Resim günah mı, kolonya haram mı diye sayıklayan, baş açık namaz kılınır mı kılınmaz mı münakaşasını yapan din adamı, sadece cemiyetin sırtında yaşayan bir parazit değil, dinin gerçek ruhunu unutturucu zararlı bir unsurdur. Bu din adamları sınıfı ortadan kalkmalı, onların yerini, Allah sevgisini yeryüzüne serpme kabiliyeti, fedakar, aşk ve hizmet adamlarından meydana gelecek, sağcısı ve solcusunu da birlikte kucaklayan asrın kurtarıcısı olacak din adamları almalıdır.
Sayfa 72 - DergâhKitabı okudu
Ben yeniliğin değil, tarih boyunca kazanılmış olan değerleri yok etmenin aleyhindeyim. Bilenler söylüyorlar ki, İslam âleminde hat sanatına Türkler en güzel şekli vermişlerdir. Gerçek bu ise ben neden bu sanata yabancı kalayım? Şiirden anlayan Yahya Kemal, Tanpınar, Ataç ile beraber ben de divan şiirinin güzel olduğuna inanıyorum. Fuzuli, Bakî, Neşatî, Nef’î, hatta adları daha az tanınan divan şairleri elmas gibi çok güzel şiirler yazmışlardır. Onları neden feda edeyim? Onları yok farz etmek yetişen nesilleri ortak milli hazineden mahrum etmek demek olmaz mı? Onları anlamak zordur, diyorlar. Matematiği, fiziği, kimyayı, musikiyi, resmi öğrenmek daha mı kolaydır? Çocuklarımıza yabancı dilleri öğretiyoruz da, onlara atalarının dilini neden öğretmiyoruz?
Reklam
İnsanın esas evi, Allah'ın yanıdır.
Ehl-i tevhit, kâinatın mel'abe-i vahdet, yani oyun yeri olduğunu bilir ve orada oynayanları seyretmekle yetinir, yaptıklarını da hoş görür. Mezahir âlemi denen bu âlemin hakikat değil, çocukların hayal âlemi ve oyun yeri olduğunu: "Şu dünya hayatı oyundan, eğlenceden ibarettir" 47:36 âyeti bildirmektedir. Burada çocuklar oynayacaklar ve sonra her şeyi bırakıp, gerçek evlerine döneceklerdir.
Pan YayınlarıKitabı okudu
Biz hudutlarda yenilmeden önce kendi içimizde mağlûp olduk. Devâ bulmaz bir derdin sefaleti neslimize hâkim oldu. Bunun üzerinde bir de, kendi nefsi ile hesaplaşmıyan insanın derdi olan ahlâk yarası belirdi. İçimizde en tehlikeli düşman olan şahsi menfaat hâkimsiz, ithamsız ve kontrolsüz kaldı. Nihayet, yüksek mevkilere tırmanmak ve milletin sırtına tufeyli olarak yapışmak yegâne gerçek ideali olan bir nesil ve bir münevverler belâsı meydana çıktı. Milletimizin kurulduğu tarih içinde, sırtında zembil taşıyan münevver, millet ahlâkının velisi idi. Devlet adamı ise, ilk hatâsında boynu vurulan mes'uliyetin mümessili olmuştu. Zamanımızda münevver, sâde menfaatler ve şöhretler paylaşan bir politikacıdır. O, ahlâk düşmanı, milliyet düşmanı olduğu halde ve vicdanlar huzurunda zerre kadar itibarı kalmadığı halde bile, millet vicdanına bir an hesap vermeyi düşünmiyen bir mes'uliyetsiz ve bu mânada bir tufeylidir. Devlet adamı ise bütün dünya vicdanına ikrah verecek kadar eli kirlense, bir milletin yalnız mukaddesatina değil, hayatına, servetine hiçbir kanun ve haya kaidesinin kabul etmiyeceği zilletlerle saldırsa, yine devlet sıralarında, yine ikbal sandalyelerinin muhalif cephesinde, istikbâl ümidiyle ve yine devletle, servetle ayakta duruyor.
KIZ ÇOCUKLARININ DİRİ DİRİ GÖMÜLDÜĞÜ" YALANI
Kız Çocukları ve İslam Öncesi Dönem Şimdi gelelim "kız çocuklarının, İslam öncesi dönemde diri diri gömüldükle­ ri" yalanına: Böyle bir şey gerçek olamaz, çünkü: 1- Kız çocuklarının neden "diri diri gömüldükleri", Kur'an yorumlarında, ha­ dislerde anlatılırken değişik ve çelişkili "neden"ler ileri sürülüyor:Kız
Aynı Tas Aynı Hamam...
Fethullahçılık, bugün sadece Türkiye'nin geleceğini, devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmezliğini, laik hukuk ve ulusal eğitim sistemini değil, gerçek İslam dinini de tehdit etmektedir. Allah ile kul arasına hiç kimseyi sokmayan bir din adına, din tüccarı şarlatanlar, samimi inançlı milyonlarca insan arasında aleni faaliyet gösterirken, Diyanet İşleri Başkanlığı, bunlar hakkında bir tek cümle bile olsa eleştiri getirmemekte, mücadele vermemektedir. TRT'de yayınlanan din programları da ortadadır. Tüm bu olumsuzluğun giderilmesinde, öneri sahibi MİT ne yapmıştır ya da yapmaktadır?
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.