Jorge Luis Borges'in Hayatı ve Eserleri
Arjantinli yazar Jorge Luis Borges, 1923 yılında yayımlanan ilk eseri Buenos Aires Tutkusu'ndan başlayıp vefat ettiği sene 1986 yılına kadar öykü, şiir ve deneme türlerinde pek çok eseri verdi. Büyülü Gerçekçilik akımında yazılmış ilk eser diyebileceğimiz Alçaklığın Evrensel Tarihi (1935), Borges'in de ilk önemli kitabı diyebiliriz. Sonrasında Ficciones, Alef ve Kum Kitabı gibi Dünya edebiyatı için önemli sayılabilecek kurmaca eserlere imza attı. Latin Amerika'nın sözlü edebi geleneğini eserlerine oldukça iyi yansıtan, tamamen kendine has bir anlatımı olan ve birçok yazara ilham veren oldukça özel bir yazardır Borges. 1955 yılında babasından gelen irsi bir hastalıkla görme yetisini tamamen kaybetti. Fakat bu durum onun yazma isteğini bitirmedi ve eser vermeye devam etti. Eserleri ülkemizde İletişim Yayınları tarafından yayımlanmakta olup şu an basılan 16 adet farklı türlerde kitabı mevcuttur. Nobel Edebiyat Ödülü'ne 1955-1967 yıllarında 8 kez aday gösterilmesine rağmen ödülü kazanamamıştır. Ayrıca bir başka Arjantinli yazar Alberto Manguel'in YKY tarafından basılan Borges'in Evinde adlı anlatı türünde bir kitabı da bulunmaktadır. Ayrıca James Woodall'ın İletişim Yayınları tarafından yayımlanan Borges'i anlattığı Kitabın Aynasında adlı bir biyografi kitabı da vardır. Borges'in hayatını ve eserlerini detaylıca anlattığım videoyu izlemek için: youtu.be/ekuCCjT0Hns
Etkili Öğretmenlik Eğitimi (Günce)
1-✔️ ✔️ ✔️-5-6-✔️-8-✔️-✔️-✔️-12-13-14-15-16 17-18-19-20-21-22-23-24-25-26-✔️ ❗️❗️❗️❗️❗️Spoiler içerebilir❗️❗️❗️❗️❗️ .............................................................................. 🗓 🗓 🗓 🗓 27.01.2021 🗓 🗓 🗓 🗓 🗓 📚 📚 📚 1.Okumanın Sonu 📚 📚 📚 📚 Yoğun bir kitaptı. Çok fazla öğretici, çok fazla doygunluk yaratan bir kitaptı... O
Reklam
Ahlat Ağacı
Ahlat ağacı gibi eciş bücüş olmak kendi vicdanın ile yalnız kaldığında; ve bu yalnızlığı kutsamak, onurlandırmak; nihayetinde onunla başbaşa kalmanın verdiği o bulantı hali daha evvel burun kıvrılan çabaya dönüşmeden hemen önce. Ya o ‘’cıvık cıvık’’ duygu yoğunluğuna ne demeli bu insanlardaki, hani tahammül edilemeyecek olan? Ben bu filmin
NOTLAR 3 (oblomov)
Puşkin için aşk, insan ruhunu uyandıran bir özelliğe sahiptir. Nitekim Tatyana tarafından reddedilen Onegin’in ahlaki açıdan sarsıldığı görülür. Yazar, eserinde çevre tarafından belirlenmiş ve tipikleştirilmiş toplumsal yapının esas çizgilerini yansıtır. Öyle ki kahramanlar değişmez kişilikler olarak değil, toplumsal olaylardan
NOTLAR 2(oblomov)
Buraya kadar genel hatlarıyla üzerinde durduğumuz Batı edebiyatında gerçekçilik akımının yansımalarıyla eserlerini oluşturan belli başlı gerçekçi yazarlar bağlamında gerçekçiliğin özünü insan ve çevresinin oluşturduğu sonucuna varılabilir. 19. yüzyılın tüm gerçekçi yazarları, gerek soylu gerekse yoksul insanlar aracılığıyla yaşadıkları dönemin toplumsal koşullarına objektif bir bakış açısıyla dikkat çekerek yazdıkları eserlerde hayatın gerçeklerini görmeden yaşanılamayacağını gözler önüne sererler. “Şiirsel gerçekçilik” ve “humor” kavramları üzerinde Wolfgang Preisendanz gerçekçi şairi şöyle tanımlar: “Gerçekçi şair, nesnelerin hâkimiyetine girmediği gibi onların sübjektif esaretine de düşmeyen kimsedir.” Macar edebiyat bilimcisi Georg Lukacs “Avrupa Gerçekçiliği” adlı eserinde gerçekçiliğin bu özelliğini şöyle gösterir: “Flaubert (kendi öğrencisi olan) genç Maupassant’a bir ağacı, onu bütün ağaçlardan ayıran özellikleri keşfedene kadar gözlemlemesi, ancak ondan sonra o belli ağacın biricik niteliğini uygun bir biçimde dile getirecek sözcükleri aramasını söylerdi.” Gerçekçi bir eserde yazar ve kahramanının ilişkisi göze çarpan bir özellik değildir. Bu durum edebiyat araştırmacısı Rauf Mutluay’ın çalışmasında İvan Sergeyeviç Turgenyev’in (1818- i.1883) sözleriyle şöyle tanımlanır: “Romancı ile roman kahramanları arasındaki göbek bağı kesildi. kaynak: I_A_GONCHAROVS_NOVEL_OBLOMOV_IN_CONCEPT_OF_RUSSIAN_REALISM_Rus_Gerçekçiliği_Bağlamında_İ_A_Gonçarovun_Oblomov_Adlı_Romanı_
İhsan Oktay Anar - Suskunlar (Kitap İncelemesi)
Büyülü gerçekçilik ve Postmodernizm anlamında edebiyatımızın en önemli isimlerinden biri olan İhsan Oktay Anar'ın ilk olarak 2007 yılında yayınlanan romanı Suskunlar, zaman olarak Osmanlı İmparatorluğu döneminde geçmektedir. Makamlar ve diğer terimleriyle o dönemin müziğiyle alakalı yoğun bir anlatım olmakla birlikte alt metinde çok sayıda dini sembolün yer aldığı bir postmodern anlatıdır. Başlagıçta müzisyen bir ailenin hikayesi olarak başlayan metin, daha sonra pek çok öykünün iç içe geçtiği ve bizi ana hikayeye (Zahir ve Tağut'un savaşı) yavaş yavaş ulaştıracak bir şekilde ilerliyor. Başta Kalın Musa, Davut, Eflatun, Neyzen Batın Efendi ve oğlu Zahir, Tağut, Rafael, Lazar, Hayalet Asım, Kabil, Nuvarif Bursevi (Firavun) gibi figürlerle oldukça özgün ve pek çok anlamı içinde barındıran bir metindir. Bu roman, Postmodernist manada tarihin arka plan fon olarak yer aldığı, "Muhteşem Neyzen Bâtın Efendimiz'in mahdumu Zahir" ifadesinin lietmotif olarak kullanıldığı, dinsel sembollerin çok sayıda var olduğu, mistik atmosferi, özellikle Hayalet Asım ve Rafael karakterlerinin kısmında Büyülü Gerçekçi anlatımı ve karakter isimlerinin işaret ettiği simgelerle edebiyatımızın en özel metinlerinden biridir. İhsan Oktay Anar'ı ve Suskunlar romanını detaylıca anlattığım videoyu izlemek için: youtu.be/eU51fibAX70
Reklam
460 öğeden 281 ile 290 arasındakiler gösteriliyor.