Evet evet burası kitap uygulaması..
Uygulamada epeydir gördüğüm bir durum var: "Burası kitap uygulaması böyle şeyler paylaşamazsınız." şeklindeki parmak sallamalar. Neden herkes her konuda çok bilgili, yetkili, erdemli, söz söyleme sahibi hissediyor kendini? Sürekli insanlara ne yapıp ne yapmamalarını söyleyecek, onlara sınır çizecek gücü size veren ne ki? Fotoğraf
BİR KAÇ İYİ FİLM :))
Film önerisi isteyenlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum.. 1- Yağmur Adam (Otizm) 2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı) 3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam) 4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar) 5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar) 6- Akıl Oyunları (Şizofreni) 7- Wilber Ölmek
Reklam
Fazla okumakla birlikte gelen aydınlanma, etrafın karanlığının farkına varmamızı sağlar, bu fark ediş başlangıçta yalnız ve soyutlanmış hissetmemize neden olur. Ama o karanlığın prangasından kurtulmanın beraberinde getirdiği özgürlük hissi paha biçilemezdir ve hayatın aslında mutlu olmaktan ibaret olmadığını anladığınızda; durup öfkenizi, kederinizi, zaaflarınızı izlediğinizde gerçek beninize yaklaşırsınız. İnsanın kendini tanıma, arama ve bulma yolculuğunun hazzı ise hiçbir mutlulukta yoktur. O yüzden cahilliğin mutluluğuna üstündür bilgeliğin farkındalığı.
İSTİKLÂL MARŞINI ANLAMA VE ANLATMA ETKİNLİĞİ SONUÇ
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ KAHRAMAN ORDUMUZA 👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL) İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can
Farkında olan arkadaşlar, biraz da bunun farkına varın.
Arkadaşlar üzgünüm ama burda protesto yapmamız bir işe yaramaz. Gerçek ortada. Evet onlar üzgün, biz üzgünüz. Fakat gerçek fiziksel bir direniş olmadıkça, bu zulüm son bulmayacak. Net olması gereken bir şey var o da şu; zamanında bir savaş olduğunda oturup özgürlük istiyoruz diye bağırmazlardı, kalkıp harekete geçerlerdi. Yani savaşırlardı. BU ZULÜM, SAVAŞARAK BİTER. Bunu herkese söylemiyorum, genel bir durum değil. Çünkü kusura bakmayın da, canının derdine düşmüş bir millet olmuşuz. Gelgelelim bazılarımızın yükümlülükleri vardır, ailesine bakmak gibi. Onlar bırakıp gidemiyor, o anlaşılır. Ama bizim medyacılar 2 gündür sessiz olmayacağız diyor. Ya arkadaşım konuştun yazdın ne oldu? Biri mi kurtuldu senin attığın iletinle? Dürüst olalım, Haydi savaşa dediğimizde kaç kişilik bir ordu olacağız. Üzgünüm ama maalesef bizden ordu falan olmuyor. Haydi paylaşalım farkındalık oluşturalım (ki zaten herkes farkında) dediğimizde, sayımız binleri buluyor :) İçler acısı değil mi? İstediğiniz şekilde hak verin ya da vermeyin. Gerçekler...
Felsefi ve mantıksal tartışmalar yapma gereği duymuyorum. Nasıl yaşamak istediğimizin akıl ve mantıkla ilgili ama aynı zamanda bunları aşan bir konu olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir otoritenin bana ne yapacağımı söylemesini istemiyorum. Davranışımın özellikle tehdit ve güç yoluyla değiştirilmesini istemiyorum. Doğam gereği otoriteden ve benim
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.