"İnanın geçmişi anmak o kadar kötü değil. İnsanın, içinde yaşadığı anın mutluluğuna güvenmemesi lazım; o anın içinde hep bir damla safra vardır. İnsan ancak zaman geçip de gerginlik bittiğinde yaşananların gerçek anlamda tadına varabilir; çünkü bu iki yanılsamadan, acısız olanı daha iyidir. Uzun süre boyunca kendimi hatıralara teslim edemedim; gerçeklik baskın çıktı ve içinde yaşadığım an, geçmişi uzaklaştırdı."
736 syf.
·
Puan vermedi
Call me Ishmael diye başlayan tüm zamanlardaki en sevdiğim kitap. Belki de bütün insanlığa hitap eden sayılı anlatılardan bir tanesi. Bunu çok basit bir sebepten dolayı söylüyorum. Hikayenin teması insanın kendi kendini tüketmesi üzerine kurulu. Yaşantısı ve kendine özgülüğü ne seviyede olursa olsun her insan ömründe en az bir kere kendini bir şey uğruna tüketir. Çoğu zaman bu öyle bir tükeniştir ki bittim öldüm desen bile içinde yeniden doğmak için yeni bir seni ortaya çıkaracak kıvılcım bırakır. Bu kıvılcımı yeniden doğmak yerine geri kalan ne varsa onu da yakmak için kullanmak bir insanın vereceği en zor kararlardan biri olmalı. Sıradan insanlar başına bir felaket geldiğinde izlerini hatıralarında ve kararlarında taşır. Tekrar canı yanmasın diye elinden geleni yapar. Ahab gibiler ise bu acı ve nefretle denizleri geçmeyi ,dünyanın sonuna kadar peşinde olduğunu kovalamayı kafasına koyar. Bazen düşünüyorum olmuş olanı kabul etmek mi yoksa Ahab gibi hayatın acımasızlığı karşısında çileden çıkıp daha da acımasız bir şekilde durmak mı bir hikayeyi daha anlamlı kılar. Bunun cevabı ne olursa olsun şu bir gerçek ki; kafamızın içinde sallanan bir güverte ,bu güverte üstünde karanlık okyanusa bakıp derin düşüncelerle kendi balinamızı aradığımız anlar olacak. Teselli olur mu bilmem ama söylemekte fayda var. Yalnız değiliz. O güvertede bambaşka yerlerde olsak da hepimiz varız. Hepimiz acı sona kadar aynı acılarla peşinde olduğumuzu arıyoruz.
Moby Dick
Moby DickHerman Melville · Yapı Kredi Yayınları · 20215,6bin okunma
Reklam
456 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Evin İçinden
Ben ne diyebilirim ki.Aylar sonra,ben bu siteye döndüren ismin kitaplarından birine yolculuğumda teşekkür etme fırsatı yakaladığım için yazıyorum bunları.Ev,Bavula Sığmayan,Unutma Beni Apartmanı,Unutma Dersleri,Misafir,Saklı Bahçeler Haritası.Yaşam benim için bu kitaplara sığdı sanki.Hepsi inanılmaz,inanılmaz ve inanılmaz kitaplar ama Ev beni çok etkiledi ve buraya yazmaya karar verdim.Kutsal bir hac yolculuğunda benliklerine,duygularına,geçmişlerine tutunduğumuz iki insanın önderliğinde gerçekleşiyor bu yolculuk.Çok değerli çünkü gerçek notlardan da satırlara sızmış.Çok bunaldığım,kendimi kaybettiğim,buhranda olduğum bir dönemde Ev iyileştirdi beni.Nasıl yaptığını sormayın çünkü ben de bilmiyorum.Bir kitabın gücü böyle de bir şey işte.İyi oluş hallerime satırlar bulmaya çalışırken şimdilerde tekrar okuyorum biraz da o satırlardan kopya çekmek için hayatıma.Bütün kitaplarının başrolünde kadınlar var ve ben hepsini çok sevdim,onların gerçek olanı kabul etmeyi kendilerine inandırmasıyla başlıyor her şey ve ben de inanıyorum kendime o zaman.Artık gündüz düşleri değil,arsız gerçeklik var şuanda diyorum ve hayata devam ediyorum.Teşekkür ederim Nermin Yıldırım.Biraz da öze dönerek attığın ve attırdığın kahkahaya da,salya sümük ağladığın ve ağlattığın zamana da razıyım ben.Benim için hikaye arsızısın artık.Sen yeni bir şeyler yazana dek Ev içinde kaybolmaya devam edeceğim izin verirsen.Vermezsen de sorun değil.Çünkü kitaplarında anlattığın gibi aslında güç bende.Yani hepimizde.Yani bütün kadınlarda.Teşekkür ederim.
Ev
EvNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20203,439 okunma
Tanınmak, onaylanmak, doğrulanmak ya da –teşhircilikten ziyade röntgenciliğe yatkınsak- kateksi ve fetiş nesneleri bulmak için dahil olduğumuz ölçüde, sosyal medya doğası itibarıyla libidinaldir. Tumblr ve türevleri, çıplak insan resimleri aramıyor olsak bile yemek-pornosu, sanat-pornosu, mimari-pornosu, veri-pornosu, araba-pornosu, doğa-pornosu
Sayfa 84 - 85-86 - PdfKitabı okudu
Hayal kırıklığına karşı dayanıksızık
“Gerçekle kafanızdaki ideali kıyaslama alışkanlığınız sonucu hayal kırıklığına uğrarsınız. İkisi örtüşmediğinde, gerçek olanı mahkum edersiniz. Gerçekte olanı bozup değiştirmektense, basitçe, beklentilerinizi değiştirmenin son derece kolay olabileceği aklınıza bile gelmez.”
Sayfa 113 - Psikonet YayınlarıKitabı okuyor
Ahlak
DİJİTAL DÜNYADA AHLAK Dijitalleşmeyle birlikte geleneksel etkileşim biçimlerinden hızlı bir kopuş yaşanmaktadır. Bu savrulma, her alanda kendisini hissettiren küresel bir ahlak krizine, etik ve ahlaki tartışmalara sebep olmaktadır. Örneğin, günümüzde bilgiye erişimin kolay fakat doğru bilgiye erişimin zor olması, bilgi ahlakına ne denli muhtaç olduğumuzu göstermektedir. Dijital çağın en büyük açmazı, gerçek dünya ile sanal dünya ayrımının farazi bir ayrım olduğu gerçeğinin göz ardı edilmesidir. Meseleye farklı iki dünya varmış gibi yaklaşılmakta bu durum ise insanları, gerçek dünyada yapılmasından hayâ edip çekindikleri birçok davranışı sanal mecralarda yapabilecekleri yanılgısına düşürmektedir. Dijital ortamda bulunmanın açıklarından faydalanan insan, sözde görünmezliğin cazibesine kapılarak hakikatten ve güzel ahlaktan uzaklaşabilmektedir. Oysa insan, gerçek dünyada da sanal mecralarda da ahlakıyla insandır. Ahlak, hiç kimse bilmese ve görmese bile doğru ve güzel olanı yapmayı gerektirir. Diyanet İşleri Başkanlığı
Reklam
128 syf.
8/10 puan verdi
'Kopenhag Üçlemesi'nin son kitabı Bağımlılık. Belki de en vurucu olanı ve fakat edebi açıdan da en sakini. Çocukluk ve Gençlik'te anlattığı her şey yirmili yaşlarını şekillendiriyor Tove Ditlevsen'in; insanlarla kuramadığı bağ, yazma tutkusu ve en acısı da hayatı bir yerinden yakalayamadığı hissi. Bunu en güzel şekilde şöyle
Bağımlılık
BağımlılıkTove Ditlevsen · Monokl · 2020291 okunma
Çünkü bir insanı etkilemek ona kendi ruhunu vermektir. Etkilenen kişi artık kendi fikirleriyle düşünemez, kendi tutkularıyla yanıp tutuşamaz hale gelir. Sahip olduğu erdemler bile gerçek değildir artık. Günahları bile ödünçtür; günah diye bir şey varsa tabi. Artık bir başkasının müziğindeki bir yankıdan, kendisi için yazılmamış bir rolü oynayan bir oyuncudan ibarettir. Oysa yaşamın amacı kendi kendini geliştirmek, tekamül etmektir. Dünyaya gelme sebebimiz özümüzün farkına varmaktır. Bugünlerde insanlar kendilerinden korkar oldu. Görevlerin en ulvisini, kendilerine karşı olanı unuttular. Hayırseverler, hayırsever olmasına, açları doyurup yoksulları giydiriyorlar. Gelgelelim kendileri çırılçıplak, ruhları açlıktan kıvranıyor. Cesaret denilen şey insanlığı çoktan terk etmiş. Belki de hiç cesur olmadık. Ahlakın temelindeki toplum korkusu, dinin sırrı ise Tanrı korkusu: İşte bizi yöneten iki şey.
Sayfa 22
Insanların yalanlara inanmasını sağlamanın güvenilir bir yolu, onları sık sık tekrarlamaktır. Çünkü tanıdık olanı gerçek olandan ayırt etmek kolay değildir. Otoriter kurumlar ve pazarlamacılar bu olgunun her zaman farkındadırlar.
Güzel olan; kendi örtüsündeki, örtülmesindeki ve gizlenmesindeki nesnedir. Güzel nesne sadece örtüsünün altında kendisi olarak kalabilir. Örtülmekle "sonsuz derecede göze çarpmayan" hâle gelir. Güzel olmaklık esas itibariyle örtülü olmaklıktır. Bundan dolayı Benjamin sanat eleştirisinden örtülmenin hermönetiğini talep etmektedir: "Sanat eleştirisi örtüyü kaldırmak değildir fakat daha ziyade, örtü olarak onun en kesin bilgisiyle güzelin gerçek görüsüne evvela yükseltmektir. Kendisini sözüm ona empatiye hiçbir zaman açmayan ve sadece kusurlu bir şekilde naif olanın saf bir gözlemine kendisini açan görüye; sır olarak güzelin görüsüne yükseltir. Gerçek bir sanat eseri, kendisini kaçınılmaz şekilde bir sır olarak temsil etmesinden başka bir şey olarak hiçbir zaman kavranamaz. Son kertede, örtünün asli bir unsur olduğu bu nesne başka türlü tanımlanamaz. "Güzellik kendisini ne dolayımsız empati ne de naif gözlem ile paylaşmaktadır. Her iki yaklaşım, örtüyü kaldırmayı veya örtü aracılığıyla bakmayı dener. Sır olarak güzelin görüsüne ancak bizatihi örtünün bilgisiyle erişilebilir. Kişinin örtülü olanı bilebilmesi için her şeyden önce örtüye yönelmesi gerekir. Örtü, örtülü nesneden daha aslidir.
Reklam
Günümüzde eğlence endüstrisi çirkin, iğrenç olanı istismar etmektedir. Tüketilebilir hâle getirmektedir. İğrenme aslında "bir istisna hâlidir, asimile olamayan ötekiliğe karşı kendi kendini ortaya koymanın ağır bir krizidir, lafzen olmak veya olmamaya dair bir kasılma ve mücadeledir." İğrenç olan en tüketi lemez olandır. Rosenkranz için bile iğrençliğin varoluşsal bir boyutu vardır. Hayatın ötekisidir, formun ötekisidir, çürüklüktür. Ceset ilginç bir fenomendir çünkü kendisinde formsuz olduğu halde hâlâ formu vardır. Hâlâ sahip olduğu form sayesinde, ölü olmasına rağmen bir hayat görüntüsü sergiler: "İğrenç [dehşet verici şeyin] gerçek tarafıdır, fiziksel veya ahlaki çürümeden kaynaklanan bir formsuzluk sayesinde görünümün güzel formunun negatifleştirilmesidir... Kendisinde [an sich] ölü olanda hayatın görünmesi iğrençteki sonsuz aksiliktir." Sonsuz aksilik olarak iğrenç her türlü tüketimi yok eder. Bugün sadece "Dschungelcamp" (Orman Kampı) programında lanse edilen tiksinme bir varoluş krizini tetikleyebilecek herhangi bir negatiflikten yoksundur. Tüketim formatına göre pürüzsüzleştirilmiştir.
Biliyorsun ki kurmaca yapıtlar, daha çok da düz yazı, muhtemelen tüm yazma şekilleri içinde en çetin olanı. Kaynağın yok, o eski, önemli kaynak. Bir parça boş kâğıt, kurşunkalem ve olabileceğinden daha gerçek șeyler yaratma zorunluluğu. Gözle görünür olmayanı alıp tamamıyla gözle görünür kılmalı ve bunun normal görünmesini sağlamalısın ki okuyan kişinin deneyiminin bir parçası olabilsin.
5. Hikmet Ey sâlik, senin rızkını Allah Teâlâ üzerine almış ve buna kefil olmuşken, ezelde takdir edilmiş rızkın için çalışıp çabalaman ve senden istenen amel ve ibadetlerde tembellik ve.gevşeklik göstermen, kalp gözünün körlüğüne delâlet eder. Hûd suresinin 6. ayetinde belirtildiği üzere rızık, bağış ve ihsan suretiyle Cenab-ı Hakk'ın kefilliğindedir. Virdlere, zikirlere, ibadete ve taate devam etmek insanın yaratılış sebebidir. Kula lazım olan Hakk'a hizmet ve kulluk etmek, Hakk'a düşen de karşılığını verip yardım etmek olduğu halde, istenen vazifeyi bırakıp gerçek âmirin işlerine karışmak, lâzım olanı bırakıp lüzum- suzla uğraşmak, basiret nurunun kaybolduğunu göstermez mi? "Şunlar nasıl insanlar ki, bozguncuları saygın ve şerefli sayarlar; ibadet edenleri hor görürler. Kur'an'ın arzularına uygun olan hükümleriyle amel ederler de heva ve heveslerine ters gelen hükümlerini bilmez ve görmezden gelirler. Allah'ın kitabının bir kısmına mü'min, bir kısmına kâfır olurlar. Takdir edilmiş kader, belirlenmiş ecel ve ayrılmış rızık gibi çalışmaksızın idrak olunacak işler için gayret edip çabalarlar da çalışmaya bağlı olan; karşılığı bol, makbul ve çok kârlı şeylerde çalışmayı bırakırlar." Dünya işlerinde rızık için çabalayanlar, Hakk'ın rızasını kazanmaya da çalışsalar hem rızkı, hem Rezzak'ı elde ederek iki yönlü olsalar, daha fazla mutlu olmazlar mı?
Sufi kitap
"İnsanlar; yaşamı ölüm için yitiriyoruz, gerçek olanı, hayali için tüketiyoruz, günlere, salt bizi onlara benzer başka günlere taşımaktan başka bir değeri olmayan günlere götürdükleri için değer veriyoruz.. insanlar; yaşamınızın tümü, sizin kendi kendinizi lanetlemek için tasarladığınız korkunç bir oyundur, sizin bu kaçan aynaya doğru koşuşunuza yalnızca şeytanlar güler!"
Sayfa 93 - KırmızıkediKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.