Başta çelişkili bir düşünce gibi görünse de gerçek şudur ki, çocuk "kendini kullandırmaya hazır ve verici" bir varlıktır... Bakışların odak noktası mı olmak istiyorsunuz? Anne olunca nihayet odak noktası konumuna gelmiş olursunuz çünkü bir çocuğun gözleri anneyi her an, her yerde izler...
gerçek hayatta görmezden gelinen ölüm, ekranlarda abartılı ve çarpıcı formlarda sunulur. televizyon dizilerinde karakterler çoğunlukla doğal sebeplerle değil, patlayıcı kazalar, cinayetler veya fantastik olaylarla ölürler; böylece ölüm, olağan dışı ve uzak bir fenomen olarak zihinlerde yer eder. izleyici, her gün görmediği ölümü, haber ve kurgu aracılığıyla sanki kendini ilgilendirmeyen, başkalarının başına gelen egzotik bir olay gibi izler..
Olumsuz duygu gerçekmiş hissi uyandırır ve onu yaratan çarpıtılmış düşünceye inandırıcılık yükler. Bu döngü sürer gider ve sonunda içinde tutsak olur kalırsınız. Zihinsel hapis bir yanılsamadır, elinizde olmadan yarattığınız bir oyundur. Gerçek görünür; çünkü, gerçekmiş gibi hissedersiniz. Bu duygusal hapisten kurtulmanın anahtarı nedir? Basitçe: Düşünceleriniz duygularınızı yaratır, o zaman duygularınız düşüncelerinizin doğru olduğunun kanıtı olamaz. Hoş olmayan duygular sadece olumsuz bir şey düşündüğünüzün ve ona inandığınızın göstergesidir. Duygularınız, yavru ördeklerin annesini izlemesi kadar mutlak biçimde, düşüncelerinizi izler. Ama yavru ördeklerin sadakatle izlemesi, annenin gittiği yerin bildiğini göstermez. "Düşünüyorum, öyleyse varım" önermesini inceleyelim. Duyguların gerçekliği yansıttığı inancı depresif insanlara özgü değildir. Bugün birçok psikoterapist, duygularınızın daha fazla farkında olup onları açıkça ifade etmenin duygusal olgunluk göstergesi olduğunda birleşirler. Bunun anlamı duygularınızın daha yüksek bir gerçeklik, dürüstlük olduğu oldukça farklı. Duygularınızın hiçbiri o kadar da özel değil. Aslında, duygularınız, çoğu zaman olduğu gibi, çarpıtılmış bilişlerinizin ürünü olduğundan, pek de istenilen şeyler değildir.
En basit şekilde ifade etmek gerekirse, insanoğlu evrimin çiçeksel dönemine girmek üzeredir. Mitolojik düzeyde, yani başka bir deyimle, psişik/sembolik düzeyde (ki bu da fiziksel düzeyden daha az gerçek sayılmaz), bu olay Pan'ın ölümüyle simgelenmektedir.
Pan tabii hayvansal bilinci temsil ediyor. Memeli bilinci de kucaklamaktadır ama onun kişiliğinde sürüngen bilinçten de izler vardır. Sürüngen bilinç, biz memeli evresine geçtiğimizde beyinlerimizden silinip yok olmamıştı. Memeli bilinç onun üzerini kaplamıştı, o kadar. Birçok aydınlanmamış, gelişmiş bireyde, memeli katmanı ince ve gözenekliydi. Sürüngen enerjinin pek çoğu bu gözeneklerden içeri sızıyordu.
Çok eski atalarımız denizlerden karalara çıktıklarında bes belli balık beyinlerine sahiptiler. Su altında kalan kardeşlerin den daha zeki, daha serüvenci, daha meraklıydılar ama yine de balık zihinliydiler. Ama bataklıklar içinde kuru toprağa doğru yol alırken kendimize bir sürüngen zihin edindik. Ne de olsa, o on milyon yıllık süre boyunca ... sürüngen enerji egemendi bu gezegene; dinozorlarda en gelişmiş biçimini gösteriyordu.