Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.14
Cinayet Alfabesi-İnceleme
Yine oldukça keyif alarak okuduğum bir Agatha Christie romanı. Kitabın dış görünüşü, çevirisinden bahsedecek olursam beni rahatsız eden hiçbir durum olmadı. Gayet başarılı. Gelelim kitabın kendisine. Kitap bir katilin alfabetik sıraya göre insan öldürüp, öldürdüğü insanların yanlarına A B C tren tarifesi broşürü koyması ve cinayetten önce ünlü dedektif Hercule Paiorot'a haber vermesini anlatıyor. Bu sefer Hercule Paiorot'un yanındaki yardımcımız ise eski dostu Yüzbaşı Hastings. Kitapta sanırım en çok hoşuma giden unsur Paiorot ile Hastings'in aralarındaki diyaloglar oldu. Birbirlerini tam anlamıyla tamamlayan harika bir ikili olmuşlar.
Kitabın yarattığı merak unsuru ve gizeme gelirsek yine Agatha Christie bu duyguları son sayfaya kadar hakim kılıyor. Kitabı okurken bir ara Hercule Paiorot'un başarısız olacağını düşündüm. Gerçekten mükemmel bir kurgu.
Kitabın benim için eksik yönlerine gelirsek, Agatha Christie'nin diğer kitaplarında harika olarak yaptığı Hercule Paiorot ve Yüzbaşı Hastings dışında karakter derinliğini, psikolojisini ve özelliklerini diğer kitaplarına göre daha az hissettim. Yine diğer kitaplarına göre bana biraz akıcılığı daha az gibi geldi. Açıkçası kitabın bazı yerlerinde sıkıldım.
Genel görüşüm, gerçekten okunası, okunursa zaman kaybı olmayan bir eser. Polisiye sever herkesin mutlaka okumasını öneririm. Polisiyeye uzaksanız da bu kitap iyi bir başlangıç olabilir.
Filmi ya da oyunuyla da tanınan kitapları okumayı seviyorum. Witcher'ı okurken oyunu oynamamış olsam da bildiğim için kitapta betimlenenleri kafamda canlandırmam daha kolay oldu.
Kitapta Witcher başından geçen bir olay sonucu tanıdığı bir rahibenin de içinde olduğu bir tapınağa düşüyor. Kitap boyunca şimdiki zamanda bu tapınakta rahibeyle arasında geçen diyalogları okuyoruz. Aralarda da farklı geçmiş zamanlarda yaşadığı olaylarla Witcher'ın geçmişini öğreniyoruz. Tabii bu anlatılan olaylar kitabın daha büyük bir kısmını içeriyor, sıkıcı değil yani.
Kitabın arka kapağında Sapkowski'nin Polonyalı Tolkien olduğu yazılmış. Kitabı biraz okuduğunuzda harbiden de öyle olduğunu fark ediyorsunuz. Olayları birbirine bağlama konusunda cidden çok başarılı bir yazar olduğunu düşünüyorum. Çok ince, detaylı betimlemeler var. Okurken yazarın araya sıkıştırdığı bazı cümleler anlatımı cidden aşırı güçlendiriyor. Kitapta uzun uzun diyaloglar var ama kesinlikle tekdüze değil ve sıkmıyor.
Genel olarak kitapla ilgili görüşüm çok çok olumlu fakat bazı bölümlerdeki bazı olaylar bana masal kitabı okuyormuşum hissiyatı verdi. Serinin ilk kitabı olmasına veriyorum bu durumu. Geralt derinliği olan ağır bir karakter. Bazı seçimlerini(sonda yaptığı seçim gibi) onaylamıyor olsam da okurken çok keyif aldım.
Japonya’da 4 milyon adet satan bu kitap kendini ve çevrendekileri keşfetme oyunu. Kokoloji, Japonca kokoro akıl, ruh, duygular anlamına gelirken Yunanca -logia öğrenimi anlamına geliyormuş. Kısaca insan davranışlarının ve durumsal tepkilerinin gizli anlamlarının yorumlanmasını belirten bir terim.
Kitap için psikoloji alanında olan insanlar nasıl yorumlar bilemiyorum ama benim kişisel görüşüm kitap yetersiz. Oyun tarzında test sorularını yanıtlıyorsunuz fakat yeterli cevaplar yok. Tüm cevaplar genel anlamlarda vardı. Sanki bu kitap genel ortalamadaki insanlara hazırlanmış gibi hissettirdi. Verdiğim cevabın karşılığını genelde bulamadım. Cevabını bulduklarım da benim kişiliğimi yansıtmadı. Bu testleri çözerken 2 kardeşimle beraber çözdük ve onlarda da aynı durum söz konusuydu.
Açıkcası kitabı beğenmedim. Kişilik testinin 3-5 soruya karşılık verilen 3-5 cevaba göre olacağını düşünmüyorum. Çünkü herkesin yaşadıkları, ailesi, büyüdüğü çevre, aldığı eğitim, özündeki yaratılış... farklıdır. Bu da insanın kişiliğinin oluşumunu etkiler. Tabi bu benim düşüncemdir. Açıkcası bu konu hakkında ne kadar doğru veya yanlış olduğumu bu alanda okumuş, uzmanlaşmış birinden duymayı çok isterim. Bu kitap hakkındaki yazdığım incelemeyi okuduysanız sizden (yanlışsam veya eksiksem) doğru bilgileri yazmanızı rica ediyorum.
Jules Payot - İrade Terbiyesi (1-2-3)
Herkese merhaba. Yine uzayan bir aradan sonra tekrar burada buldum kendimi. Hayat sanki saçma sapan, rüzgarda bir yaprağın savruluşu gibi geçen, boşluk hissini tattığım ve gün geçtikçe manasını yitiren bir hal almaya başladı. Önceden de böyle hissederdim fakat artık iyiden iyiye böyle olduğu düşüncesindeyim. Deprem sonrası yaşadığım şokun,
Kitabın genelinde Marx ve Engels'in zekalarıyla bu kitabı nasıl taçlandırdığını görüyoruz. Genel çözümlemeler yerinde ve gayet mantıklı. Fakat öyle bir yer ki iş maddelere dökülünce insan şüpheye düşüyor. Çünkü bu yerde devletin daha da otoriter olacağı ve içinden çıkılmaz bir hal alacağı düşüncesi bir türlü kafanızdan çıkmıyor. Belki de bu aşamayı atlayıp komünizme geçmek çok daha makul kalacaktır-kendi görüşüm(kendi görüşüm fakat tarihte bu aşamadan sonra bozulmaların olduğu ve ardından kapitalizme geri dönüldüğü gözler önündedir)-. Bu maddelere gelince;
1. Toprak mülkiyetinin kaldırılması ve her türlü toprak gelirinin kamu yararına kullanılması.
2. Ağır bir artan oranlı vergi.
3. Her türlü miras hakkının kaldırılması.
4. Tüm göçmenler ve asilerin mülküne el koyma.
5. Kredilerin, devlet sermayesiyle işletilen ve kesin bir tekel uygulayan bir ulusal banka aracılığıyla devlet elinde toplanması.
6. Haberleşme ve ulaştırma araçlarının devlet elin de toplanması.
7. Devlete ait fabrikalar ve üretim araçlarının ço ğaltılması; çorak toprakların tarıma elverişli duruma getirilmesi ve toprakların ortak bir plan uyarınca islah edilmesi.
Hepsine olmasa da bazılarına yönelttiğim itirazlar yukarıda yazdıklarım.
merhabalar! bugün Voltaire'in Cahil Filozof kitabını okudum. Benim felsefe anlayışımdan oldukça farklıydı. fakat elbette farklı bakış açıları görmek iyi geldi. kızdığım, şaşırdığım yerler oldu.
herhangi bir kitabı okumaya başlamadan önce yazarını tanımamız gerektiği için yine öncelikle voltaire'den bahsetmek istiyorum. Fransız yazar
