YAPAY ZEKA'NIN (ChatGPT) DİKTATÖRLÜK TANIMLAMASI
Diktatörlükler toplumların dokusunu bozan ve onların gelişimini engelleyen en yıkıcı yönetim biçimlerinden biridir. Bu rejimler otoriter yapıları gereği ekonomik kaynakların kötü yönetimi, yolsuzluk, bireysel özgürlüklerin kısıtlanması ve insan hakları ihlalleri gibi birçok olumsuzluğa sebep olur. Tarih boyunca diktatörlüklerin hakim olduğu
Vicdanlı bir gerçekçilik ile aklı başında bir duygusallığın birlikteliği, mâkûl bir ruh hâlinin tarifi olsa gerek..
Reklam
Hayatı motivasyonla şişirmeyin gerçekçilik üzerine kurun.
''Mahkûmların lanet olası derdi, yalnızca yarınlarda ne gibi güzellikler yaşayacağıyla alakalıdır. Kendileri haricinde hiçbir insanı umursamazlar, hiçbir insanî değere, ahlaka önem vermezler. Gözlerinin gördüğü ve gözlerinden ırakta yaşayan kimseler, hayatlarına dair herhangi bir olumlu adım atmamışsa, yaşama dair herhangi bir hak ve gerçekçilik iddiasında bulunmaları bu insanlar için önemsizdir. Canlarının istedikleri gibi ahkâm kesmek, istedikleri zulmü gerektiğinde yapabilme şansını kendilerinde barındırmaları, neden mahkûm olduklarının açık beyanıdır.'' M.A
Allah'ım ne güzel bir gerçekçilik nasip ettin..:)
Diyalog yazımında her şeyi anlıyorum bakın her şeyi diyorum ama karakterin cümleye "Ve..." diye başlamasını anlamıyorum. Dikkat edin konuştuğunuz insanlara siz cümlenizi bitirip de sıra onlara gelince kimse "Ve.." diye başlamayacak. Gerçekçilik derken bahsedilen bu. Yoksa her kurgunun kendi içinde bir mantığı zaten olmak zorunda.
Reklam
Sinagoga, kiliseye, camiye gitmeyen bazılarımız kendisine demokrasiyi din olarak seçti. Benim dinim de demokrasidir. Demokratlar bireyin değerini ve ona saygıyı içselleştirirler. Demokratlık yasalar karşısında eşitliğe inanmaktır; herkesin ayrı bir ruhu, ayrı bir iç dünyası olduğuna inanmak, herkesin hayatının değerli olduğunu bilmektir. Roman da o noktada başlar. Roman özü gereği demokratiktir; merkezinde bireyin özgürlüğü vardır. Romanın bir biçim olarak gelişmesi demokrasinin yaygınlaşmasına paraleldir. Bu bakımdan her roman biraz siyasidir. Ama onun ötesinde, Woody Allen çok haklı. İdeolojilerin, siyasi tavırların emrindeki yazar, romanın hayatını, iç demokrasisini de bitirir. Yaşamaz; popüler olur, konuşulur ve unutulur. Gençken bu konuda büyük kararsızlık yaşadım. Siyasetle iç içeydim; Vietnam Savaşı’na karşı hareketin parçasıydım ama yazar olmak istiyordum. Her ikisini birden yapmanın modelini aradım. Marksist model, sosyalist gerçekçilik çok kötü bir seçenekti; romanı öldürüyordu. Gerçeküstücülerin denediği avangard yaklaşıma ise saygı duydum ama başarısız oldular. Üçüncü model siyaseti roman üzerinden yapmamaktı; sonunda onu seçtim. Yine de romanlarımda siyasi referansları hep korudum.
Paul Auster
Paul Auster
En zor, en umutsuz zamanlarda da olsa insan; bir şekilde bir yerlerde kolaylık olduğuna iman ettim. Belki biraz fark etmeye çalışmak yetiyor. Bahsetmek istediğim "bağnazca edilen her hale şükür" değil. Ama sürekli ve sadece edilen şikayetler, insanın ruhunu lekeliyor. Zoru daha da zorlaştırıyor. Bazen konuşmak rahatlatır insanı ama
Duygusallık, aklın merhamet çığlığına; gerçekçilik ise, kalbin itidâl ihtiyacına tekâbül etse gerek..
459 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.