Harika bir geceydi, belki de sadece gençken yaşanabilen gecelerden biriydi, sevgili okur. Gök öyle yıldızlıydı, öyle aydınlıktı ki, ona bakınca insan ister istemez kendi kendine soruyordu: Böyle bir göğün altında huysuz ve kaprisli insanlar yaşıyor olabilir mi gerçekten? Bu da genç bir soruydu, sevgili okur, çok genç , ama Tanrı böyle soruyu eksik etmesin yüreğinizden!.. Kaprisli ve huysuz insanlardan bahsetmişken, o günkü iyi huylu halimi hatırlamadan edemeyeceğim. Sabah erkenden tuhaf bir sıkıntı işkence etmeye başlamıştı bana. Birden tek başıma olduğumu, herkesin ortalıktan kaybolmuş ve beni terk etmiş olduğunu fark etmiştim. Elbette, haklı olarak sorulabilir: Kimmiş bu herkes?
Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce
bıçak ağzı... ve