YAŞLANMA ÜZERİNE :Genelde ellili yaşlarda ortaya çıkıyordu ve erkekler kadar kadınların da başına geliyordu. Ellilerine varan arkadaş ve akrabalarımın çoğu, süresi, şiddeti ve tarzı çeşitli ama belirtileri aşırı, kalıcı depresyondan fasılalı panik ataklara kadar değişen ani, beklenmedik çöküşü ortak bu dönemden geçmişti. Bu çöküş, ani cesaret
"Onlardan birine bir kızı olduğu müjdelenirse; içi öfkeyle dolarak yüzü simsiyah kesilir." [ Nahl/58 ] Babama ulaşınca haberim, yüzü ışıl ışıl ayın on dördü gibi ışıldıyor ve sanki Allah ile arasındaki akdi yenilemek ister gibi "Rabia" diyor. Yani dördüncü... Üç kız için cenneti vacip kılanın hazinesinde dördüncü için mükâfatı tasavvur edemiyor bile. Zaman zaman babam bana neden Rabia ismini vermiş diye düşünürdüm. Dördüncü... Toprak, hava, su ve ateş dört anasır. İnsanın dört evresi bebeklik, gençlik, orta yaş ve yaşlılığı. Șeriat, tarikat, marifet, hakikat dört kapı; erenlerin ilk dördü, dört cennet kadını, dört halife, dört büyük melek, üç kızının dördüncüsü. Sırrı dörtte bulmuştu lakin hangisinin dördüncüsü?... Beni neden bana işaret etmişti? Aklım biraz erip babama sorduğumda; "Rabia, dördüncüdür lakin bir öz manası daha var." dedi. "Rabia, vaktin en kısa parçasıdır. Yani andır. Kısacık bir an. Anda kal, andan ayrılma, ana hâkim ol, anın içinde ol." demişti...
Reklam
Esirlerin salıverilmesinden sonra Tiflis'te çıkan Kafkas adlı ga­zetede, avulda geçirdikleri esaret günlerinin hikayesi yayınlan­dı. Gazetenin yazdığına göre "ilk akşam, tanışmayla geçti." Bu denli dehşet verici bir akşamı, sosyal kaynaşma çağrışımı yapan bir ifadeyle tarif etmeleri ilginç. Fakat Şamil, daha ilk günden esirlere
MUNIS (MOIZ) TEKİNALP Türkçülük fikri Türklere mahsus olmakla birlikte bir istisnası bulunmaktadır. 1883 tarihinde Selanik-Serez'de doğan Musevi İshak Kohen'in oğlu Moiz Kohen dini inancını değiştirmeden Türkçülük fikrinin ilk mensuplarından, teorisyenlerinden ve müdafiilerinden olmuştur. Beşi kız, dört erkek kardeşin en küçüğüdür. Erkek
Yol, geçmişin izlerine dönemeyecek kadar katılaştığında, yolculuk da bitiyor. Pek çokları, bu telafi edilmez yenilginin ağırlığından kurtulmak için, kendilerine bir müze kurmaya girişir: Çocukluk ve gençlik müzesi. Bu kötü girişim, katı olanı daha da katılaştırır ve geçmişimizi kötü bir çeviriye dönüştürür. Oysa ben, kelimelere bu hazzı yaşatmamaya kararlıydım; geçmişime giden yolların üzerine kalın bir şerit çektim. Emlak alışverişlerinin, benzin fiyatlarının, oy sandıklarının, köprü geçiş ücretlerinin, orta yaş kadınların göstermelik nazlarının kargodan kitap siparişlerinin, bankamatiklerin, çok satan kitapların ortasında, geçmişine uğramayan bir adam var ettim kendime. Taşınmaz olanı taşıma gafletine düşmedim. Tam tersine yenilgimin tadını çıkardım uzunca bir zaman. Tıpkı çıktığım yolculuklar gibi, görüştüğüm insan sayısını da seyrelttim. Kendimle kendim arasında gidip gelen yeni bir yol açtım. Günler, niçin uzadığını, niçin kıvrıldığını bilmediğim bir sarmaşık gibi dolanıp durdu boynuma. Dünya, bensiz de dünyaydı; darılmadım.
''... SONSÖZ Bir Jamaika Hikayesi “KENDİ SOYUNDAN MELEZ ÇOCUK DOĞARSA, BUNLAR AZAT EDİLİR.” 1. 9 Eylül 1931’de Daisy Nation adlı genç bir kadın ikiz kız bebek dünyaya getirdi. O ve eşi Donald, orta Jamaika’nın Saint Catherine’s bölgesinde Harewood adlı küçük bir köyün okulunda öğretmenlik yapıyorlardı. Kızlarına Faith ve Joyce adını
Sayfa 140
Reklam
Geri111
118 öğeden 111 ile 118 arasındakiler gösteriliyor.