KISMET İSE GELİR HİNT'TEN YEMEN'DEN...
Bugün yine 2017'de yaklaşık iki ay kaldığım yer olan Gebze'deyim. 2017'de Gebze Pelitliköy'de Asya Çikolata firmasında tercüman ve proje yönetmeni olarak çalıştığım zaman Gebze Center'in tam karşısında Turkuaz Otel'de kalıyordum. Bugün tekrar Turkuaz Otel karşıma çıkınca içeri girip anılarımı tazelemek istedim. Biraz tuhaf değil mi? Sebepsizce
Mona Roza - Sezai Karakoç
Hayatımın önemli bir kısmı edebiyat ile iç içe geçmiş olmasına rağmen, şiire bir türlü ısınamadım. Bazı şiirler hariç olmak üzere, hiçbir şiirin beni etkilediğini düşünmüyorum. Peki bu iletiyi neden yazıyorum? Dün sabah yine bu sitede bir okurun, Mona Roza - Sezai Karakoç şiirini paylaştığını gördüm ve yaklaşık 24 saattir aklımdan çıkaramadım.
Reklam
Genç Semih'in Arayışları (öykü, lütfen okur musunuz :)
Anne baba yeter artık! Benim üzerime çok geliyorsunuz, bunaltıyorsunuz beni. Ben özgür olmak istiyorum. Bende gezip dolaşmak, eğlenmek istiyorum. Arkadaşlarımın yaptığı gibi bende gece geç saatte eve gelmek istiyorum. Benimle neden bu kadar çok uğraşıyorsunuz? Ben size ne kötülük yaptım? Hem eğlenmek gezmek suç mu? Kitap okumak, ders çalışmak
Her saat biraz daha eksilmek.
Zor bir geceydi benim için. Gece yarısı üçü geçiyordu. Son konuştuğum insana ölmek istiyorum ama intihar etmek gibi bir düşüncem yok demiştim. Ağladım biraz, yastığıma sarılıp uyudum. Yataktan mı yuvarlandım, ben mi kendime aşağı attım bilmiyorum. Durmak bilmeyen bir sarsıntı, yattığım yerden iki kez kalkıp yastığı aldım başımın altına ve yanıma.
dershanemiz biraz karanlık, fakat yüreğimiz aydınlıktır
Ali Fuad, o devirde Batı kültürünün okul sıralarından ve­rildiği en itibârdaki liselerinden, yalnızca Fransızca öğrenim yapan Saint Joseph’de lise tahsilini temamlamış ve Harbiye'ye imtihanla girmiştir. Okul, derslerine başlıyalı iki ayı geç­miştir. Yıl 1899’dur. Ders Nazırı Binbaşı Refik Bey, babası İsmail Fazıl Paşayı, Harbiyedeki öğretmenliği yıllarından ta­nımaktadır. Ali Fuad’a lâyık bir arkadaş arar ve Mustafa Ke­mal’i seçer. Der ki: "- Mustafa Kemal Efendi, sizden birkaç ay önce Manastır Askerî Lisesinden geldi. Çalışkan, halûk ve zeki bir arkadaşı­mızdır. Onunla iyi anlaş". Ali Fuad Paşa bu sahneyi "Sınıf Arkadaşım Atatürk" ki­tabında (sahife 1-2 ve 13-14) şöyle anlatır: "-Kısa bir süre sonra odaya onyedi-onsekiz yaşlarında sarı saçlı, parlak mavi gözlü, sarı bıyıklı, pembe yanaklı, za­yıfça bir genç girdi. Giydiği şık Harbiye elbisesi mevzûn vü­cuduna pek yakışmıştı. O ânda kendisini sevmiştim. Her hâliyle samimî ve yürek­tendi. Dershanemiz birinci katta ve Nişantaşı istikametindeydi. Önünde Zâdegân Daireleri denilen ve Saraydan gönderilen ayrıcalıklı öğrencilere ait bölüm olduğu için az ışık alıyordu. Mustafa Kemal bana yerimi gösterirken: “-Dershanemiz biraz karanlık, fakat yüreğimiz aydınlıktır" dedi. Böylece onunla ilk cümlesinde bile ayrı manâ olan bir hava içinde tanıştık."
Atatürk Olmasaydı
Atatürk Olmasaydı
, s. 12
Soğudum yanlızlığım da bir kere. Bin kere kalabalıklar içinde yandığımı görmeden. ısınamam yeldi. geldi giti dünyadan. kurak Bi beden kaldım toprak sırdaşım . hasret yoldaşım. Acı arkadaşım Umut göz yaşım. Hüzün artık baş tacım. Söylenmemiş kelimler durur kursağımda Yutkunamadığım. Nasipler keşkelerimi yener oldu bu asır da. bıraktım dünya yükünü bir kayık ta. sabrımı rüzgar eyledim yelkenini beyaz. Süzülsün artık bilmediğim mezarlığa. _Dertlerim hep genç kaldı bense sefil.
Aلİ
Aلİ
Reklam
288 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.