Hayatımızın tabloları kaba mozaiklerle yapılan resimlere benzer ki yakından bakıldığında hiçbir etkisi yoktur, güzelliklerin anlasılabilmesi için belli bir bakış mesafesi gereklidir. Dolayısıyla arzu ettiğimiz bir şeyi ele geçirmek için onun değersiz ve doyurucu olmaktan uzak olduğunun anlaşılması gerekir; her zaman daha iyi şeylerin beklentileriyle yaşıyorsak eğer, aynı zamanda çoğu kez geçmişte kalan şeyler pişmanlık ve özlem de duyarız. Diğer taraftan içinde bulunduğumuz anı sadece gelip geçici ömürsüz bir şey olarak görür ve ona sadece hedefimize ulaştıracak bir araç nazarıyla bakarız. Dolayısıyla çoğu insan, hayatının sonuna gelip de geriye dönüp baktığında bütün ömrü boyunca geçici olarak yaşadığını görecek ve dikkat etmeksizin ya da tadını çıkarmaksızın bırakıp geçtiği bir şeyin hayatın ta kendisi olup görüp şaşıracaktır. Dolayısıyla insan hakkında genel olarak, umutla şaşkına dönmüş vaziyette ölümün kollarında dans ettiği söylenebilir.