Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bu şeylerin bir "giz"i olduğu ve bizim bu gize ulaşmadığımız fikridir, bu sanki doğru ile yanlış arasında, bilim ile bilgisizlik arasında eşit bir denge tutturmak olanaklıymış gibi..
Insanların çoğu "Kendi görüş açıları içinde hapsolmuş"
Kendinde-şeylerin ne oldukları, madde mi, yoksa ruh mu oldukları üstüne durmadan birbirleriyle tartışan idealist ile materyalist, karda yürüyen, biri mavi gözlüklü, öteki kırmızı gözlüklü ve durmadan karın ne renk olduğunu tartışan iki insana benzerler. Materyalist, eşyanın maddi yanının önemini görür, idealist ise düşüncel yanının önemini; aşkolsun kendinde-şeylerin ne olduklarını söyleyecek olana, çünkü onların ikisi de "kendi görüş açıları içine hapsolmuş" durumdadırlar
Reklam
İnsanların doğal içgüdüleriyle ... kendi duyularına güvenmeye eğilimli oldukları ve bizim algılarımıza bağımlı olmayan ve duyarlılıkla bezenmiş bütün varlıklarla birlikte ortadan kalktığımız takdirde bile varolacak olan bir dış evrenin varlığı, en ufak bir uslamlama yapmadan ya da hatta uslamlamaya başvurmadan önce her zaman varsaydığımız, apaçık belli bir şey olarak kabul edilebilir.
bence değildir
İnsan ne iyi, ne de kötüdür, koşullar nasıl yapmışlarsa öyledir. İnsanı kötü yapan kötü durumlardır...
...eğer insanların bilincini, duygularını, örf ve adetlerini dış koşullar belirliyorsa, yalnızca bu koşullardaki değişikliğin insanların bilincini değiştirebileceği besbelli bir şeydir. Sonsuz bir insan, "sonsuz bir insan doğası" yoktur. Bireysel bir varolma savaşımının geliştiği bir özel mülkiyet düzeninde, insanın bir başka insan için kurt olması "doğal"dır. Sosyalist yarışmanın, sosyalist mülkiyetin geliştiği bir düzende, insanlar arasındaki kardeşlik fikirlerinin zafer kazanması kaçınılmaz bir şeydir.
Lenin, kapitalist toplumu şöyle çiziyordu:
Eski toplum şu ilkeye dayanıyordu: soy ya da soyul, başkaları için çalış ya da başkalarını kendin için çalıştır, köle sahibi ol ya da köle ol.
Reklam
Toprak birliği
Bir dil birliği olan ulus aynı zamanda bir toprak birliğidir. Her ulus tarihin bir ürünüdür. Öyleyse uzun bir ortak hayat olmadan bir ulus olması mümkün değil demektir. İşte bunun içindir ki, halklar ulusal topraklarının herhangi bir bölümünün ilhak edilmesini ulusa tecavüz sayarlar.
Sayfa 482Kitabı okudu
Dil Birliği
Bir ulusun üyeleri aynı dille, ulusal dille anlaşırlar. İşte bunun içindir ki, tarihte, bir ulusu ortadan kaldırmak isteyen fatihler o ulusa galip devletin dilini kabul ettirmek istemişlerdir. Öyleyse demek ki asimilasyon (özümleme) ulusal baskının bir biçimidir. Eski Rusya'nın çarları boyunduruk altına alınan küçük halklara bunu uyguluyorlardı. Fransız sömürgecileri de Kuzey Afrika'da aynı şeyi yaptılar. Ama bir halka zorla bir dil kabul ettirilemez. Bir halkın kabul edebileceği tek dil, kendi ana dilidir. Demek ki baskı altındaki ulusların bağımsızlıkları için yaptıkları mücadele aynı zamanda dilleri için yaptıkları bir mücadeledir. Dil, ulusal kültürün güçlü bir aracıdır. Dil bir sınıfın değil, bütün bir milletin malıdır.
Sayfa 481Kitabı okudu
"Gül, bahçıvanın sonsuzluğuna niçin inanır? Çünkü gül, bahçede, hiçbir zaman başka bir bahçıvan görmemiştir."
Ulus dil, toprak ,iktisadi yaşama birliğinin ve ortak kültür biçiminde beliren ruhsal biçimlenme birliğinin hüküm sürdüğü tarihsel olarak meydana gelmiş istikrarlı bir topluluktur.
Sayfa 487Kitabı okudu
Reklam
Entelektüel bağımsızlık, eleştirel zeka, tepkiye boyun eğmek değil, tersine boyun eğmemek demektir.
zamanda insan beyni, inceliyor ve yeni bağlantılarla zenginleşiyor. Şu halde beyin, toplumsal bir üründür de En sonu dilin ortaya çıkışı, ön anlamıyla düşüncenin ve düşünmenin ortaya çıkışı demektir. Önemli bir basamak atlanmış, ileri doğru kesin bir adım atılmıştır. Emek olmadan, toplumsal eylem olmadan, dil olmaz, düşünce olmaz.
..kendisini yalnız sanan, ona göre kendisinden bağımsız hiçbir şeyin varolmadığı, her şeyi kendi ruhsal durumuyla, çocukça açıklayan bir insanın davranışına benzer. Dünya, onun dünyasıdır. İnanılmaz bir kendini beğenmişlikle katmerlenen bönlük, sanki bilmek için kendinin dışına çıkmak gerekli değilmiş gibi! Bu, sanki kendi "yargısı" yasaymış, hadismiş gibi, her şeye bir yanıtı olan kimsenin tutumu, kendi bilincini bütün gerçeğin ölçüsü sayan ve insan soyuna değişmez, her zaman için geçerli, kendi öz bilincinin sınırından başka bir şey olmayan bir sınır çizen bir kimsenin davranışıdır.
..tanrı, ona yaklaşmak için harcadığımız çabaların ortasında, şu, kendi kendimizin en derininde yaratıcı etkisini duyduğumuz varlığın kendisidir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.