364 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
Tanpınar & Hikâyeler
Tanpınar’ın tüm öykülerinin toplantığı bir eser. Bir kuyumcu titizliğiyle satır satır işliyor öykülerini. Bu arada öykü diyorum ama bazıları roman olacakken öyküye evrilmis gibi. Tanpınar inanılmaz detaycı bir adam,hiç acele etmeden sakin sakin anlatır. Gördükleri karşısında adeta zaman ve nesneler duruyor kısacık "an"lar bile onun
Hikayeler
HikayelerAhmet Hamdi Tanpınar · Dergah Yayınları · 20131,245 okunma
soldan soldan geliyorlar bana
Eski gelenek ve inançların bir yönü de, kadınların doğurganlıklarının onları potansiyel olarak tehlikeli kıldığı düşüncesidir. Avrupa'da erkekler, eskiden, kadının ayı sayılan Mayıs'ta evlenmezlermiş çünkü tüm iktidarın kadına geçeceğinden korkarlarmış. Alman köylüleri, gebe kadınları ahıra sokmazlarmış. Adet gören kadınların şarap sirkeye çevrilir inancıyla şarap fıçısına yaklaştırılmamaları çok yaygın bir uygulamadır. Adet kanının zararlı olduğu, doğumla ilgili her şeyin büyülü ve korkutucu olduğu inancının kökleri çok eskilere dayanır. Bir gizem ve korku ağıyla sarılı doğum olayının iç yüzünü bilen ebeler de özel güçlere sahip olarak görülürlerdi, ve köylüler kentlere göz ettiklerinde bu inanışları da beraberlerinde götürürlerdi. Fransız kentlerinde 15. yüzyıldan, İngiliz kentlerinde ise 16. yüzyıldan itibaren ebelerden kuşkulanılmaya başlandı. Ebelerden, büyü yapmayacaklarına ilişkin yemin etmeleri isteniyordu. İngiltere'de ebeler "batıl inanca dayalı faaliyetlerde bulundukları" gerekçesiyle suçlanıp mahkum ediliyorlardı.
Reklam
Şair Hikmet
Yavuz Sultan Selim, Şair Hikmet'i sürgün etmiş, göndermiş. Bir müddet sonra da özlemiş. "Hikmet nerede?" "Sürgün ettik, sultanım!" "Alın gelin şairi, özledim." Şairin sürgün edildiği yere varıyorlar, bulamıyorlar onu. Şair yok, kirişi kırmış, kaçmış. Şair de biliyor... "Hünkâr nasıl olsa yarın bir
İstiklal’i hıncahınç doldurmuş insanlara bakıyorum, içim sıkılı­yor. Sağdan, soldan, dükkânlardan, sinemalardan, her yerden taşı­yorlar. Cadde boyunca, ellerinde paketlerle üstüme üstüme geliyor­lar. Bu yığmamı ait olmak istiyorum, diye düşünüyorum. Yalnızlığı sevmiyorsam, evet, bu yığma ait olmalıyım. Gidip içlerinden birine merhaba falan demeliyim. Yapamam ki... Kendimle bile konuşamı­yorum, delirmek büyük bir lüks.
Hesabı kullanmıyordum daha yeni girdim dayılar etrafımı sardı sağdan soldan geliyorlar :/
İstiklal'i hıncahınç doldurmuş insanlara bakıyorum, içim sıkılıyor. Sağdan, soldan, dükkanlardan, sinemalardan, her yerden taşıyorlar. Cadde boyunca, ellerinde paketlerle üstüme üstüme geliyorlar. Bu yığına mı ait olmak istiyorum, diye düşünüyorum. Yalnızlığı sevmiyorsam, evet, bu yığına ait olmalıyım. Gidip içlerinden birine merhaba falan demeliyim. Yapamam ki... Kendimle bile konuşamıyorum, delirmek büyük bir lüks.
Reklam
Neyse... Yavuz, Şair Hikmet'i sürgün etmiş, göndermiş. Bir müddet sonra da özlemiş. "Hikmet nerede?" "Sürgün ettik, sultanım!" "Alın gelin şairi, özledim." Şairin sürgün edildiği yere varıyorlar, bulamıyorlar onu. Şair yok, kirişi kırmış, kaçmış. Şair de biliyor... "Hünkâr nasıl olsa yarın bir sebepten
Geliyorlar soldan soldan
bana geliyorlar sağdan soldan:))
"Bir kelime daha edersen, yemin ediyorum öldürüm seni! Hapşırayım bile deme!"
Soldan soldan geliyorlar, hadi hayırlısı!
Atina’nın en ünlü hatiplerinden Demosthenes, “Zevklerimiz için hetaeralarımız (metres), günlük ihtiyaçlarımız için cariyelerimiz ve bize meşru çocuklar verip, ev işlerini yapmak için karılarımız var,” diyordu. Kadının iffetini cinsiyetsizlikle bağdaştıran bu sınıflandırma, kadını insanlık vasıflarından uzaklaştırmak için günümüze dek kullanılageldi.
Sayfa 38 - Pandora’nın KızlarıKitabı okuyacak
Reklam
İstiklal'i hıncahınç doldurmuş insanlara bakıyorum, içim sıkılı­yor. Sağdan, soldan, dükkanlardan, sinemalardan, her yerden taşı­yorlar. Cadde boyunca, ellerinde paketlerle üstüme üstüme geliyorlar. Bu yığına mı ait olmak istiyorum, diye düşünüyorum. Yalnızlığı sevmiyorsam, evet, bu yığına ait olmalıyım. Gidip içlerinden birine merhaba falan demeliyim. Yapamam ki... Kendimle bile konuşamı­yorum.
İstiklal'i hıncahınç doldurmuş insanlara bakıyorum, içim sıkılıyor. Sağdan, soldan, dükkanlardan, sinemalardan, her yerden taşıyorlar. Cadde boyunca, ellerinde paketler üstüme üstüme geliyorlar. Bu yığına mı ait olmak istiyorum, diye düşünüyorum. Yalnızlığı sevmiyorsam, evet, bu yığına ait olmalıyım. Gidip içlerinden birine merhaba falan demeliyim. Yapamam ki... Kendimle bile konuşamıyorum, delirmek büyük bir lüks. Mesela her sabah, kahvaltıda, çaydanlıktaki yansımamı izliyorum: Suretimin kafası, gövdesine göre üç kat daha büyük; sürekli sağa sola dalgalanıp duruyor. Sevimsiz bir tip. Günaydın bile demiyor ama çaya kaç şeker attığımı biliyor. O benden sıkılıyor, ben de ondan. Ne diyebilirim; ben ile kendim arasında derin bir sessizlik var. Birlikte, bir çeşit ağırlaştırılmış yalnızlık yaşıyoruz. Aramızdaki gerilim, sadece kötü havalarda ve geç saatlerde biraz hafifleyip çekilir hale geliyor. Sırf bu nedenle, mümkün olduğunca uyumuyorum. Yani yalnızlık denen nane, öyle şarkılarda anlatıldığı gibi insanın üstüne gece vakti çökmüyor. Tam tersine gece vakti seyreliyor yalnızlık, hazmı kolaylaşıyor. Zor olan, güneşin parladığı öğle vakitleri, öğleden sonraları, pazar sabahları, cıvıl cıvıl piknik yapılan ikindiler... Geceler güzel.
Sayfa 28 - YKYKitabı okudu
428 syf.
1/10 puan verdi
·
65 günde okudu
Bir ara serileri tamamlamadan okumama gibi bir karar almıştım. Bu kitabı okurken bu kararımdan vazgeçtiğimi gururla söylüyorum. Eğer böyle olacağını bilseydim asla serinin kitaplarını temin etmezdim. Harcadığım para sırf alınabilecek güzellikler düşüncesiyle içimi yakarken fuardan eve taşırken çektiğim çile de kendime üzülmeme sebep oluyor. Umarım
İşgalci
İşgalciMelissa Landers · GO! Kitap · 2015430 okunma
İstiklal'i hıncahınç doldurmuş insanlara bakıyorum, içim sıkılıyor. Sağdan, soldan, dükkanlardan, sinemalardan, her yerden taşıyorlar. Cadde boyunca, ellerinde paketlerle üstüme üstüme geliyorlar. Bu yığına mı ait olmak istiyorum, diye düşünüyorum. Yalnızlığı sevmiyorsam, evet, bu yığına ait olmalıyım. Gidip içlerinden birine merhaba falan demeliyim. Yapamam ki... Kendimle bile konuşamıyorum, delirmek büyük bir lüks.
Sayfa 28 - Yapı Kredi Yayınları
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.