SON~
. . geçen sene, büyük bir mutlulukla küçük bir kız doğurmuştu, görünüşe göre diğer çocuklarından daha çok seviyordu onu. "Odamın hemen yanındaki odada uyuyor, gel de bak," dedi. Peşinden giderken şöyle devam etti: "Jérôme, sana yazmaya cesaret edemedim... bu küçüğün vaftiz babası olmayı kabul eder misin?" Biraz şaşkınlıkla beşiğe doğru eğilip, "Elbette, eğer istersen, memnuniyetle," dedim. "Vaftiz kızımın adı ne?" Juliette alçak sesle, "Alissa..." diye cevap verdi. "Sence de ona biraz benzemiyor mu?" Cevap vermeden Juliette'in elini sıktım. Annesinin beşikten aldığı küçük Alissa gözlerini açtı, ben de onu kucağıma aldım. Juliette gülmeye çalışarak, "Ne kadar iyi bir baba olurdun!" dedi. "Evlenmek için neyi bekliyorsun?" "Pek çok şeyi unutmayı," dedim, yüzünün kızardığını gördüm. "Yakında unutmayı umduğun mu?" "Hiç unutmamayı umduğum."
Sayfa 140 - Can Yayınları, 4. BaskıKitabı okudu
Bu hiç hoş bir şey değil, dedi. Yani senden uzak olmak. Myron’un kalbi sızladı. “O zaman eve gel.”
Reklam
Yüce Dosta
ayrılış günü yüklemediler bir şey alaca tüylü develere en son o ayrıldı haykırdım tutamadım kendimi uzaklara gitme diye ey benim iki gözüm, canım kesib’e mutlaka uğra yönel lâ’lâ tepesine doğru
"Sana bir öykü anlatacağım" dedi Zedka "Çok güçlü bir büyücü, bütün bir ülkeyi yok etmek ister, o ülke halkından herkesin su çektiği bir kuyuya sihirli bir madde atar. Kuyunun suyunu kim içerse delirecektir. Ertesi sabah, herkes kuyudan su çekip içer, hepsi de delirir. Yalnızca kraliyet ailesi, kendilerine ait özel bir kuyudan su çektiklerinden, sihirbaz da o kuyuyu zehirlemeyi beceremediğinden, delirmezler. Tabii kral çok kaygılanır, halkının sağlığını ve güvenliğini sağlamak için bir dizi emir verir. Ancak polisler ve müfettişler de halkın içtiği sudan içmiş olduklarından, kralın emirlerini saçma bulur, uygulamazlar. Ülkede yaşayanlar kralın emirlerini duyduklarında onun çıldırdığına inanırlar, hep birlikte şatosunun önünde toplanıp tacını ve tahtını bırakması için gösteriler yaparlar. Umutsuzluk içindeki kral tahtından inmeye hazırlanırken kraliçe ona engel olarak der ki: 'Gel, biz de o kuyunun suyundan içelim, o zaman biz de onlar gibi oluruz.' Ve öyle yaparlar: Kral ile kraliçe de cinnet suyunu içip ânında saçma sapan konuşmaya başlarlar. Bu durumda halk taşkınlığından dolayı pişman olur; öyle ya madem kral bu kadar bilgece konuşuyor, onu alaşağı etmenin bir anlamı yoktur. Ülkede barış ve huzur yeniden hüküm sürer, bu halk komşularından epeyce farklı bir hayat tarzı benimsemiştir, ama kral ölümüne dek ülkesini yönetebilmiştir."
Dün geldi: Nedir aradığın? dedi bana: Bensem, ne bakarsın o yana bu yana? Kendine gel de düşün, içine bak: Ben senim, sen ben; aranıp durma boşuna!
Kibirden Tevbeye...
Kibriya şanına mahsustur kibir Kullara kibri yar olmaz efendim Büyüklenmekle netsin abd-i sağir Kibirli bahtiyar olmaz efendim Dudak aşınmaz denir el öpmekle Hep öne çıkma az geride bekle Hata ettinse özrüne özr'ekle Özürsüz hiç kul var olmaz efendim Say senden büyük ve yaşlı olanı Affet saçını başını yolanı Isırsa, insan ısırmaz yılanı Fıtratı kula ar olmaz efendim Âteşbâz gel nasuh tevbe edelim Kibri bırakıp, olup akl-ı selim Üstündedir dedi bey'atta elim Şah'ı bilen ağyar olmaz efendim
Reklam
Yiğitcan(2007 - 2017)/ Bir çocuğu koruyamıyorsak biz kimiz?
Kadınların gördüğü şiddet bu düzeyde yaşanmaya devam ettikçe, çocuklara da uzanıyor. Türkiye'de kadınların boşanamıyor oluşu, kadın cinayetleriyle ve çocuk istismarının en uç biçimleriyle, çocuk cinayetleriyle iç içe geçebiliyor. Neriman'ın on yaşındaki dünya güzeli oğlu Yiğitcan, annesi ondan boşanmasın diye babası tarafından öldürüldü. Oglunu bıçaklayarak öldüren baba, öldürdüğü çocuğun annesini arayarak "Gel, cesedi al" dedi. Neriman, ayrılmaya çalıştığı erkeğin tehditleri ve daha önce de Yiğitcan'ı doğalgaz ile zehirlemeye çalışması nedeniyle polise de başvurdu ancak "Hiçbir baba oğlunu öldürmez" cevabı aldı.
SÜT Senelerden beri yapmadığım şeyi yaptım: Süt içtim. Dükkânın içinde su buharı, süt kokusu, insanı ağlatıp uyutacak, kırk sene evvelki bir beşik hatırasına kadar sürüklüyordu... Evet, senelerden beri ne erken uyanmış, ne de süt içmiştim. İşe sütle başlıyorduk. Ne haristi parmaklarımız anamızın göğsünde. O ne dişsiz bir canavar ağzı idi
Destana Memê Alan
(…) Zînê got: “Lolo, Memo, dilê min bi kul û bi jan e. Madem ku tu guh nadî gotinên merivane Ji berê da, xelkê kêmanî xistine derê me jinane, Dibêjin: “Jin parsiya kêm in û rûreşiya dê û bavane.” Were destê xwe bavêje destê min û min çek ke ser pişta Bozê Rewane, Berê xwe bide welatê xwe, bajarê Mixribiyane, Bila heywan me her duyan bibe,
Bugün tarih hocamdan trip yedim. 🥲 Dershaneden çıkarken beni gördü, "etüte gelmedin ama gel yaprak test vereyim" dedi. 🙃 Evet etüde girmedim ama boş bir sınıfta test çözdüm. Çünkü etüt odası -1 katta ve buzhane gibi maşallah. Bir önceki etütte donduğum için (havalar ısındığından dolayı kalın da giyinemiyoruz) ısınmaya çıkmıştım sınıfa. Isınınca da inesim gelmedi. -Hocam çok soğuk hasta olacak gibiyim ondan gelmedim, dedim, -Tamam tamam, diyor gülüyor 🤣 Neyse kaptım yine de yaprak testleri.
Reklam
Sarı Sıcak
Birden bir ses ... Çubuk elinden düştü. Donakaldı. Bırakıp kaçacak, kaçamıyor. Mustafa Ağanın karısı hayretle: "Aman," dedi, "Osman! Osman bu ... Gel Osman!" Yerinden kımıldamıyor. "Gel Osmanım, otur da yemek ye!" Osman aldırmıyor, susuyor. "Seni anan mı gönderdi?" Osmanın başı yerde. Kaldırmıyor. "Sen tarladan gelince eve gitmedin mi yoksa deli oğlan? Anan seni şimdi arar, merak eder ...
Elif mı noktadan,yoksa nokta mı eliften çıktı?
- Pekålå, "an" dediğin nedir? Sırf inkårdır, sırf yokluk. İkrarda zamansızlık demektir. İk. rarla inkârı ayırmak da mutlak zaman demektir. - Peki, Elif-ba ne demek? - Käinattaki realiteler...
Sayfa 199Kitabı okudu
Hacı Veyiszade Hocaefendi'nin büyük oğlu Mehmet Ağabey anlatıyor.. “Bir kış günü saat 12'ye doğru kapımız çalındı, kapıyı açtım; bıyıkları sakalları buz tutmuş, elinde fenerle bir adam geldi, babamı soruyor. Ben, 'Babam yatmak üzere. dedim. Peştamal alır, annem veya biz su dökeriz, abdestini alır, iki rekât namaz kıldıktan sonra abdestli olarak yatardı. Abdestini aldı, 'Kim o Mehmet?' dedi. 'Doğanlar Mahallesi'nden biri geldi.' dedim. Kapıya gelen adam, 'Hocam, benim çocuklarımın nafakasını çıkardığım bir katırım var, sancılandı, gel de şunu bir okuyuver.' dedi. Kış günü arada iki üç km mesafe var ve yollar karlı. Yatmak üzere olan babam geceleyin soğukta adamın peşine düştü gitti." "Babam Hacıveyiszade, 'Oğlum! Bu adam, Allah'tan sonra bize umut bağlamış, gelmiş. Onun umutlarını boşa çıkartmamak gerek.' diyen çağımızda yaşamış ilim adamlarından biriydi."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.