“”Arayanı arıyormuş merak edeni merak ediyormuş ve en önemlisi kıymet vereni ciddiye alıyormuş eh biraz yaşanmışlık çokça yaşlanmışlık varmış bazı hissiyatlarda, karşılıksız duygulara açılan yelkenleri ısrarla rüzgarsız bırakıyormışş platonik uğraşlara uğramadıkça kendini keşfediyormuşşş “.
Zooorr çokkk zor bir durum yemine ederim bu gece dua edeceğim durum vahim.. orta yaş iyiye gitmeyınce biz gençlik nasıl iyiye gidelim..
Hocam devreleri yakmış hadi hayırlı uğurlu olsun 🤣🤣🤣
Özellikle Türkiyemiz'de İsmailağa, Erenköy ve Işıkçılar cemaatleri tarafından çokça okunan İmam-ı Rabbani Hazretleri, bu saydığım cemaatler tarafından kesinlikle okunmalı ve anlaşılmalı. Bu yaşıma geldiğim halde İmam-ı Rabbani Hazretleri hakkında ilk defa bir kitap okudum. Bu kitabın yanında Diyanet Ansiklopedi "İmam Rabbani"
Kolay şey değildir mutluluk,
kendimizde bulmak çok zor,
başka yerde bulmak imkânsızdır.
(Chamfort)
Bu satırlarla başlıyor kitap. Ve yine Arthur Schopenhaeur kitabı bir mutluluk öğretisi incelemesi (syf. 199) olarak nitelendiriyor. Ve yine yazarın kendi düşüncesine göre özetlemek gerekirse mutluluk kendi kendine yetebilenlerindir. Mutlu olmayı istediğimiz hazlara ulaşabilmekten çok acıdan uzak durma ile elde edebileceğimizi söylüyor.
Gençlik, orta yaş, yaşlılık dönemleri üzerinde ayrı ayrı durmakta ve bu dönemlerde mutluluğa ulaşabilmenin yollarını bize göstermeye çalışmakta. Yer yer kadın düşmanlığına varan düşünceleri de yer almakta ne yazık ki. Kitabın özümsenerek okunması kitabı daha faydalı kılacaktır okur için. Bunun için de biraz ağırdan almak gerekiyor. Bilmiyorum, bende bu şekilde oldu.
Sonuç olarak da kitabı çok beğendim, okumak isteyenlere tavsiye ederim. Kitapla kalın.
Günter Grass, 79 yaşında yazdığı bu otobiyografik romanı ile şimşekleri üzerine çekmişti. O yaşına kadar aktif politikada Sosyal Demokrat görüşleri ile yer almış hayranlık verici “Teneke Trampet”in yazarı Grass’ın, 17 yaşında bir Nazi topçusu olarak 2. Dünya Savaşı’na katıldığı ve savaş sonunda Amerikalıların yönetimindeki esir kampında bir
Derken bir sonbahar sabahı, kendimi birden kirk beş yaşında buldum; kırk beş demek, gençlik umutlarının, orta yaş başarılarıyla karşılaştırılıp tartıldığı zaman demektir. Çünkü ozamana kadar yapabileceğim her şeyi yapmış olmam gerektiği ortadadır. Kirk beşinci doğum günümün akşamında, tek başıma çalışma masamda otururken, insanın kendine sorabileceği en kalıplaşmış soruyu sordum; Nereye gitti hepsi? Ve sonra da daha az kalıplaşmış olan başka soru: Neydi ki zaten?
“İçindeki çocuk hiç ölmez
Çocuk hep oradadır
Deneyimlerle sarmalanır
Ergenlikle sarmalanır
Sonra gençlik
Sonra orta yaş ve yaşlılık ama çocuk hep oradadır.”
Osho
Bu kitaptan etkilenmemek imkansız. Öncelikle kitaptaki körlük normal körlükten biraz daha farklı. Kör olanlar etrafı beyaz görmeye başlıyor. Sonra bu körlük bir salgın haline dönüşüyor. Ben olay örgüsünü anlatmaktan ziyade kitabı farklı incelemeyi düşünüyorm.
1.Kör olanları boş bir akıl hastanesine kapatıyorlar ve körler burada birbirine destek
Kapak Kızı-Yeşil Peri Gecesi-Osman
AYFER TUNÇ
Evet kitaplar bu sırayla yazılmış, ama hepsini birbirinden bağımsız olarak da okuyabilirsiniz. Ben 'biraz da serde kuralcılık olduğundan' bu sırayla okudum.
KAPAK KIZI; 3 ayrı insanın ve kapak kızı Şebnem'in hikayesi. Bankacı Ersin, radyo programcısı Selda ve garson Bünyamin'in yollarının karlı bir
Bir günü bile bulmayan kısa bir sürede bitirdiğim nadir kitaplardan birisi. Eğer sizde bir ânın hayatı nasıl değiştireceğini ve sonunda inanamıyacağınız kadar şaşıracağınız gerçekci bir kitap arıyorsanız okumanızı tavsiye ederim.
---------------
Kitapta 1985 yılında geçen öykü, Cem isimli karakterin gözünden anlatılıyor. Kitap; Cem’in kuyuculuk işi için gittiği kasabada ustasından gizli olarak bir çadır tiyatrosuna adını bile bilmediği “Kırmızı Saçlı Kadın”ı görmeye gitmesini, ona aşık olmasını, ilk aşkı olan “Kırmızı Saçlı Kadın”la olan münasebetini konu edinir.
Hikaye, Cem’in gençlik yıllarından orta yaş yıllarına kadar Cem’in gözünden anlatılmaktadır; ayrıca karakterlerin ağzından iki efsaneye (Kral Oidipus, Rüstem ve Sührab) de değinilip bir insanın hayatının eski eserlere nasıl dayanabileceğini göstermektedir.