Bu şehirde doğmuşum, ötesini bilmem Beşiktaş'ta büyümüşüm iki büklüm/vapurlarda sürünmüşüm boynuma, civanım, kokusunu sürmüş sirkli kızlar ve bir de kız kulesi eh işte, gençlik hevesi yılları örekelerde örümceklendirmişim..
Bir Afro-Amerikalı olan Malcolm X, işte böyle bir dünyada 1925 ila 1965 yılları arasında yaşadı. Bilhassa çocukluk ve gençlik dönemini ırkçılığın ve ayrımcılığın ağır zulmü altında geçirdi. Siyah olmanın zorluğuna, siyahların hakları için mücadele eden bir ailede doğmanın zorluğu ilave edilmişti. Ataları vatanları Afrika'dan zorla getirilip köleleştirilmişti. Üç yüz yıldan fazla süren muazzam bir sömürünün neticesi olarak dinlerini, dillerini, kültürlerini, kim olduklarını ve nereden geldiklerini unutan milyonlarca siyahtan biri olarak Malcolm X, Zencilerin Amerika Birleşik Devletleri'nde özgürlüklerine kavuşamayacaklarına ve dolayısıyla Afrika'ya geri dönmeleri gerektiğine inanan Baptist Hristiyan bir vaiz olan Reverend Earl Little ile bir Mulatto¹ olan Louise Norton Little çiftinin çocukları olarak 19 Mayıs 1925'te Nebraska eyaletinin Omaha şehrinde dünyaya geldi.
İlk Gençlik Yılları
Hayatımın en güzel, en coşkulu ve en pırıltılı yılları... Ha deyince elmayı dalından, yıldızı yerinden kopardığım, imkansızın farkında olmadığım yıllar.
Sayfa 89
Kötü zamanlarla karşılaşırsam geçmişteki o güzel yılları hatırlamak, ilerde yeni mutlu dönemler ummak gibi şüpheli bir ümitten daha çok teselli verici olur belki de
Alışkanlık, zaman duygusu uykuya yatarsa ya da en azından renksizleşirse ortaya çıkar ve insana gençlik yılları yavaş, daha sonraki yıllar ise gitgide hızlanarak akıp gidiyor gibi gelirse bu alışkanlık yüzündendir.
Sayfa 133
Gençlik yılları... ne kadar da değerlidir oysa ki.
"En üzüldüğüm şey, gençlerin en güzel vakitlerini aptalca dertlerle geçirmekten yaşamaya fırsat bulamamalarıdır."
Psikolog Şahin Uçar, bilinçaltı hakkında şunları söylüyor. "Doğduğunuz andan itibaren size söylenen her sözcük doğrudan bilinçaltına gitmektedir. Kendi yemeğini yemek isteyen çocuğa sarfedilen "Dur dökersin, beceremezsin!", "Dokunma, kırarsın"... gibi cümleler, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde becerememe, cesaret edememe, özgüvenini kaybetme gibi davranışların temelini oluştururlar. Bu nedenle çocuğun yaşamının ilk yılları çok önemlidir. Bilinçaltına yerleşen bu bilgiler, çocuğu tüm hayatı boyunca etkiler.
Hayat nedir...
Mevsimidir, leylaklar çiçeklendi ya, Bir leylak vazosu onun da odasında, Ve parmaklarıyla birini büker konuşurken. 'Ah dostum, bilmezsiniz, bilmezsiniz' Hayat nedir, siz ki o daha avcunuzdayken'; (Leylağın sapını büker usuldan) 'Bırakırsın akar içinizden, bırakırsın akar, 'Ve gençlik zalimdir ve vicdansızdır. 'Ve anlamadığı şeylere gülüp geçer.' Ben, tabii, gülümser. Ve yudumlarım çayımı. 'Ama bu Nisan günbatımlarıyla, ki nedense hatırlatır' 'Yitirdiğim yılları ve baharda Paris'i,' 'Sınırsız bir gönenç duyarım ve dünyayı' 'Yine olağanüstü ve gençlik dolu bulurum.'
Sayfa 27 - AdamKitabı okuyor
“Tanrının en büyük hatası, gençliği gençlere vermesi.“ Gençlik… İnsanın yüz yaşına da gelse kurtulamadığı yılları.
Gençlik yılları, tecrübesiz ve genç olmak hakkında
Eğer şu parfümü sürünce güzel görüneceğiniz, şu pantolonu giyince seksi olacağınız yolunda sürekli yönlendiriliyorsanız ve üstüne üstlük bu söylenenlere inanıyorsanız! Ne kadar saçma
Sayfa 123 - Boyner yayınlarıKitabı okuyor
İnsanın ergenlik çağı ve ilk gençlik yılları, varoluşun sebep aradığı yıllar...
Sayfa 82 - KetebeKitabı okudu
Gençlik yılları hayatın bahar mevsimidir. Bu dönemde çalışır, toprağı işler, tohum atar, zararlı otları çapalar, budama yaparız. Hayatın yazında bu ektiklerimizin gölgesinde dinlenir, seyrine dalarız. Güz hasat mevsimidir; ektiklerimizin hasadını yapma zamanı gelmiştir artık. Kış mevsimi içe kapanma ve dinlenme mevsimidir. Kazanımlarımızın ve birikimlerimizin bereketiyle yaşadığımız, bunlarla hayatımızı sürdürdüğümüz dönemdir. Her gelecek yakındır. Gündüzün geceye, baharın güze döndüğü gibi gençlik de mutlaka kısa zaman içinde yetişkinlik yazına ve ihtiyarlık güzüne dönecektir. Bir gün ihtiyarlayıp geriye doğru baktığında ve hızla akıp geçen zamanın muhasebesini yaptığında arkasında iyi bir hayat bırakmış olmayı dilemeli insan.
psikolojik bir perspektiften bakıldığında, çocukluk, gençlik ve ilk yetişkinlik yılları sürekli yeni deneyimlerin biriktiği bir dönemdir: yeni bir kardeşin doğumu, okulun ilk günü, ebeveynler olmadan çıkılan ilk tatil, ilk öpücük vs. çocukluğun üç yılı muazzam bir gelişim ve sayısız öğrenme deneyimi anlamına gelir... genç bir yetişkin genellikle okulu bitirip ebeveynlerinden bağımsız hale gelir; mesleki eğitim veya üniversite eğitimi alır; nihayetinde de ilk gerçek işine ve muhtemelen uzun süreli bir ilişkiye girer. buna karşılık yetişkinliğin daha sonraki aşamalarında gerçekten yeni olan deneyimler azalır, mesleki ve özel hayatta çok az şey değişir... yaşları ilerledikçe insanların hayatlarındaki rutinler arttığından -deneyimleri giderek daha fazla tekrara dayandığından karşılaştıkları ve dikkat ettikleri yenilik miktarı da giderek azalır; bunun sonucunda da hayatın dönemlerinin öznel süresi kısalır.
Gençlik ..(;)
"Tanrının en büyük hatası, gençliği genç­lere vermesi. " Daha ne söylenir bilmiyorum. İyi geçsin kötü geçsin, hayıflanmadan anımsayan çıkar mı o yıllarını? Zaman zaman, insanın ölüm yaşı doğum yaşı olsa da hayatı tersine yaşasa diye düşünürüm. Dünya pişmanlık kötürümlüğün­ den kurtulurdu belki. Aşkın dünya, zamanın sonsuz, aynala­ rın insan, hayatın bizim olduğu yaşlar. Hiçbir güç karşısında, şu ya da bu özürle alçalmadığımız güzelliğimiz. Ölümün yer­ yüzüne inmediği biricik zaman. İnsanın, yüz yaşına da gelse kurtulmadığı yılları.
Resim