Sevgili Dost, / SEVGİLİM,
Her defasında bu iki kelimeyle başlıyorum mektubuma. Çünkü bu iki kelimeden her biri, gücünü diğerinden alıyor. Sevgili olunmadan dost, dost olunmadan sevgili olunmuyor. Eğer bir ruh beraberliğiyse dostluk, iki ruhu bir kılan nedir? Nedir bileşik kaplardaki su seviyesinin sırrı? Demek, "Dost insanın bir ikinci kendisidir." Demek, "Sevgi hiç ayırt etmez; sevenle sevilen aynı şeydir.
-Kim o?
-Senim!
Böyle bir diyalogda kapının varlığından kim söz edebilir?
Herkesin seviyormuş gibi yaptığı, ancak sevginin ne olduğunu pek az kimsenin bildiği bir zamanda yaşıyoruz.
Gerçek sevgi, insanın "Ben" sınırlarını aşıp bir başka insanın hayatından da sorumlu olduğunu düşünmesi midir? "Birbirlerini sevenler, birbirlerine duydukları sevgi nispetinde diğerinin iyiliğini isterler," diyen Aristo'dan, "Sevmek, sevilen kişinin en iyi taraflarını
desteklemek, keşfetmek ve teşvik etmek demektir," diyen Alain'e kadar birçok filozofun sevgiyi, sevilenin gelişiminden duyulan "Haz" olarak algılaması bize yardımcı olabilir mi? Bu gelişimin faydacılıktan çok feragatle mümkün olacağını düşünmek, bir anahtar verebilir mi elimize? Anahtar varsa kapının arkasında ya önünde olmanın ne önemi var!
Sayfa 37 - 38,39 da devamı .