Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
-Beni hiç hatırladın mı? -Ben seni hiç unutmadım. Mutluluk yanımızdan gelip geçti.
Sayfa 105Kitabı okudu
...benden kumruvari cıvıldaşmaları da beklemeyin. Bugün iyi terbiye görmüş bir kadın, aile reisi olan kocasına karşı ciddiyetini takınıp büyüklüğünü kabul eder. Bu sanayi çağında romantik duygulanmalara yer yok küçük hanım, yani JeanJacque RoıısseaM'ların zamanı geçti. Söz misali, kocanız işten yorgun, aç gelip, "Midem ezildi; bir kadehçik votka ile bir parça tuzlu ringa falan yok mu, şekerim?" dedi mi, bunların hepsini önceden hazır bulmalı. Kocanız bunları atıştırırken sizi pohpohlamasını beklememelisiniz. Arkasından, yüzünüze bakmadan: "Aman yavrum, yemeğimizi geciktirme, erken yatacağım; yorgunum..." deyip gazetesine dalarsa hoş görmelisiniz. Belki haftada bir, âdet yerini bulsun diye ya öper ya öpmez sizi... Evet, bizde böyledir küçük hanım. Söz açılmışken bunu şimdiden söylemeyi uygun buldum... Aslında, beni bu işe karıştırmakla büyük hata ettiniz; şımarıklıktan başka bir şey değil bu yaptığınız! Yok iyi kalpliymişim, uğrunuzda cefa çekip sizi seven sevgilinizmişim filan... Her şeyden önce, ben size göre değilim küçük hanım. Bildiğiniz gibi kompliman yapmasını beceremem, bayanların bayıldıkları incir çekirdeği doldurmayan tatlı lafları bilmem, çapkınları hoş görmem. Yalana ne gerek var — çehreden yana da pek talihli değilim... Görüyorsunuz, her şeyi olduğu gibi açık açık söylüyorum.
Sayfa 121 - İletişim Yayınları II
Reklam
Sigarayı söndürdüm, odaya girdim. Gözüm karanlığa alışmıştı. Akrobatı açmama gerek yoktu. Zaten Müzeyyen, evde yoktu. Tek harekette bütün ışıkları yaktım. Ufaklığın odasına daldım, boştu. Göze görünebilecek, not bırakılabilecek her yere baktım. Bir daha, bir daha baktım. Telefonun yanındaki not defterine, not defterindeki yazılara, yazıların
OĞUZ HAN MENKIBESİ
Türklerin ilk ceddi Türk Han yahut Ebülce Han’dır. Çadır yapmasını, iptida düşünüp icat eden bu zattır. Bunun Tutuk, Amlak, Barsacar, Çigil namında dört oğlu oldu. Türk Han’dan sonra yerine Tutuk geçti. Bu, bir gün geyik avlamıştı. Geyiği kebap ederken, bir parçası yere düştü. Meğer orası tuzla imiş. Kebap, tuzun verdiği çeşni ile gayet lezzetli
Anlık gelip giden düşünceler...
Bu hayatın dışında sürekli hiçbir şey yapamacağını anlar gibi oldu bir an için. Soluk bir gölge gibi geçti bu rahatsızlık.
"Asalet insanlardan çoktan kalktı.Ama o tuhaf kelime ne tüccar evlerine, ne kasap, ne komisyoncu karılarına, ne lokantacı suratlarına, ne büyük apartmanlara, ne de büyük orospulara, büyük insanlara geçti.Asalet, ümitlerimize, hüzünlerimize, yalnız fakir insanların ümitlerine, facialarına gelip kondu.Onu ne okumuş suratlarında, ne kitaplarda, ne eşyada, ne de hareketlerde aramamalıyız beyhude."
Reklam
Bayrak Edebiyatı Üzerine ;(!)
Bayrak dokunulmazının, hangi yolsuzlukları, hangi şiddeti, hangi suçları nasıl bir başka dokunulmaza çevirdiğini; ülkenin borç batağının, açık pazara çevrilmesinin, eğitim ve sağlıkta­ ki düzeyinin, hukuk boşluklarının, hak ihlallerinin, bayrakla nasıl sarılıp sarmalanarak sorgulanamaz hale getirildiğini bi­liyorum. Tarihinde on altı bayrak olan
"ağlar mısın günahıma gözlerim ömrüm gelip geçti bilmedim"
Kısa süren hafif bir yer sarsıntısı gibi gelip geçti ölüm. Gökyüzü yeniden maviye boyandı. Korna sesleri yeniden duyuldu.
Sayfa 110Kitabı okudu
“Bir Noel daha gelip geçti, bir çift çorap veren olmadı. Herkes bana kitap armağan ediyor.”
Reklam
Bu yıkım duygusundan kurtulabilecek miyim?
Bana ne oldu bilmiyorum, başıma gelen şeyi bilmiyorum. Yoksa başıma hiç gelmeyen mi demeliyim? Bir şey olmuş olmalı diyorum, görünmez bir kasırga geldi, gelip her şeyi süpürerek geçti, beni de dünyanın dışına attı. .
Sayfa 168 - MetisKitabı okudu
Kaç tren gelip geçti, bilmiyorum. Kaç sigara ictigimi hatırlamıyorum. Dumanlar sarıp sarmaladı beni, başka da sarılan olmadı.
Sayfa 29 - Yekta KopanKitabı okudu
Kız önce meraklandı; sonra birazcık telaşlandı; ardından belli belirsiz bir şüphe gelip geçti, geri geldi. Dikkatle izledi, kaçamak bir bakış ona dünyalar kadar şey söyledi. Kalbi kırıldı, kıskandı, öfkelendi, gözleri yaşlarla doldu ve herkesten nefret etti.
Hor görme sen toprağı
Hor bakma sen toprağa, Toprakta neler yatar? Kani bunca evliya, Yüz bin Peygamber yatar. Cennette buğday yiyen, Gaflet gömleğin giyen, Hem dünyaya meyleden,
Gerçek şu ki, beklemekten çok uzun zaman önce vazgeçebilirdim. O an gelip geçti, sürebileceğimiz yaşamların arasındaki kapı ve yüzümüze çarptığımız yaşamlar. Daha doğrusu, kendi yüzüme.
Sayfa 121 - Koridor YayıncılıkKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.