Yaşadığım şeyin sanki farkında değildim. Gene de, kimi erkekleri hayatlarının sonuna kadar umarsız, derin ve kapkara yalnızlık içinde bırakan bir takım çatlakların, yaraların ruhunda yavaş yavaş açılmaya başladığını o günlerde sezmeye başladım.
Erdem BEYAZIT Aşk risalesi
Üstadımın (Ruhu şâd mekânı cennet olsun) bu şiirini dinleken gülmüştü ilk önce , alaycı bir şekilde , sonra pür dikkat kesilip dinlerken (... adam doğru söylüyor..) diyerek iç geçirip , tekrar tekrar dinlemişti daha çok severek.. youtu.be/x1cZD5AZnGw?si=... AŞK RİSALESİ Dirilmek yeniden Yerin uyanması gibi,
Reklam
yarını düşünmek içimden gelmiyor artık. Çünkü bu yarın, gene yalnızlık, gene küflü, gereksiz bir hayat taşıyor.
beni kemiren sadece büyük bir yalnızlık hissiydi ve gene bu yalnızlığın tesiriyle, bana yakın olduğunu anladığım bir insana karşı birçok noktalarda kendimi aldatmaya hazırdım.
"Bir hayli konuşkan ve güleç, hatta şakacı, sınıfın her kademesinden arkadaş edinen bir çocuktum. Elbette tembellerden oluşan arkadaşlardı bunlar, fakat sınıf birincileri de vardı aralarında. Önyargı nedir bilmezdim. Öğretmenler her şeyden çok, bu neşeli halimi eleştirirlerdi. Derslerdeki zayıflığa bir de küstahlık eklemek demekti bu. Bir tembelin gösterebileceği en ufak terbiye kuralı, uslu durmaktı. İdeali ise ölü doğmuş olmak. Yalnız, tabiri caizse hareketli oluşum benim için hayati bir meseleydi. Kendimle baş başa kalır kalmaz utancımdan dolayı kapıldığım üzüntüden kurtulmama vesile oluyordu oyun. Tanrım, hiçbir zaman "yapılması gerekeni yapamayan" tembelin utanç içerisinde yaşadığı o yalnızlık duygusu! Ve o kaçma arzusu... Erken yaşta kaçma isteğine kapılmıştım. Nereye? Aklım oldukça karışıktı. Kendimden kaçmak diyelim, ama gene de kendi içimde. Fakat başkaları tarafından kabul görecek bir ben'e doğru."
Sayfa 30 - can yayınlarıKitabı okuyor
Mektup
Belki yerden ve gökten Belki senden ve benden Belki ikimiz birlikte olmaktan Yalnızlık ne zordur ne de ayıptır Sen gene de bunu bir aşk mektubu bil Ama bil ki biziz bu uzaklığı yapan
Reklam
Belki yerden ve gökten Belki senden ve benden Belki ikimiz birlikte olmaktan Yalnızlık ne zordur ne ayıptır Sen gene de bunu bir aşk mektubu bil Ama bil ki biziz bu uzaklığı yapan
Sayfa 505Kitabı okudu
Yalnızlık
İkimiz de bu dünyanın insanı değildik. İyi kötü bir şeyler yapmaya çalıştık.Ben suçluyum: Sevgi'den farklı olduğumu gizledim. Gene de bizi yargılayanlara karşıyım. Ne yazık, sonunda haklı çıktılar. Onlara göstermeliydim. Fakat anlatması çok zor:Benim becerebileceğim bir iş değil.Neler söyleyeceklerini duyar gibi oluyorum;duymak istemiyorum .Bir fırsat daha kaçırdık. Sevgi, kendisini ve olanları hiç anlayamayacak. Ben bir şeyler yapabilseydim...
İletişim YayınlarıKitabı okuyor
Kitaplardan edinilmiş bir yalnızlık değil onunki. Ama gene de kitaplardan edinilmiş yalnızlık sözcükleriyle açıklanıyor.
O an anlamıştım yalnızlığın özlemlerle ortaya çıkan bir duygu olmadığını. Yalnızlık kavramı öyle bir duyguydu ki tarifine kelimelerden bir dünya kurulsa, gene de “yer” yetmezdi.
Reklam
168 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Video: youtu.be/FN7hjEujMRw Tümceler. Oruç Aruoba'dan okuduğum 15. kitap. Tümceler, 167 sayfalık felsefi bir deneme kitabıdır. Kitapta; ağaç, ay, ay, aydınlık, bahar, çınar, dalga, deniz, deniz, doğa, felsefe, güneş, kar, kış, kuş, martı, ölüm, rüzgâr, vapur, yağmur, yalnızlık ve yaşam gibi temalarda denemeler yer alıyor. Diğer
Tümceler
TümcelerOruç Aruoba · Metis Yayıncılık · 2018938 okunma
"Hayat dertlerle doluydu, acılarla, biri bitince öbürü gelen, öbürüne alışırken bir yenisi bastıran ve yüzlerimizi birbirine benzeten derin acılarla. Birdenbire de gelseler, bu acılarım çoktan beri yolda olduğunu biliyorduk biz, onlara kendimizi hazırlamıştık, ama gene de dert, bir kâbus gibi üzerimize çökünce bir tür yalnızlığa kapılıyorduk; başka insalarla paylaştığımızı sandığımız zaman mutlu olacağınız umutsuz ve vazgeçilmez bir yalnızlık."
Yalnızlık
Sait faik. “Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir’hişt hişt’ sesi gelmedi mi fena,” diyordu hikâyenin sonunda. Yalnızlık demeden yalnızlık çığlığı atmaktı bu, yaranın kabuğunu koparmak tırnaklarıyla. Ya Kemalettin Kamu? o nasıl bitiriyordu şiirini? Ya da sustuğı yerde bitiyor muydu gerçekten şiir! Dört mısrayla değil kınından çıkardığı dört keskin kılıçla doğruluyordu kimsesizliğini şair: “ Gözlerimde parıltısı bakır bir tasın,/Kulaklarım komşuların ayak sesinde/Varsın gene bir yudum su veren olmasın/ Başucumda biri bana ‘su yok’ desin de!”
Sayfa 42 - ŞuleKitabı okuyor
Hangi düzende hangi dizgede yaşarsan yaşa, hiçbir zaman kurtulamayacağın bir yasa var: Her zaman en güçlü olan, en kıyıcı olan, en az cömert kazanır! Kaçınamayacağın bir başka yasa da yemek için paraya, uyumak için paraya, bir çift ayakkabı giyebilmek için paraya, kışın ısınmak için paraya gereksinmen olacağı ve bu parayı kazanmak için çalışmak
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.