Ona bir köyün ardından gelen toz bulutunun, Yunan ordusunda fahişelik eden bir Türk kızını taşlayarak öldüren Türk kadınlarının neden olduğu ya da bir Yunanlının çarmıha gerildiği ve bir başkasının parça parça edildiği söylendiği zaman, yabanıl bir hazla homurdanıyordu. Kesinlikle kendini ne acıma ne de herhangi bir duyguya kaptırıyordu. Bunlar savaşın, onun sanatının olağan, kaçınılmaz sonuçlarıydı. Onun sözlüğünde et, kan ve acı ya da duygular ve insanlar değil; gerçekler, coğrafi olgular, haritalar, hücum saatleri, yürüyüşe geçen kolların sayısı, asker ve tüfeklerin miktarı vardı.