"...Ve açtı gözlerini ertesi sabah,
Daha hüzünlü ve bilge biri olarak."
— Coleridge, Yaşlı Gemici
Yıllar yılı tuttuğum aklımda
Hani salkımlar içinde bir ev vardı
Eski gemici feneri asılıydı kapısında
Duvarlarında uçan balıkların kurutulduğu
Yıkılmışsa ne yaparım bilmem ki
Eksilmiş gibi ağzımda bir dişim
Yerini dilimle oynaya oynaya
Dalar çıkarım elbet bambaşka sokaklara.
Edip Cansever
"...Ve açtı gözlerini ertesi sabah,
Daha hüzünlü ve bilge biri olarak."
— Coleridge, Yaşlı Gemici
Issız gecenin kıyısındayız...
Adımlarımız eğreti, dilimiz ters
Ve adamlar sert yanıbaşımızda,
Sussak beyaz gömlekli saki
Konuşsak kırmızı maviler oysa;
Denize sarhoş bir mehtap sataşır,
Gökyüzünden firar yıldızlar
Tenha sokaklarda saklanırken
Suçlu olan biz miyiz sanki?
Belki biz, bu şehre yabancıyız...
Bir gün iki parça ekmek,
Bir gün sanat arayışındayız!
Çünkü bu gemici kahvesinde
Uzaklara dalmak demek;
Dosta sitem, sevdaya küfürdür!
SAATLER VE MANZARALAR
Yahya Kemal BEYATLI
Sütunların Dibinde Duâ Edenler
Ayasofya’da, ikindiden sonra, yerle berâber ve yüksek merdivenli kürsülerden vaazeden dört vâizi kalbimin bütün samimiyetiyle ayrı ayrı dinledim. Fakat kalbimin bütün samimiyetiyle îtirâf ederim ki bu vâizlerin sözleri, İslâm’ı neşreden ilk âlimlerin sözleri gibi, âteşin
Büyük bir oda. Bahçeye açılan bir pencere
Ortada bir masa
Yanda bir kapı
Daha birkaç şey: Örneğin bir yunus balığı camdan, bir heykel
Sabah. Duvarda gün tanrıları
Rezneler, sedef otları, küpe çiçekleri görünür pencereden
Görünür ama görünmez
Yani hiçbir şey yerinde değil pek. Bugün ne?
Salı! O bile yerinde değil
Bir bardak, bir sürahi yerinden