Wassermann, bize bu romanda her türlü canlıya ve iyiliğe karşı bitmek tükenmek bilmeyen nefreti sonucu Ruth adındaki duyarlı ve saf kızı da öldüren bir adamı anlatmaktadır. Bu cinayeti işleyerek varlığını borçlu olduğu riyakârlıktan intikam alır, onu aşağılar; ancak bir yandan da ruhunun kaybolan parçasına, ayrıldığı sevgi dolu yanına duyduğu
Sayfa 150
Buda bir ağacın altında meditasyon yapıyordu. Bu bir dolunay gecesiydi ve şehirden birkaç genç, felekten bir gece çalabilmek için ormana gelmişlerdi. Yanlarında bol bol şarap ve çok güzel bir fahişe getirmişlerdi. Buda’nın meditasyon yapmakta olduğu ağacın hemen yakınında yiyip içmeye, dans edip kadını soymaya başladılar. Hepsi sarhoş olduğu için
Gerçek Müptelasi Bir Yazar
“Jenny biliyordu ikinci el bir saat olduğunu çünkü kurnazdır gerçekten. Daha fazlasını da biliyordu. Kuyumcuya gidip saatin değerini öğrenmişti. Tam Jenny'ye yakışır bir davranış. "Ee," dedim. "Ne dedi kuyumcu?" "Oldukça değerli," dedi. "Dürüst ol, lütfen," dedim. "Ben bir yazarım -gerçek müptelası bir yazar. Riyakârlık doğama terstir. Kuyumcu ne değer biçti?”
11 Haziran 2017 Umutsuzluktan kaynaklanan intikam duygusuyla bizi üzmek, çektiği acıyı bize de yaşatmak, Tanrı yerine bize, sağlıklı insanlara isyanını belirtmek istiyordu. Bütün bunlara rağmen onu neşelendirmek bugün hâlâ ne kadar kolay bilemezsiniz! En ufak bir jest bile onu ufak bir çocuk gibi sevindiriyor. En aptalca
225 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 günde okudu
Miguel De UNAMUNO – Sis İzmir Kitap Fuarı'ndan aldığım harika bir kitap, Sis.. Varoluşçu yazar Miguel De Unamuno’nun harika bir eseri.. Bu kitapta yer alan önsözü mutlaka okumalısınız. Çünkü kitabın baş karakteri Agusto PEREZ'in arkadaşıdır Victor Goti.. Agusto Perez hukuk eğitimi görmüş, eğitimli ve varlıklı adamdır. Yaşamından şüphe duyan bir karakterdir. Evindeki uşağı Domingo ve aşçısı Liduvina ile yaşamaktadır. Bir sabah nereye gideceğini bilemez halde iken bir köpeği takip etmeye karar verir ve piyano öğretmeni Donya Eugenia Domingo ile karşılaşır, aşık olur ve hikaye başlar. Ve hikaye Perez’in gizemli ölümüne kadar devam eder. Kitapta sadece aşk değil bir çok koni var. Merhamet, hainlik, riyakârlık, sahtekarlık, yalan daha bir çok konu. Diyalogların bu kadar güzel ilerlediği bir kitap daha önce okumadım desem yeridir. Kitapta yer alan karakterlerin betimlemeleri de çok yerinde ve güzeldi. Karakterleri özümsememek neredeyse imkansız idi.. ️ “Tek başına, tek başına, tek başına aynı uykuyu uyumak! Yalnız insanın uykuya bir kuruntudur, görüntüdür; iki insanın uykusu ise hakikattir, gerçektir. Gerçek dünya, hepimizin düşlediği uyku, ortak uyku değildir de nedir? Ve uykuya daldı.” Savaş, insanoğlunun yeryüzündeki yaşamıdır. Sevmek için yaşamak gerek! Evet ve de yaşamak için sevmek gerek! Yaşamın tek öğretmeni yalnızca yaşamdır. Yaşam çok şey öğretiyor insana , ölüm daha da çok ; her ikisi bilimden çok , çok daha fazlasını öğretiyor. İnsandan başlayarak her hayvanın dünyada bıraktığı tek şey bir kaç kemiktir. Herkese keyifli okumalar kitapsever güzel insanlar.
Sis
SisMiguel de Unamuno · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20234,825 okunma
Riyakarlık almış başını gitmiş!!!
Bazı insanların gerçek yüzlerini görünce değil aynı dünyada yaşamayı aynı fikri paylaşmayı bile istemiyorum...O yüzden susuyorum!!!
48 syf.
9/10 puan verdi
Böyle güzel şeylerin çocuklar için yazılmasını nedense anlayamıyorum. Güzelliği çocuklardan kıskandığım için değil çocuklar zaten güzel olduğu için. Her türlü yalan,riyakarlık, zalime boyun eğme bizde,büyüklerde. Büyüklenenlerde. Ama nerde bir kıssadan hisse var nerde örnek alınası güzel bir dostluk, mertlik var çocuk kitaplarına yazıyoruz. Sonra
Bir Şeftali Bin Şeftali
Bir Şeftali Bin ŞeftaliSamed Behrengi · Yakamoz Yayınları · 20168,4bin okunma
Küfe Dergisi, Mart 2016
Ben, Hiç. Ne rengim var ne kokum, ne de belirli bir şeklim. Hiçlikle meşgulüm, ancak zannettiğiz kadar yoksul değilim; bilakis, aranızdaki en varsıl olan da benim. Boşluktayım, buradan her şeyi görebiliyorum: aranızdaki huzursuzluğu, kaosu, riyakârlıkları, sıkıntıları, ölümleri ve öldürmeleri, çıkarları ve birbirinize tutunamayışlarınızı... Her
"...Anadolu, kendini dünyadan denizle ayıran ve Roma hariç işgale uğramayan Britanya ve Japonya gibi "dokunulmadan" kalmamıştı. Küçük Asya denilen ve milattan önce on bin yıla ait uygarlık kalıntıları bulunan bu toprak, binlerce yıl boyunca değişik kavimlerce işgal edilmişti. Hattiler, Hititler, Frigya, İyonya, Karya, Bergama medeniyetleri, Büyük İskender, Romalılar, Bizanslılar, Persler, Araplar, Türkler, Moğollar, Haçlılar, Ruslar, İngilizler, Fransızlar, İtalyanlar, Kafkasya, Mezopotamya ve Balkanlar gibi tarih boyunca alev alev yanmış üç belalı bölge arasındaki bu topraklarda hayatta kalabilmek; yeni gelen her güce boyun eğmekle, gerçek düşüncelerini bir riyakârlık perdesi altında gizlemekle mümkündü."
Sayfa 37 - Karakarga YayınlarıKitabı okudu
Nedir bu yaşam?
Nedir bu yaşam? Ne yapıyorum insanlar arasında, öylece yitip gitmekten başka nedir? Neden ölümü biliyormuş gibi aciz bedenler birbirlerine çile çektiriyor. Geçinmek için tanrımın banknot mu olması gerek bu yaşamda? Neden arzu, güç, istenç insanların aklında ve buyrukları; uzuvlarına yük gibi binen, bir acıya çile çektirmeye ve bu çileden zevk
Birçok insan, başkasını gerçekte nasılsa o şekilde görmüş olsaydı dehşete kapılırdı. İkiyüzlülük, düzenbazlık, riyakarlık, gösteriş, sahtecilik ve hilekarlığın örtüsünü de -ki her şeyin üzerine örtülmüştür- sıyırmak, dünyada gerçek dürüstlüğün ne kadar nadir rastlanılır bir şey olduğunu ve en az umulduğu yerde bile, zahiren erdemli görünen bütün işlerin arkasında, gizlice ve en iç derinliklerinde, günahkarlığın, ahlaksızlığın pusuda beklediğini göstermek! ne azim bir mesele! sırf bu sebepten ötürü birçok iyi insan dört ayaklılardan dostlar edinmişlerdir: çünkü dürüst yüzlerinde herhangi bir güvensizlik kırıntısı taşımaksızın bakabileceği köpekler olmamış olsaydı, insanların sonu gelmez riyakârlıklarına, sahtekârlıklarına ve garazkârlıklarına nasıl tahammül edebilir, ne ile teselli bulabilirdi insan?
Değerli 1K Okurları! Yaklaşık 1 ay önce bir etkinlik düzenlemiştik; İslam Düşüncesi Üzerine Kitap İncelemelerİ. Bu bağlamda İnceleme yapan arkadaşların iletilerini ayrı zaman dilimlerinde paylaştım. Şu an hepsini bir araya getirdim ve sizlerle paylaşmak istiyorum tekrardan:))) Öncelikle; İnceleme zahmetinde bulunup da değerli vakitlerini
Ne yani! Hiç ayrım yapmayalım mı yoksa, Riyakarlık ile dindarlık arasında? İkisiyle de aynı dilden mi konuşulsun; Yüze de maskeye de aynı itibar gösterilsin, Samimiyetle sahtekarlık eş görülsün, Görünenle gerçek karıştırılsın, Kişi kadar gölgesine de değer verilsin, Kalp para ile sahici bir mi tutulsun?
Sayfa 22 - Mitos-Boyut Tiyatro YayınlarıKitabı okudu
336 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
- Ne düşündüğümü söyleyeyim mi sana? - Söyle. - Bence biz kör olmadık, biz zaten kördük. - Gören körler mi? - Gördüğü halde görmeyen körler. Hakikatin ırmağında yüzen ama, hakikatin farkında olmayan balıklar misaliyiz. Körüz. Hakikat körü de denebilir. Kendi bencil dünyamızın bencilce doğrularıyla kuşattığımız egomuzun kurbanı olan hakikat. Körlüklerimizin mağduru.. Evet, neyin körüyüz hiç düşündünüz mü? Gerçek bir düşünme antremanı. Ben de körmüşüm, yüzlerce körlüğüm varmış. Kendi karanlıklarımda boğulup kaldığım ne kadar nokta varmış. Düşünün, kendi körlüğünde boğulanların yığın yığın yaşadığı bir dünya burası. Kimseye el uzatmayanların ahkam kestiği ve herşeyi gördüğünü sananların, aslında körlüğünü gizlediği bir riyakarlık alemi. Gözleri kör olmak değil de, gönüllerin bu kadar körleşmesi ne kadar acı. Düşmanlıklarla beslenen bir körler dünyasında yaşar hale geldik. Herkesi kendimize benzetmeye çalışmaktan başka bir şey yapmaz olduk. İşte bu kadar gözü ve gönlü körleşmiş olanların, gözlerinin kör olmasının bir anlamı olmadığını anlatıyor kitap bize. Asıl körlüğün düzene köle olma körlüğü olduğunu öğrenmek acı bir hakikat. Körlük bir engel değil, kör olsa da zalim yine zalim, ahlaksız yine ahlaksız. İnsan mayasında arıza varsa her zaman mayasının gereği olarak zarar vermeye devam ediyor. Hiç bir kahramanın adını kullanmadan, müthiş bir akıcılık ve bağlayıcılık içeren bir eser. Bazen The Walking Dead havasına girse de, kesinlikle okunması gereken bir yapıt. Körlüğünü merak eden herkes için bir cevap var
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022103,4bin okunma
Kafkasya, Mezopotamya ve Balkanlar gibi tarih boyunca alev alev yanmış üç belalı bölge arasındaki bu topraklarda hayatta kalabilmek; yeni gelen her güce boyun eğmekle, gerçek düşüncelerini bir riyakârlık perdesi altında gizlemekle mümkündü. Elia'nın "Anadolu gülüşü" dediği ve halıcı babasından öğrendiği şey buydu işte. Sahte bir gülüş.