Günaydın. Arkadaşlar... DÜZENLİ DÜNYA Bayılırım şu düzenli dünyaya Kışı yazı Baharı güzü Gecesi gündüzü sırayla.
Ağrı askeri hastanesi doktorları, benim mide ülserim dolaysıyla, ikiye ayrılmışlar. Sonunda, Ankara Gülhane Tıp Akademisi Hastanesi’ne yollanmam için karar çıktı. Ankara’ya geldiğimde doktorlar, beni önce, astsubay hastalarının yattığı koğuşa aldılar. Sonra da bir general odasına. Patnos’ta er, Ankara’da general..Gel keyfim gel! General odasına yattığım gecenin sabahı, odayı temizlemek için bir hademe kapıyı açtı. Baktı ki içeride pijamalar içerisinde, saçları kesik, gözlüklü bir adam oturuyor. Alışkanlıktan olacak : - Paşam girebilir miyim?...deyince beni gülmek aldı. Paşaya bak paşaya! Hademe, sonra garip garip bakmaya başladı. Paşa desen , paşa değil; er desen, paşa odasında pijama ile ne arıyor. Sordu: - Paşam rahatsızlığınız ne? Ne deyim; kesik saçlarımı düşünüp hademeyi yanıtladım; Saçkıran,saçkıran…Saçlarımı onun için kestiler….
Reklam
Yasaklar
Ah bu yasaklar! Kendi kendimize, başkasının bize, bizim başkalarına, devletin tebaasına, tebaanın devletine, belediyenin hemşerisine, hemşerinin belediyeye koyduğu, koyacağı yasaklar!... Yasaklarla çevrili bir dünyada yaşamasak yasaksız yaşayamazdık. Halbuki hayvanlar, hele ehlileri, yasaksız ne de güzel yaşıyorlar. Hafif, cilve gibi, o da boğaz derdinden doğan zırıltılardan başka, gel keyfim gel, yaşamıyorlar mı? Yasakları kabul ettik. İnsanoğlu için yasaklı hayvandır da diyebiliriz. Mikroplar bile birer yasak değil mi? Aşklar yasaktır. Gün olur, sular, yemişler bile yasaktır. İnsanlar birbirine yasaktır.
Yasaklarla çevrili bir dünyada yaşamasak yasaksız yaşayamazdık. Halbuki hayvanlar, hele ehlileri, yasaksız ne de güzel yaşıyorlar. Hafif, cilve gibi, o da boğaz derdinden doğan zırıltılardan başka, gel keyfim gel, yaşamıyorlar mı? Yasaklan kabul ettik. İnsanoğlu için yasaklı hayvandır da diyebiliriz. Mikroplar bile birer yasak değil mi? Aşklar yasaktır. Gün olur, sular, yemişler bile yasaktır. İnsanlar birbirine yasaktır.
Sayfa 89 - Bilgi YayıneviKitabı okudu
DÜZENLİ DÜNYA
Bayılırım şu düzenli dünyaya Kışı yazı Baharı güzü Gecesi gündüzü sırayla. Ağaçların kökü içerde Dağların başı yukarda Bütün dağların başı yukarda İnsanların aklı başında
“Yasaklarla çevrili bir dünyada yaşamasak yasaksız yaşayamazdık. Halbuki hayvanlar, hele ehlileri, yasaksız ne de güzel yaşıyorlar. Hafif, cilve gibi, o da boğaz derdinden doğan zırıltılardan başka, gel keyfim gel, yaşamıyorlar mı? Yasaklan kabul ettik. İnsanoğlu için yasaklı hayvandır da diyebiliriz. Mikroplar bile birer yasak değil mi? Aşklar yasaktır. Gün olur, sular, yemişler bile yasaktır. İnsanlar birbirine yasaktır.”
Reklam
92 syf.
·
Puan vermedi
Anlatıcı, ilk öyküsü kitabın. Kahramanlardan kimliğii belli olanın ismi Semih. Yazar Notos yayıncılıkta bir zaman editörlük etmiş. Notos’un sahibi Semih Gümüş ya, ondan olmalı diye şeytan fısıldıyor. Garip bir karmaşa var öyküde. Başa dönüp tekrar okuyunca çözülüyor düğüm. Çift anlatıcı var. Oldukça zekice. İçim ısınıyor daha ilk öyküden. Kalkıp
Bazen Hayat
Bazen HayatSine Ergün · Can Yayınları · 2012248 okunma
Ah bu yasaklar! Kendi kendimize, başkasının bize, bizim başkalarına, devletin tebaasına, tebaanın devletine, belediyenin hemşerisine, hemşerinin belediyeye koyduğu, koyacağı yasaklar!... Yasaklarla çevrili bir dünyada yaşamasak yasaksız yaşayamazdık. Halbuki hayvanlar, hele ehlileri, yasaksız ne de güzel yaşıyorlar. Hafif, cilve gibi, o da boğaz derdinden doğan zırıltılardan başka, gel keyfim gel, yaşamıyorlar mı? Yasaklan kabul ettik. İnsanoğlu için yasaklı hayvandır da diyebiliriz. Mikroplar bile birer yasak değil mi? Aşklar yasaktır. Gün olur, sular, yemişler bile yasaktır. İnsanlar birbirine yasaktır.
“Çobanlık sanki iş mi? Koyunu, keçiyi satıp savıp bir gemi almalı; hem sağa sola mal taşıyıp para kazanmalı, hem de denizin üzerinde (gel keyfim gel) gezip tozmalı. Şu gemininkıyaklığına bakındı bir!” diye düşünmüş ve koyunlarını satınca bir gemi almış, birkaç da tayfa bulmuş... Gökova’dan incir yüklemişler, Mısıra götüreceklermiş. Rodos şövalyeleri tarafından yakalanıp soyulmamak için Anadolu kıyısını sığaya sığaya, su almak üzere Marmaris’e uğramışlar... Bahriyeli tayfa çobanın haberi olmadan incirleri Marmaris’te satmışlarmış. Oradan ayrılıp da denize açılınca gece olmuş. Çobankıç altındaki kamarasına inip yatmış. İşte o zaman tayfa geminin güvertesinin sağından soluna hep birden koşarak, gemiyi sallamaya ve denizden çektikleri kovalar dolusu suları güverteye vekıç altına dökmeye koyulmuşlar. Aynı zamanda “Fırtına var! Batıyoruz!” diye avaz avaz haykırmaya başlamışlar. Korkan çoban kamaradan “Aman kurtulmak için ne yapmalı!” diye sorar dururmuş. Onlar da “Malları denize atarak canlarımızı kurtarmalı” demişler. Adamcağız da, “Atınız öyle ise incirleri” diye bağırmış. Onlar da incirleri denize alıyorlarmış gibi gürültüler etmişler. Çoban deniz ticaretinden çok zarar edeceğini anlamış: Gemiyi satmış, eskisi kadar büyük olmamakla beraber bir koyun sürüsü satın almış, onları gene burada otlatırken, gene masmavi denizlerin üzerindenkıyak bir gemi geçmiş. Çobanın gönlünde gene deniz özlemi depreşmiş. Denize dönerek ona yumruğunu sıkmış ve “Gene canın incir istedi galiba!” diye haykırmış.
Melih Cevdet Anday
Bayılırım şu düzenli dünyaya Altta ölüler Üstte diriler Gel keyfim gel!
Reklam
Bol yağlı bulgur pilavı, irisinden soğan,koyu tarafından ilayikli bir çalkama... Çal babam kaşığı üstüne gözelinden bir uyku.. Gel keyfim gel...
DÜZENLİ DÜNYA...
Bayılırım şu düzenli dünyaya Kışı yazı Baharı güzü Gecesi gündüzü sırayla. Ağaçların kökü içerde Dağların başı yukarda İnsanların aklı başında
609 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.