İncelemeye başlamadan önce sizinle bu kitapla ilgili çok şaşıracağınız, sıra dışı bir bilgi paylaşmak istiyorum: Dostoyevski bu kitabı kumar borcunu ödemek için sipariş üzerine sadece 25 gün........
Kızmayın hemen, küçük bir şakaydı arkadaşlar... :) Bu kitap hakkında konuşurken bu bilgiyi vermeyenleri Sibirya'ya kürek cezasına
Hadi itiraf edin!
Hepiniz en az bir defa ölmeyi düşünmüşsünüzdür hayatta.
Kim bilir, belki buna kalkışan, kıyısından dönenler de vardır aranızda!
Geçenlerde bir haber gördüm, "Dünyanın en mutlu ülkesinde intiharlar neden artıyor?" Farklı zaman diliminde ise ülkemize dair bir haber gördüm: "İntihar oranlarında artış %50'lere
"Bir fısıltı var; çok inceden duyduğum Sönük bir fısıltı, tam olarak duyamadığım ama tanıdık bir ses sanki daha önceden konuşmuştuk. Yok yok aslında hiç konuşmadık, tanımıyorum kendisini ama hiç yabancı da değil. Sanki böyle içimde ve ona ihtiyacım olduğunda hemen bana sesleniyor... Aslında bu çok farklı bir şey; Nası anlatsam böyle, bazen gece yarısı eve döndüğüm oluyor. Sokaklar boş yapayalnız yürüyorum. Bazen de onunla birlikte yürüyorum.. Kimsin diye hiç sormadım. Durmadan benimle konuşuyor, fısıldıyor, benimle yürüyor, benimle büyüyor... Hani delice gibi gelecek, belki de deli diyeceksiniz bana; bazen onun fısıltısını duymak için yalnız kalmak istiyorum. Gece Geç saatlerde eve dönmüyorum. Benimle yürüsün diye en ıssız caddeleri seçiyorum. Galiba benim olmayan beni seviyorum.. Evet evet seviyorum ve özlüyorum.. Bu bende çok ciddi bir saplantı oldu,galiba deliriyorum..."
...Senden sonra ne mi oldu? Bir soğuk rüzgar esti, tüylerim ürperdi ve sonra sessizlik uzun, uzun süren bir sessizlik, gömdüm seni sayfaların arasına kapadım! Ve bir daha hiç...
"Ben böyleyim";
Benim bu acımasız hayata karşı ördüğüm duvarlarım,insanlardan gelecek her türlü kötülüğe karşı engel olsun diye kilit vurduğum zincirlerim var .
Şimdi lütfen benim zincirlerimi kırıp, duvarlarımı yıkmaya çalışmayın. Buna izin vermem! Çünkü "Ben Böyleyim".
ABİKE
-Kafama sıkmıyorsam silahım olmadığı içindir.
Pessoavari bir cümle ile giriş yaptıktan sonra kitap hakkında düşüncelerime gelecek olursak, okumamış olmayı dilerdim, bu kitabı okumuş olmak, hayatımdaki en büyük trajedilerden biridir: Çünkü onu bir daha asla ilk kez okuyamayacağım. Tıpkı Pessoa'nın “Mr. Pickwick’in Serüvenleri” adlı kitap
“Seni ışıltısız seviyorum”
Bu sözü kitapta gördüğüm andan itibaren düşünmeye başladım. Sevgi bu dünyada bize verilen belki de en güzel duygulardan birisi. Ben yokluğunu düşünemiyorum adımlarımı sevgiyle atarım, bu sadece insan sevgisi de değil her şeyi sevmek…
Attığın adımı, yürüdüğün yolu, soluduğun havayı…
Sana hiç bir çaba göstermeden
Kaybolmuş hakkın başa bela haksız
Hakkı aydınlatacak güneş doğsun cahil hakkı görsün.
Perişan olmasın kaybolmasın emeğine sarılan yılların
Cahil kalleşe düşmüş kalleş sahibi deccaldır.
Tevekkül de var ferfecir güçlü aydınlık
Edebî bozulmaz edebine sahip çıkan
Kaldım savaşın ortasın da adalet güneşi doğu'sa
Karder nur olup sırlarla ilahi