerimi
Dönüş yok artık geri
Tak etti canıma bu maskeli balo
Bu maskeli balo
Ve onun sahte yüzleri
Yaredir sinede eski sevgili
Ne yapsan kolay unutulmaz
Ağlama geçmişe yaşadık bitti
Anılar bizi yalnız bırakmaz
Yalnızız yine de...
Murathan Mungan
athena- maskeli balo: youtu.be/TzCOjvm77Q0?t=3
Öncelikle kitabı okumamı sağlayan Ceren'e çok teşekkür ederim. Farklı bir yazarla tanışmamı etkinlik sağladı. Uzun süredir Stephen King okumayı istiyordum ama cesaret edemiyordum. Etkinlik sayesinde iki kitabını okudum. İlk kitabı Göz ile 22/11/63 kıyaslayınca arada resmen bir uçurum var. Çok farklı bir tadı ve türü var. Gerilim, bilim kurgu,
Her hikayenin sonunda şu cümle düşülmüştü; bunca şey yaşıyor olmamıza rağmen sokağımın halkı geçmişte yaşadıklarını unutuyordu.Ethem,Kasım,Arif her hikayede bir ötekinin geçmişe bir dönüş çok iyi işlenmişti. Ve bugünle yaptığınız karşılaştırmalarda aslında hayatımızda algıların değişmediğini günü yaşayarak bir hayatı nasıl yozlaştırmaya devam ettiğimizi fark ediyorsunuz. Kitapta Cebalevinin torunlarından Cebel sokağa adalet, eşitlik, özgürlükçü bir yaşamı kazandırdığında Cebelin yanındaki adamlardan biri Cebele sen yöneticisin, lidersin vakıf gelirinden en fazla payı senin alman lazım dediğinde Cebel'in cevabı şuan aradığımız, özlem duyduğumuz hayata bir iç geçirmedir.Hep bunu duymak istemişizdir, bunu yaşamak istemişizdir bizim mücadelemiz bu yozlaşmış, çürümüş olan sisteme karşıydı hiç kimse hiç kimseden üstün değildir. Hepimiz eşitiz sokağımın insanların bir kuruş fazla almam.Bu kitap için Ömer Türkeşin kitapla ilgili yapmış olduğu değerlendirmeyi okumanızı tavsiye ederim.Bu kitabı okumamda Ömer Türkeşin katkısı büyük
Sevgi , sadakat , bağlılık diğer tarafta kiskançlik sonra gelen pismanlik uzuntu ve gecmise tekrar dönüş. Beğener ve duygulanarak okudum. Tavsiye ederim arkadaşlar.
Okuduğum her Tezer Özlü kitabı dönüş yollarıma barikatlar kurarak beni bir yerlere götürüyor. İsmini gördüğüm zaman sanki bir tren istasyonundayım ve uzanacağım kitap nereye gideceğini bilmediğim bir tren.Yeryüzüne Dayanabilmek İçin adlı kitabı da beni aldı ve geçmişe götürdü. Seksenli yılların film festivallerine,kitap fuarlarına,edebiyat ödüllerine.
Tezer Özlü her yönüyle kendine hayran olunası bir kadın bence. Edebiyatımıza kazandırdığı kendine has üslubu, yazdıklarınu okurken hissettiğimiz samimiliği yetmez gibi bu kitabında ağırlıklı olarak sinemaya olan tutumunu görüyoruz. Ve itiraf etmek gerekirse benim gibi film izlemekten pek hoşlanmayan,sinema kültürü zayıf birine bile gerek eleştiri gerek yorumları ile bir film listesi hazırlatıyor.
Gelelim kitabın en beğendiğim, tamamının altını çizemeyeceğim için başlığı çizdiğim bölüme.Başlığı Tarkovski: " İnsanlar ve Politikacılar Kendi Yarattıkları Sistemin Tutsağı Oldular " olan yazıda 1983 yılında gazeteci ve psikiyatrist İrena Brezna'nın yönetmen Andrei Tarkovski ile yaptığı röportaj yer alıyor. Röportaj içeriğine özet şeklinde yer verip o caanım sohbeti burada heba etmek istemiyorum ama hepinizin o sohbeti- röportajı- okumanızı çok çok isterim.( Bahsettiğim sohbet Milliyet Sanat'ta 1 Ağustos 1984 yılında yayımlanmış.)
İmcelememi Tezer Özlü'nün kitapta geçen "İnsana inanıyorsak, her insana inanmalıyız." sözüyle bitirmek istiyorum.
Keyifli okumalar. :)