Hayır, böyle. Ben "gözükmek" nedir bilmem. Ne sade kuzguni pelerinim, anneciğim, ne yasların giymesi adet olmuş karalar, ne tıkanan göğüsten kopan hıçkırıklar hayır, ne gözden durmadan akan yaşlar, ne yüzdeki bezgin ifade, ne de ıstırabın bütün şekilleri, hal ve görünüşleri beni gerçekten anlatabilir. Sahiden bunlar "gözükür", bunlar taklide elverişli hareketlerdir. Ama benim içimde gösterişi aşan bir şey var; bunlarsa ıstırabın sadece süsü, takıntıları.
youtu.be/bdxB9H7lJRw?si=...
Ay’a Kulak Ver, 1915 Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar tarafından batırılan Lusitania gemisinden sağ kurtulan Merry’nin (Kayıp Lucy) hikâyesini, savaşın hüzünlü yanını, insanlığı ve en önemlisi koşulsuz sevginin iyileştiren yönünü anlatıyor. Gerçek bir efsanenin hikâyesi olması beni çok etkiledi.Ay’ın fısıldayacaklarına sizde kulak verin!
“Galiba insanlar da hava gibi değişken olabiliyorlar. Sakin, ılık ve huzurlu bir havanın ertesi gün yerini devasa dalgalara, kükreyen rüzgara ve öfkeli bulutlara bırakması gibi, insanların da aniden değişebildiğini, iyiliğin ve kibarlığın kötülük ve bağnazlığa yenik düşebileceğini öğrendim.”(180 syf)
- Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir. (Brezilya) - Hiçbir mutfak iki kadını alacak kadar geniş değildir. (Sudan) - Sevmek keman çalmak gibidir, bilmeyen kötü sesler çıkarır. (Bolivya) - Sis yelpazeyle dağıtılmaz. (Japonya) - Şöhret kabiliyetin gölgesidir. (İngiltere) - Güzellik, tabiatın kadınlara verdiği ilk hediye, aynı