Günün Pasajı
Attığımız her adım, söylediğimiz her söz, yazdığımız her sözcük gelip bize döner. Bizi inşa eder belki de. İlhan Selçuk, "İnsan ömrünü bir taşı yontmakla geçirir ve sonunda kendi heykeli çıkar ortaya." derken bundan bahseder. Tokmağı her vurduğumuzda, hatıralarımız toz olacak ve biraz daha değişeceğiz . Her sabah yeni bir biz doğacak!..
kendini ortaya koymaya gençlik kendini ortadan almaya olgunluk her şeyi bir kenara koymaya yaşlılık. cebin yırtık ve zaten içine koyacak paran yok ama yine de elinle cebini yoklamaya umut. son nefesini alacaksın belli, son nefesini o kelimeye harcamaya kırgınlık. bir elin yetişir ama diğer elini son uzatışında kaybetmiştin, elini artık uzatmamaya tanımak. bir yol var, o varsa sen o yolda yürümezsin, sen varsan o o yolda yürümez. bu da tanışmak
Reklam
Gençlik, Anılar, Dayak...
Biraz kafamızı dağıtalım mi? Gündem karışık, insanlar stresli, ekonomi.... seçimler...vatan haini!... “şu”cu-“bu”cu... ohooo say say bitmez! İşte bunlardan sebep, nasılsa iş olacağına varır deyip olacağına varmışlardan söz edelim biraz. Son zamanlarda çok güzel öykü denemeleri okuduk sitede ya hep hüzünlendik, bakalım gülümseyebilecek miyiz? Siz
Rodin’in Gölgesindeki Dahi Aşık Camille ”Hiçbir şey zaman kaybı değildir, eğer edindiğiniz deneyimi akıllıca kullanırsanız.” Camille Claudel, meşhur “Düşünen Adam” heykelini yapan Fransız heykeltıraş Auguste Rodin‘in sevgilisi, ilham kaynağı ve en yetenekli öğrencisiydi. Onun üzücü hayatı, aslında müthiş bir yetenek taşıyor. Auguste Rodin 1840
FELSEFİ VE BİLİMSEL YANILGILAR
Celal Çelik Doğuştan sonsuzluk duygu ve düşüncesine sahip olan insanoğlu “Ben nereden geldim, görevim nedir, sonum ne olacaktır?” diye sormuştur. Akıl yoluyla gerçeği ve mutluluğu bulmaya çalıştığını iddia eden filozoflar da, tarih boyunca ortaya koydukları sistemleriyle bu sorulara cevap vermeye çalışmışlar, ancak tatminkar, açık, tutarlı ve
Hazreti Hüzün
Mustafa ÖZTÜRK Hüzün acıyı bal eyler gibi yaşamak zorunda kalmanın damlamaz ve ıslatmaz gözyaşlarıdır. Geçmişte kalan ve bir daha aynıyla yaşanmayacak olan birçok şeyi derinden özletip hatırlatan, yine geçmişteki pek çok yaşanmışlığın asla yeniden yaşanmayacağını bilmenize rağmen nafile yere geri çağırmanıza sebep olan bir garip duygudur hüzün. Beklenmedik bir an ve zamanda kapınızı çalmasında sakınca olmayan, hatta size derinlik katan ama içinizde yuva yaptığı takdirde kanamamakla birlikte kabuk bağlamaz bir yara hâlini alan ve nihayet misafir gibi geldiği gözleriniz ve yüzlerinizdeki derin çizgilerin tapusuna da el koyan bir duygudur hüzün. Onca yıllık hayatta yaşanan sayısız acıların ve hatırı sayılır kayıpların yekvücut olup gözünüze ve yüzünüzdeki derin çizgilere gelip yerleşmesi ve bir daha da geri gitmemesidir hüzün... Kur’an’da “Ben üzüntümü ve hüznümü sırf Allah’a arz ediyorum” (Yûsuf 12/86) diyen Hz. Ya’kûb’tur hüzün. “Senetü’l-Hüzün”de hem biricik Hatice’sinin kaybına yanan hem de amcası Ebû Tâlib’e şehadet getirmeden göçüp gitti diye hayıflanan Rasûlullah’tır hüzün. Bu yüzden hüzün aynı zamanda “Hazret-i Hüzün”dür. Gençlik çağlarımızda Ahmet Özhan’dan dinlediğimiz bir şarkıda, “hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir, gönlümün kıyısına vurur” diye anlatılan duygudur hüzün… Evet, hüzün gönlün kıyısına vurur ama yaş kemale erdikçe daha bir şiddetli vurur. Çünkü olgunluk çağlarında hayat ileriye değil de geriye bakarak yaşandığından hüzün artık daimî yoldaş olur. Bu çağlarda hüzün gelir baş köşeye kurulur ve yürek de yoruldukça yorulur…
Reklam
68 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.