Yusuf'un yarattığı sessizliği düşündüm bu sabah Ali Şeriatî'nin satırlarını okurken. Kendisine kadınların önüne çıkması emredildiğinde geçmişle geleceği birbirine rapt eden, gayba yaşlanmış yeni bir zaman zarfı yaratılıyordu sanki. Belki dondurulmuş geçmiş zaman olarak tesmiye olunabilir bu zaman aralığı. Kadınlar Yusuf'u görüyorlar
.... LİBERAL AHLAKIN ELEŞTİRİSİ Liberalizm, en genel tanımıyla: bireyselliği, kişisel özgürlükleri, serbest alım-satımı destekleyen, devlet otoritesini olabildiğince azaltan, bireysel tatmin ve karı olabildiğince arttırmayı hedefleyen felsefi düşünce akımıdır. Sadece felsefi görüş demekten hoşlanmıyorum aslında. Liberal düşünce siyasi ve ekonomi
Reklam
Ho’oponopono Araştırmanızı Tavsiye ediyorum.
Sizce yaşadığımız tüm olumsuzlukların tek sorumlusu başımıza gelenler midir? Peki, olanlarda bizim de payımız varsa bu, bizi suçlu yapar mı? Zihnimiz bu sorulara cevap ararken kendimizi nasıl iyi hissedeceğiz? Belki de işin sırrı; sebepler, kurbanlar aramak yerine fark etmek, kabullenmek, affetmek ve kurtulmaktır! Kısa bilgi olarak : Şifalanmayı, arınmayı, dönüşümü amaçlayan bir teknik; iyi yaşama sanatı olarak da tanımlanabilir. Ho'oponopono öğretisini keşfetmek için öncelikle ismin etimolojik kökenlerine bakabiliriz. "Ho'o" sözcüğü Hawaii dilinde "neden" demektir. "Ponopono" ise "mükemmellik" anlamına gelir. Sözcüğü Türkçeye "nedenleri mükemmel hâle getirme" şeklinde çevirebiliriz. Zaten ho'oponopono felsefesi; yaşamak için mükemmel nedenler yaratmayı, hayattaki yanlışları düzeltmeyi, affetmeyi, sevmeyi ve şükretmeyi öğretir. Şu da bir gerçek maalesef ülkemizde herkes herşeyi biliyor ve çoğu ticari amaçla dikkat edin. Dolandırılmayın! :)
33
Geçen gece, körelmiş jiletimi sakladığım yerden çıkardım. Karanlıklar içerisinde kollarımı kesmeye başladım. Gece bu, saklar her şeyi. Öyle düşündüm, yanılmışım... Hücre arkadaşım, cılızlaşmış acılarıma uyandı! Beni durdurdu. Kendimi bile öldüremedim, anla... Şimdi, diyorum da kendime; asfaltın soğuk bedenine, cilalanmış kurşunlarla düşen bebeğinin acısına bile erişemedin. Onun acısını, ona tattıranlara tattıramadın. Bu mahpus bedende, bu mahpus yerde ne işin var! Hiçbir halta, hiçbir işe yaramıyorsun. Korkarım ki ölmek, senin gibi bir pervasız suçlu için kurtuluş değil, gerçek bir ıstırap olacak! Titre, titre dur! Yalnızca kork, yalnızca kork!
Suç,Suçlunun Nazariyesi ve Fırsat
Tüm cinayetlerin mukaddimesi, yapacağını kendine makul hâle getirmedir. Cinayetler, savaşlar,kırmaklar, üzmekler;insanı zedeleyecek neler varsa bunlar önce kafalarda işleniyor. Bir kere makul geldikten sonra bir cinayet,onu işlemekte ne var ki? Bir insanın ölmesi gerektiğine gerçekten inanan biri niçin vicdan azabı çeksin ki? Bir adamın malında
GARD
Gardiyanlar bizlerden daha suçlu. İddia etmeliyim ki, herhangi bir hapishane bilmiyorum ki, gerçek suçluları bünyesinde barındırsın. -Zindan Karanlığı-
Reklam
Jiletlerin Töreni
Geçen gece, körelmiş jiletimi sakladığım yerden çıkardım. Karanlıklar içerisinde kollarımı kesmeye başladım. Gece bu, saklar her şeyi. Öyle düşündüm, yanılmışım... Hücre arkadaşım, cılızlaşmış acılarıma uyandı! Beni durdurdu. Kendimi bile öldüremedim, anla... Şimdi, diyorum da kendime; asfaltın soğuk bedenine, cilalanmış kurşunlarla düşen bebeğinin acısına bile erişemedin. Onun acısını, ona tattıranlara tattıramadın. Bu mahpus bedende, bu mahpus yerde ne işin var! Hiçbir halta, hiçbir işe yaramıyorsun. Korkarım ki ölmek, senin gibi bir pervasız suçlu için kurtuluş değil, gerçek bir ıstırap olacak! Titre, titre dur! Yalnızca kork, yalnızca kork!
Rainer Maria Rilke
Birinci Ağıt Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
“Benim için çalışmamak gerçek bir iştir.” 🏹 #Stephen King 🔔🙂🕊️ 📍 Birçoğumuz sürekli artan bir iş yüküne ayak uydurmak için uzun saatler çalışırken ve sadece bir yerlere yetişmek için koştururken, dinlenmenin önemini kolayca unuturuz. 📍 Dinlenmek tembel olmak ya da işten kaçmak değildir. Sağlığımız için ve çalışırken elimizden gelenin en iyisini yapmak için gerekli olan bir elementtir. 📍 Birçoğumuz izin alma konusunda suçlu, rahatsız veya gergin hissetsek de, fazla mesai yapmaya ve dinlenmeye öncelik vermemeye devam edemeyiz. 📍 Tükenmeden önce dinlenmek ve tatil zamanına öncelik vermek, işinizi en iyi şekilde yapmak ve sağlıklı bir yaşam sürmek için çok önemlidir. #alıntı
aslında
Kimse kendi günahlarını anlatmayacak herkes sadece karşısındakini suçlayacak ve hep ne kadar acı çektiğini ne kadar kırıldığını anlatacak ama hiç bir zaman kendi suçunu anmayacak. Muhtemelen ted bundy e sorsak oda kendini haklı görür, yada hülagü han a. Oysa bazen bizizdir gerçek suçlu. facebook.com/share/p/ctSP8uM...
Reklam
Bu Suçlar Yeter de Artar...
Tevhidî anlamda gerçek bir iman olmadan insanın ahlâklı, nâmuslu ve şerefli olması da mümkün değildir. Çünkü izzet; ancak Allahın, Rasulunun ve müminlerindir (Münafıkun, 8). Seks manyağı haline gelmiş erkeklerden/kadınlardan çok, onların hanımları/kocaları ve çocukları acınacak durumdadır. Nice aile var ki, içinde kıyâmetler kopuyor. Zinâ yapan, fuhuş evlerine giden, turistik beldelerde bitli turistlerle yatanların yarısından çok fazlasının evli insanlardır. Tertemiz değilse bile en azından kocası/karısı gibi fâhişe/deyyus olmayan, az-çok nâmuslu ev kadınları/kocaları, uykusuz gecelerde kocalarının/karılarının yolunu beklerken, kocaları kim bilir kimlerin yanında neler arıyor? Böyle ailelerin çocukları da potansiyel suçlu ve ahlâksız adayı olarak yetişiyor. Kim, bu aklı göbeğinin altına yerleşmiş, zinâkâr sarhoş adamların evli ama dul karılarına ve babalı ama yetim çocuklarına el uzatacak? İslama düşman Batı hayatının hiçbir suçu olmasa bu suçlar yeter de artar.
Seni en kötü düşmanınla baş başa bırakıyorum. Kendinle
Hiçbir şey yapmadan öylece duruyorum. İçimdekileri sindirmem, yerli yerine oturtmam bir hayli zamanımı alıyordu. O yüzden mi bu kadar çok düşünüyordum bilmiyorum. Zaman su misali elimden kayıyor, yerde büyük bir göl oluşturuyordu. Göle baktığımda kendimi görebiliyordum. Yansımamı yok edemiyordum. Demek ki zaman kendimizi görmemizi sağlıyordu. Ama bu durum gördükçe üzülmeme sebebiyet veriyordu. Çünkü kendime bakmam bir işe yaramıyordu. Yaralarım beni kırbaçlarken üzerimde bıraktığı izleri, derinliklerini görmemi sağlıyordu zaman. Gördükçe utanıyordum. Bir tekne alabilirdim aslında. Daha derinlere açılıp kendimi farlı açılardan görebilirdim belki de. Ya da daha derinde boğulabilirdim. Beceriksizim ya ben, bu da gelirdi başıma. Gülümsüyordum. Ama yansımam bana gülmüyordu. Pekala o gerçekti. Gerçek olmayan ise bendim. Yalandı her şey. Ben de yalandım. Zamansız yaşayarak zamanı kaybettim. Bendim suçlu. Baş başa kaldım kendimle. Yaratamadım kendimi… Nietzsche’nin dediği gibi; “en ağır yükü aramıştın: İşte, kendini buldun—— Şimdi de atamıyorsun kendini sırtından.” GİZEM DEMİRDÖĞEN
838 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.