Tugay gözlerimin içine bakarken, sanki anlamış gibi, en çok o anlamış gibi, "En büyük savaşların ortasında kurak topraklardan bile bazen çiçek açar," dedi. Günler önce sorduğum soruya cevap veriyordu. "Bombalar etki etmez, kökleri sımsıkı tutunur. Bir bakarsın renkler canlanır, güzel kokar her yer. Sen bu çiçeksin diyemem, biz bu çiçeği temsil ediyoruz diyebilirim. Özgürlüğümüze, sevgili avukat, özgürlüğümüze, sevgilim."
İlerideki çok ilerideki bir yerlerden bir patlama sesi duyuldu ardından Tugay'ın burnundan kan gelmeye başladı. Tıpkı babamda olduğu gibi. Oysa ki en sevdiği yemeği bile yiyememişti. Bu kez susamadım, acıyla haykırdığımda Tugay'ın bakışları benden ayrıldı; gözleri tam karşısında odaklandı ardından başı öne doğru düştü.