RAGIP - 5
Ne yapayım bilmiyorum
Yemin billah beynim duruyor
Sağa gitsem çıkmaz sola gitsem daha beter
Ümitsizlik gırtlağıma yapışıp namusuma göz dikerken
Şu mavi gökyüzü benim gözümde boyanmış bir tavandan ibaret
Birde kaç derece bilmem ama lambası var tepemde, kavuruyor
Şu şiirler olmasa karşımda bir solukla bir yerlere yetişmeye çalışan insanlar suret
“Ben kendi gözümün içindeki saç teliyim”
Çoğu insana sırada gelebilecek diyaloglarda samimiyeti ve güveni iliklerine kadar hissetmek çok güzeldi
Kimlik bunalımını, acıyı, öfkeyi özlemi benliği , oluşturulan evrenler arasında asılı kalmayı , perdeleri açmak için gösterilen çabayı , içten samimi dostluğu derinden hissettim.
Dili bu kadar naif , konusu bir o kadar karmaşık olan kitabın şiir okudum. Çevirdiğim her sayfada neden bu kadar beklettim dediğim bir kitaptı.
Ahh Deborah henüz 16 yaşında iken verdiğin savaşa şahit olmak seninle savaşmak, yenilmek pes etmek, yeniden başlamak , gerçekliği aramak, acıya hissedebilmek ..
Unutamayacağım, büyük etki bırakan kitaplar listemdesin.
“Kefen ve gelinlik. Birbirinin aynısı olan ili giysi. Dinle bak! Ölürken yaşamak; yaşarken ölmek; savaşırken teslim olmak ve teslim olurken savaşmak zorunda kalıyorsun değil mi? Benim yolumda bütün karşıtlıklar aynı anda verilir ve karşıt hedefler için aynı araçlar kullanılır.”
Genç Hanımlara Hitaben
Gelinlik nasıl olmalı dediniz..
Okuduğum yazılar ve dinlediğim videolar
neticesinde bir müminenin gelinliği için şu denebilir;
İsrafa kaçmamak, namaza engel olacak kadar
kabarık seçmemek, tesettürü muhafaza etmek yani
gelinliğin üzerini illaki pelerin, ferace veya çarşaf
tarzı birşey ile örtmek.
Neden diyecek olursanız?
En mutlu günün olabilir ama
değiştim.
Değiştim diyorum. Nedenini nasılını niçinini bırak artık. Eskisi gibi değil hiçbir şey. O neşeli, çocuk ruhlu kadından eser yok şimdi. Eskiden gözüm karaydı, şimdi göz altlarım... Eskiden ne romantik bir kadındım değil mi şiirler yazardım sana. Şimdi iki güzel sözü bile bir araya getirmekten acizim. Eskiden mutluyduk değil mi... Değilsek bile olmaya çalışırdık, şimdi inancım kalmadı mutluluk denen bir şeyin varlığına... Ne anlayışlıydım ben eskiden her şeyi herkesi anlama çabası içindeydim. Şimdi her şeyi boş vermişim kim ne demiş ne yapmış zerre umrumda değil... Eskiden çiçekleri severdim ben, şimdi mezarıma en çok hangi çiçek yakışır diye düşünür oldum. Eskiden şiir kokardı tenim... Mutlu bir kadındım seninle, aşıktım sana. Belki hâlâ öyle ama bir şeyden eminim ki artık mutlu değilim... Eskiden mutlu olmasam bile seni mutlu etmek için kırk takla atardım. Biliyorum sevgilim benimle mutlu değilsin, sen de yoruldun ama elimden bir şey gelmiyor, aklım durmuş durumda... Babam "Hiçbir erkek senin nazını çekemez, ben bile." demişti. Sanırım babamın haklı olduğu tek konu bu. Hiç kimse benim bu karmaşık, inatçı bulanık, karamsar ruhumu anlayamaz. Belki sen de terk edersin beni... Ölene kadar yalnız yaşarım, daha aksi bir kadın olurum. O hayalimdeki gelinlik sadece hayalimde kalır belki.... Değiştim, içimdeki Polyana öldü. Herkesi cenaze törenime beklerim ....
~Ebru Kaplan.
Yaş 25 evlilik zamanı geldi geçti ………derken annem açtı yuva kurma konusunu.Saliha bir kız olsun gerisi gelir diye düşünüyordum. Yakın bir akrabamızdan haber geldi.komşuları çok dindarmış, kızlarının ailesinden dahada dine bağlı olduğunu duyunca sevindim.Gittik bir görelim görüşelim dedim.Ilk ailesiyle konuştum…Hatta ben konuşmadım sürekli onlar
Okumadan geçmeyin..
OKUMADAN GEÇMEYİN..
[Saliha Bir Eş İstiyorum]
Yaş 25 evlilik zamanı geldi geçti .........derken annem açtı yuva kurma
konusunu.
Saliha bir kız olsun gerisi gelir diye düşünüyordum.
Yakın bir akrabamızdan haber geldi.
.komşuları çok dindarmış, kızlarının ailesinden dahada dine bağlı olduğunu
......duyunca sevindim.
Gittik bir görelim görüşelim
Lgbt zihniyeti artık topluma kendini kabul ettirmek için eylem yapmıyor. Zaten yasalar, dernek ve vakıflar, fonlayan şirketler, şarkıcılar, aktörler, siyasetçiler... eliyle topluma bir şekilde kendilerini kabul ettirdiler.
Şuan kabul ettirmek istedikleri şey artık kendi benlikleri değil yıkmak istedikleri aileniz, kültürünüz ve kendi benliğiniz. Bunu neye dayanarak söylüyorum.
Lgbt zihniyetinin hakim aldığı bir toplumda düşünün yarın bir gün çocuğunuz dünyaya geldiğinde.. Birisi cinsiyetini sorduğunda
"daha belli değil." demeniz gerekiyor. Çocuğunuza ne isim koyacaksınız? Çocuğunuzu nasıl seveceksiniz? Çocuğunuza nasıl kıyafetler ve oyuncaklar alacaksınız? Erkek kuaförüne mi götüreceksiniz yoksa bayan kuaförüne mi?... Bir çok problem doğuyor.
Bu problemler için ise cinsiyetsiz bir dünya tasarımı ortaya çıkıyor. Yani erkekler de etek giyer, erkekler de gelinlik giyer, kadınlar damatlık giyebilir. Kıyafetlerin bile cinsiyeti yok sayılması gerekiyor. Hatta sütyen bile bir cinsiyeti temsil edemeyecek.
Murat isminde bir kız Merve isminde bir erkek olabilir. Özelikle sosyal medyada adının Gamze olduğunu söyleyen birine, "Ben sizi kadın sandım." tepkisi verirseniz. " hayırdır la Salak mısın " tepkisi almanız pek muhtemel.
"Cinsiyet eşitliği" ilkesiyle feminizmin başlattığı yolculuk "cinsiyetsiz toplum" ilkesine geçerek ilerlemiş oluyor..
Bu durumda dua etmek, tavrımı net şekilde ortaya koymak dışında ne yapabilirim?
Erkek fizyolojisinde olup erkek olduğunu, kız fizyolojisinde olup kız olduğunu söyleyip bunlara destek veren insanlara beyin kaslarını geliştirici besinler önerebilirim.
Bir iç döküş!..
Bugün canımın canını toprağın altına koyduk. Pamuk gibiydi o her zaman ama ölünce daha bir güzel olmuştu sanki.
Ahh ölüm...
Yatırmışlar buz gibi bir yerin üzerine çok üşümüş buz gibi olmuş incecik bir beyaz örtü örtmüşler, apaçık belli üşümesin diye değil çıplak diye.
Üryan gelip üryan gitmek bu olsa gerek.
Yıkayacağız sen kızısın gel yanında
Gelinlik Geleneği
İNSANIM OLUR MUSUN?
Anadolu'da "gelinlik yapmak" diye bir âdet vardır.
Bu âdete göre, bir kız evlenip gelin gittiği evde -hele bir de o ev eşinin aile eviyse- kayınpederinin ve evin diğer büyük erkeklerinin yanında normal sesini çıkaramaz, hatta oturamaz, hiçbir yaşam belirtisi gösteremez; sadece mütemadiyen dikildiği kapının