Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
„… Ne özgürlük ama.. Pek de mantıklı olmayan, ve genellikle bir avuç insanı çoğunluğa göre ayrıcalıklı kılan bir takım mantıklı kural ve düzenlemelerle bağlanmış bir Dünya’da belki de tek gerçek hürriyetti delilik.“
Her zaman görünen ötesinde görünmeyen bir gerçek vardır.
Sayfa 186 - ArtemisKitabı okuyor
Reklam
Lütfen uzaklaş cidden bıktım Kafeste gibiydim sonunda yıktım Ayıktım ve çok yalnızdım Kahpe şeytanla ortak çıktım Sanma saatleri ondan taktım Erken çıktım bu bataklıktan Senin uğruna bebek inan bana
74 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
On İki Hayvanlı Türk Takvimi'ne göre Yalpağan Yılı'nda olduğumuzun şerefine değerli arkadaşım Emre Bozkuş tarafından hazırlanan Fantastik Öykü ve Resim Seçkisine hoş geldiniz! Hazırladığı öykü ve resim seçkisine ad vermede yerli bir ad yerine Yerdeniz serisindeki yalpağanın adı seçerek Ursula Kroeber Le Guin'in eserlerine olan
ORM 1 Fantastik Öykü ve Resim Seçkisi
ORM 1 Fantastik Öykü ve Resim SeçkisiKolektif · Metinlerarası Yayınları · 20243 okunma
Önümüzde bu korkunç gerçek dururken, acının ve kederin ortasında, ölümle yaşamın eşanlamlı olduğu bu dünyada tüm çağları aşıp gelen, tüm ülkelerde ve yüreklerde çınlayan uzak bir ses var: “Bu Maya tanrısaldır, niteliklerden oluşmuştur ve aşılması çok zordur. Ama Bana gelenler hayat ırmağını aşarlar.” “Ey zahmete girenler ve ağır yük taşıyanlar, Bana gelin ki sizi rahat ettireyim.” Bizi gayrete getiren bu sestir. İnsanoğlu bunu tüm çağlar boyunca işitmiştir. Her şey yitmiş, tüm umutlar kaybolmuş gibi göründüğünde, insanın kendi gücüne olan güveni yıkıldığında, her şey parmaklarının arasından kayıp gittiğinde ve hayat umutsuz bir yıkıntıya döndüğünde bu ses insanlara yetişir. İnsanlar ona kulak verir. Buna din diyoruz. Bu nedenle bir yanda tüm bunların saçma, Maya olduğu ileri sürülürken öbür yandan Maya’nın ötesinde bir çıkış yolu olduğu iddiası ortaya atılır.
Öyle düşler vardır ki gerçek hayattan daha gerçektir.
Sayfa 56 - ArtemisKitabı okuyor
Reklam
Duygusal yeterlik şunları gerektirir: • duygularımızı hissetme kapasitesi; ki böylece stres yaşadığı­mızda bunun farkına varırız; • duygulanmızı etkili bir şekilde ifade edebilme ve böylece ih­tiyaçlanmızı ortaya koyma ve duygusal sınırlarımızın bütün­lüğünü koruma becerisi; • mevcut duruma ait psikolojik tepkiler ile geçmişin kalıntıla­rını temsil eden psikolojik tepkiler arasında ayrım yapabilme becerisi. Dünyadan istediğimiz ve talep ettiğimiz şeyin ço­cukluktan gelen, bilinçaltında yer alan tatmin edilmemiş ih­tiyaçları değil, mevcut somut ihtiyaçlarımızı karşılaması ge­rekir. Geçmiş ile şimdiki zaman arasındaki ayrımlar bulanık­laşırsa, aslında olmadığı halde kayıp veya kayıp tehdidi algı­larız; • ve başkalarından kabul veya onay elde etmek adına bastır­mak yerine, karşılanması gereken gerçek ihtiyaçların fark edilmesi. Bu kriterler karşılanmadığında stres meydana gelir ve o da özdengenin bozulmasına yol açar. Kronik bozulma, sağlığın bozulmasina yol açar.
" Her zaman böyle ölçülemeyecek kadar kayıp gerçek hayatın eşiğinde."
Antonia Pozzi
Antonia Pozzi
ZAMAN GÖSTERECEK OLACAKLARI
Şimdi anlatacağım bu öykü, ünlü Çin düşünürü Lao Tzu'nun zamanında geçer. Lao Tzu, bu öyküyü çok sever ve anlatırmış. Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış. Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.
Kalbin, sınırına geldi. Sevgi bile ruhunu daraltıyor artık. Gösterilen her ilgiyi, başkalarına kurduğun her cümleyi kayıp zaman sayıyorsun. Yalnızlığın o gizli çekirdeği büyüdü, büyüdü, her şeyi yutmaya başla­dı. Söz yordu. Hayal güçsüz düşürdü. Gerçek çoktan bencil. Herkes konuşarak onardı kendini. Sen, konuştukça yetersiz­lik duygusuna döndün. Söylenen her doğru seni küçük dü­şürdü.
Kırmızı Kedi Yayınevi: 376 Türk Edebiyah: 72 (Epub)
Reklam
168 syf.
9/10 puan verdi
Hayat insana rotasından sapmış deli bir roket gibi saldırır...
~~~dünyanın hiçbir yerinde insanlardan kaçış yok~~~ 10 Nisan 1901'de bir İngiliz ailesinin çocuğu olarak Cannes'da (Fransa) doğdu. Zengin bir baba ile çocuğunu hem ezen hem de inkâr eden bir annenin kızıydı (hikâyelerinde buna dair vurgular da vardı). 14 yaşındayken babası intihar etti. Yazmaya ilk kocası Donald Ferguson'la birlikte
Julia ve Bazuka
Julia ve BazukaAnna Kavan · Everest Yayınları · 202118 okunma
"Yaraların, ışığın içeri girdiği yerdir"/mevlana
KİNTSUGİ sanatı : Eski bir JAPON FELSEFESİ olan KİNTSUGİ, kırılan bir nesneyi eskisinden çok daha güzel ve fonksiyonel hale getirmeyi amaçlar. Bu felsefeye göre kırılma aslında bir kayıp değil yeni bir varoluş demektir. Kintsugi için kullanılan bu sıra dışı renkler, altın veya gümüş tozunun reçineyle karıştırılmasıyla elde edilir. Daha sonra, eşyanın üzerinden ince çizgiler geçirilerek parça bütünlüğü sağlanmış olur. Bu sayede, eşyanın şekli ve işlevi korunur. Kintsugi felsefesine göre, sadece kırıkları onarmaktan ziyade eşyaların gerçek değeri ortaya çıkarılmalıdır. Ayrıca, bu felsefi akım hasar gören bütün nesneler için uygulanabilir.
rafine, şehvet uyandıran zehirden bir yudum daha...
Odaya karanlık çökmüştür; kahramanımızın ruhu boş ve huzursuzdur; etrafındaki hayal dünyası kaybolmakta, hiçbir iz bırakmadan, sessiz sedasız yitip gitmekte, bir rüya gibi silinmektedir ve kahramanımız gördüğü rüyayı bile anımsamaz. Ama hafifçe göğsünü sızlatan, kabartan karanlık bir duygu, yepyeni bir arzu, hayalgücünü cilveli cilveli gıdıklamaya, dürtmeye başlar ve sezdirmeden yeni bir hayaller akınını başlatır. Küçücük odada sessizlik hü­küm sürmektedir; yalnızlık ve atalet hayalgücünü kışkırtır; hayalgücü usulca hareketlenmeye, ihtiyar Matryona'nın mutfakta işlerle uğraşırken bir yandan pişirdiği kahvenin suyu gibi hafif afif kaynamaya başlar. İşte artık küçük parlamalarla kabarmaktadır, işte öylesine, amaçsızca aldığı kitap, daha üçüncü sayfa bile çevrilmeden hayalperestimizin elinden kayıp gitmektedir. Hayalgücü yeniden ayağa kalkmış, harekete geçmiş ve birden yeni bir dünya, yeni nefes kesici bir yaşam gözünü kamaştırarak ışıldamıştır. Yeni bir rüya, yeni bir mutluluk! O rafine, şehvet uyandıran zehirden bir yudum daha! Ah, artık bizim gerçek yaşamımız onun için nedir ki!
Tanrı, bilinmezliğe getirilebilecek en basit yanıt.
Büyük bilim adamlarımızın çoğunun ateist olması üzücü ve dikkate değer bir gerçek. Genellikle de evrim teorisini savunuyorlar; ve gerçek bir evrim teorisi taraftarının ateistten başka bir şey olmadığı gerçeği ortada. Tam ters doğrultuda mücadele ederken ateist olmaları daha da üzücü bir gerçek. Çünkü, bilim büyük hakimin, Tanrı'nın gizemi ve
Sayfa 306 - 17 - Omega: Son Yapı TaşıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.