Günaydın
``Ağlıyorum eşliğinde mevcudiyetsizliğin.`` bugün kaygılı bir sabah ve tam olarak kafamı böyle-görseldeki gibi-hissediyorum. Zihnim vücudumu ketlemiş ve uyuşturmuş gibi. Böyle anlarda yanımda biri varsa ifade etmeye, yoksa da yazmaya başlıyorum. Sonra ise derin nefes ve bana iyi geldiği için dua ederek devam ediyorum. Bugünün planına daha güneş
Bazen insan durup kendine sormalı: Ben gerçekten ne yapmak istiyorum? para kazanmak istiyosan kazan biriyle konuşmak istiyosan konuş. Bende ne yapmak istiyorum, gerçekten bu dünya denilen gezegende ne yapmak istiyorum? Futbolla uğraşmak istiyorum uğraş. Ne biliyim yüzleşmek istediğin biri mi var git yüzleş. Ben işte işimi bırakıp başka bir iş yapmak istiyorum o yapacağın iş para kazandıracaksa geçimini sağlayabilecekse sana bırak. Atıyorum işte benim için para önemli değil bir yerden de bi miktar gelirim var çalışmayıp kitap okuyacağım hayatımı öyle geçirmek istiyorum. Oku kardeşim, senin hayatın kim ne diyebilir? Ama bu seferde deli danalar gibi sadece kitap okuma arada bırak arada hayatında boşluğa yer ver. Keyif aldın tamam orda bırak. Çık parkta bahçede çiçeklere bak hiçbir şey yapma sadece çocukları seyret. Boşluğa izin ver. Boşluğa izin verirsen o kadar güzel şeyler göreceksin ki biraz boş kal boş. Kendi kendine kal. Biraz otur insanları seyret çocukları seyret. Geçen ben oturuyodum dışarda 2 çocuk neler konuşuyolar daha 10 yaşlarındalar neler konuşuyolar Allah'ım siz bunları nerden öğrendiniz dedim bir saat onları izledim gülmekten çatladım. İşte çabasız iyi hissetmek.
Reklam
+3
''Senin için verdiklerim sana yapacaklarımın teminatıydı'', dedi kadın. Adam başını öne eğdi sessizce ve göz yaşları damladı, gizlice sildi onları. "Sen, dedi kadın. "Hiçbir zaman vermedin bana gerçekten. Ben senin için alacaklarının bedeliydim sadece. Ve sen hep almayı sevdin. Şimdi ben de giderken sen de öyle bir borç bırakıyorum ki kendime, anca mahşere ödersin." Adam anlamıştı hatasını ama kadının sabrı dolmuştu. Ceketini aldı eline kapıyı çekip çıktı. Kadının hikayesinin finali mahşere erkeğin vicdanının azabı hayata kaldı... Mihrimah
Hani sen, sokağın başından. Hiçbir şeye aldırmadan. Rüzgâra karşı savurarak saçlarını yürüyorsun ya. Ben hiç görmedim seni öyle yürürken. Ayak izlerinin olduğu yerlerde yetişen papatyaları toplamadım. Ama hep düşündüm. Hayal ettim. İstedim. Sevdim. Saçlarını savuran rüzgârı kıskanırcasına sevdim. Senin beni sevmediğini bile bile sevdim. Bazı yollar bazı sevdalara çıkmıyor. Bazı gözler gerçekten seveni görmüyor. Yamalı bazı düşler. Yaralı bazı gönüller. Ama hayat böyle işte. Sevmeden de olmuyor. Sevdim seni... Ümit ÜSKÜDAR
Ayna ayna söyle bana
Adını vermek istemediğim ünlü markalardan birinin, şubelerinden birine giriyorum. Satış elemanı bir badi tutuşturuyor elime. Fitilli dokusunun yanı sıra oldukça kısa bir badi. Bu, zayıf biri olmama rağmen beni kısa ve şişman gösterir, diye itiraz ediyorum ama eleman kesiminin çok iyi olduğunu söylüyor ve denemem hususunda ısrarcı davranıyor.
"Sanırım artık gerçekten de mutluydum. Öyle bir şey olduğu için değil. Asıl meselenin kendimle barışıp iç huzurumu bulmak olduğunu anladığım için mutluydum..."
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.