Suratıma geçmişin gölgesi düştü; duruma gayet uygun bir ifadeydi, çünkü başa çıkmanın asıl zor olacağı şeyin hayatta olanlarla yeniden karşılaşmak olmadığını biliyordum.
Dünkü dünyanın gölgesi ona sığınanlar için hâlâ hoştur ama yok olup gidecektir. Ve geleceğin dünyası, geçmişin anısına bir çığ halinde düşmeye başlamıştır bile.
Reklam
Dur da bak ruhuna, içine bak. Orada kımıldayan yarayı fark et. O yara orada durduğu için ve sen bir türlü yüzünü oraya çeviremediğin için, olup bitiyor birçok şey. Özgür olduğunu zannediyor fakat geçmişin hapishanesinde yaşıyorsun. Eflatun'un mağarsındaki adamlar gibi gölgeyi hakikat, karanlığı yurt biliyorsun. Yüzleşmeden hakikat bulunmaz, acı çekmeden büyüyemezsin.
Evet, evet. Güzeldi. Çok güzeldi köprüden Boğaz’ın, İstanbul’un görünüşü. Kuşkusuz. Yırtıkları, sökükleri, ekleri uzaktan seçilemeyen bir balıkçı ağı denli güzeldi. O ağa takılan balıklar için nasıl ürkütücü, çırpıntırıcı ise, o ağa dıştan bakanlar için de aynı oranda güzel. Bütün o kargaşaya, çırpınmalara, bütün o can derdine düşmüşlüğe, bencilliklere; gelmişle geçmişin kıyasıya vuruşmasına; soranla susanın, duranla koşanın üstüste düşmesine; hem içiçeliğin, hem dışta kalmanın acı biber tadına uzak durma. Söz dinlemez, ipini koparmış bir kente, çelik bir hat üstünden egemen olma. Bir değnek dokunduruşuyla her şeyi susturma. Her şeyi sıraya koyma, düzene sokma. Yüksekte, dışta, havada durup da hiçbir şeye bulaşmadan geçip gitme. Bu egemenliğin getirdiği doygunluk. Hırpalanmamışlığın kolay doğumu: Boşluk. Hiçlik. Tepeden bakma. Zorlanmadan egemen olma. Her şeyi, herkesi ayaklarının dibinde tutma. Öyle ya; o iki yakayı birleştiren çelik ayaklar berisinde, çok daha içerilere, derinlere uzanan daha ayrı girişlerle çıkışlar, ince hesap çizgileri kurcalammadığında, gölgesiz bir güzellikteydi İstanbul Köprüsü. Gölgesini Boğaz’ın sularına bile düşürmeyen, kendi içinde gizleyen bir incelikte. İstanbul’u en güzel kılacak ölçülü yükseklikte.
Irmak aynı zamanda her yerdedir, kaynadığı yerde, döküldüğü yerde, çağlayanda, kayıkta, akıntı yerinde, denizde, dağda, aynı zamanda her yerde ve onun için yalnızca şu an vardır, geçmişin gölgesi diye bir şey bilmez ırmak, geleceğin gölgesi diye bir şey de bilmez.
Sayfa 108Kitabı okudu
Merhaba kitapseverler #lanetlikalp#boyutlarınarasında#geçmişingölgesi#oytundemir#fantastik#ozlemli_kitaplar#okudumbitti Çise,yeniden yaşayabilmesi yani hissetmek ve sevmek için kalbindeki laneti kaldırmaktan başka çaresi yoktur. Çise ve sevdiği iki arkadaşıyla beraber lanetli kalp ' in ikinci ve üçüncü kitabıyla bu macera hız kesmeden devam ediyor... #lanetlikalp#boyutlarınarasında , ikinci kitabında Çise yaşam enerjisini ve motivasyonunu "Sur'et tarafından tüketilir. Yaşam enerjisini bulmak için kendini yollara vurur. Minik kalbinde aşkı hisederken , duygularını paylaşamamak onu çaresizliğe sürüklesede köstekli saatin peşinde zaman yolculuğu yaparak zamanın yonetici olan "Efendi Krono" ile birlikte geçmişin karanlıklarına, yaşam veren nefes olan "Aether'i alabilmek için oyuncak dünyasının o büyülü diyarına yolculuk yapacaktır. Ya sonra? #lanetlikalp#geçmişingölgesi üçüncü kitabında ise, Çise,Hırsız kral'dan aldığı haritanın kendini göstermesi ile kayıp hayatlardan,orman koruyucularına, fısıltılar mağarasına uzanan boyutlar arasında yolculuğunda kendi ve kaderiyle yüzleşecek,laneti kaldıracağı cesaret ormanına yaklaştıkça kalbindeki yük artıyor,peki Çise geçmişin gölgesiyle yüzleşerek lanetini ortadan kaldırır mı? dersiniz ... Kırılan kalbi,silinen yaşam çizgileri ve dağılan arkadaşlıklarıyla Çise ' nın macerası 'Lanetli kalp:geçmişin gölgesi ile birlikte sona eriyor. Bu türü sevenlere önerim olsun. Sağlıcakla kitapla kalın @perseusyayinevi
Aylin Sezersan
Aylin Sezersan
Reklam
942 öğeden 721 ile 730 arasındakiler gösteriliyor.