Gelenek hakim medeniyet dahilinde geçmişten bize ulaşanların tamamıdır dolayısıyla o hem miras kalanı hem de çeşitli düzeylerdee sahip şu anki verili duruma ait bir meseledir.
Meyveyi bir taraftan koyup onu diğer taraftan konserve olarak çıkaran bir aletin köye konmasıyla tarım alanları kolayca endüstrileşebilir lakin çiftçi bu duruma dehşet ve hayranlıkla bakar
Kitleleri diyaloğun bulunmadığı kapalı gruplar dâhilinde örgütlemek, yalnızca kendilerinin doğru yolda olduğuna, ōtekilerin ise hata üzere bulunduğuna inanmak. Nitekim etnik örgütlenmelerin ekseriyeti böyledir; lakin burada söz konusu olan etniklik, düşünsel, metodik, bilimsel ve inanca dayalı bir etnikliktir. Bu durumda çağrı, kendi kendine konuşan ve yalnızca dilediği şeyi işiten kapalı bir toplumu andınır. Diyalog ortadan kalkmıştır; düşünce farklılığı, ayrılık hâlini almıştır; sertlik, uygulamanın bir özelliğine dönüşmüştür; başkalarını katı kalıplar içinde sınıflama -ki bunun sonrasında onlarla diyalog imkânsızlaşır, alışkanlık hâline gelmiştir. Bu kapalı gruplar milli eğitim düzeyinde her ne kadar popularite ve etkiye sahip olsalar da -kapalı yapıları sebebiyle- ufkun daraltılmasına ve başkalarıyla olan diyaloğun güçleştirilmesine katkıda bulunmuştur. Şayet ortada bir diyalog varsa bu her tür önkabulden vazgeçmeye hazırlık amacıyla değil de kendini savunma ve karşı tarafın fikrini çürütme amacıyla olmuştur.