İçime hüznünü bırakıp bitti be. Ah Adalet.
Adalet ölümcül bir hastalığa yakalandığını öğrenene kadar etliye sütlüye karışmadan, her şeyden kendisini soyutlayarak yaşamış 29 yaşında bir kadın. İçine düşen ölüm korkusu onu hayatı ve geçmişini sorgulamaya itiyor. Karakterinin bir parçası haline gelmiş suçluluk duygusu da ona bu konuda pek yardımcı olmuyor çünkü Adalet hastalığı için bile kendisini suçluyor.
İşlediği ilk günahın peşine düşen Adalet onu telafi etme amacıyla bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculukta 29 yıldır göremediği şeyleri görüp, hissetmekten korktuğu şeyleri hissediyor.
Nermin Yıldırım'ı ilk okuyuşumdu ve kesinlikle son olmayacak. O kadar akıcı ve o kadar içten bir kitaptı ki . Adının aksine içinize fazlasıyla dokunuyor. Amaç da bu olsa gerek, gördüklerimize, duyduklarımıza yaşadığımız her anı tokat gibi yüzümüze çarpıyor çünkü yazar. Altını çizdiğim, içinde kendimden parçalar bulduğum satırların haddi hesabı yok. Hele bir sonu var ki boğazımda yumru ile tekrar tekrar okuduğum. Yıktı geçti.