Penny'yi bir kez daha, bir yıl sonra bir yıllık iznimden döndüğüm zaman gördüm. Çok daha iyi olduğunu görüp rahatladım. Her ne kadar idare edeceğini söylediyse de onun için çok kaygılanmıştım. Hiç bu kadar kısa bir sürede bu kadar acı verici malzemeyi açığa çıkarmaya istekli bir hastam olmamıştı. Ne de bu kadar gürültüyle hıçkıran bir hastam. (Odası benimkinin bitişiğinde olan sekreterim, Penny'nin terapi saatinde uzun kahve molaları vermeyi alışkanlık haline getirmişti.) Đlk seansımızda Penny bana, 'siz yalnızca beni başlatın. Gerisini ben hallederim', demişti. Gerçekten de öyle olmuştu. Terapimizi izleyen yıl boyunca Penny ona önermiş olduğum terapiste başvurmamış fakat kendi kendine ilerleme kaydetmeyi sürdürmüştü.
418 syf.
9/10 puan verdi
Genel bilgi olarak 92 tane makaleden faydalanılmış. Matematiksel hesaplarda insanın beceremeyeceği üst düzey hesaplar olduğu için tamamen bilgisayarların kullanıldığı , daha çok biyoloji konusunda olmakla beraber değişik konularda ilginç bilgilerin olduğu okurken beni yoran dünyaya farklı bir bakış açısını kazanmak için okunması gereken kitaplardan biridir. Bu kitap tek okumada tamamen hazmedilemeyeceği tek okuyuşta çözümleme yapabilmeniz için üst düzey matematik hayal gücünüzün olması(Öyle bir hayal gücünüz olsa da rakamları algılaya bilmeniz gerçekten zor.) ve iyi bir biyolojini bazı kısımlarda geçen fiziksel özellikleri tam olarak algılaya bilmek için ortalamanın biraz üzerinde fizik bilgisi gereken bir kitaptır. Eğer bu konulara ilginiz varsa okurken notlar alıp o notları araştırıp öğrendikten sonra bir daha okursanız kitaptan daha çok yararlanma olasılığınız var. Diğer bir husus olarak kitabın türünde diğer inançlar diye bir tag var. Trajikomik olmakla birlikte bilimsel mantığımızın ne kadar zayıf ve bağnaz olduğunu gösteriyor. Darwin evrim teorisi bilimsel bir çalışmadır. Bitkiler ve hayvanlar (İnsanların hayvan türünden kendini kabul etmemesine ve beynin gelişmiş olması dolayı ne hayvan türünden ne de bitki türünden kendini saymamasını içimden gülmekle beraber dalga geçmemek için kendimi zor tutuyorum.) birlikte bütün yaşam döngülerini inceleyen biyolojinin(Benim tanımımdır Eksik olabilir.) bir alt teorisidir. Dinlerin dedikleri ayetlerin birkaçını ters düştüğü için ondan dolayı dinlere inanmayanların bir teoriyi taptığını düşünmek tamamen cahilliktir.
Kör Saatçi
Kör SaatçiRichard Dawkins · Tübitak Yayınları · 20101,256 okunma
Reklam
GÜZEL BİR HİKAYE PAYLAŞAYIM SİZLERLE :) Bir gün sormuşlar ermişlerden birine. “Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?” “Bakın göstereyim” demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar. Ermiş “Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz” diye bir de şart koymuş. “Peki” demişler ve içmeye teşebbüs etmişler. Fakat o da ne? Kaşıklar uzun geldiğinden bir türlü döküp saçmadan götüremiyorlar ağızlarına. En sonunda bakmışlar beceremiyorlar, öylece aç kalkmışlar sofradan.Bunun üzerine “Şimdi…” demiş ermiş. “Sevgiyi gerçekten bilenleri çağıralım yemeğe.”Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen ışıklı insanlar gelmiş oturmuş sofraya bu defa. “Buyrun” deyince her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak içmişler çorbalarını. Böylece her biri diğerini doyurmuş ve şükrederek kalkmışlar sofradan. “İşte” demiş ermiş. “Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır.Şüphesiz şunu da unutmayın.Hayat pazarında alan değil veren kazançlıdır her zaman.”
İnsan doğabilmek mi, insan kalabilmek mi? Oysa insan sayılabilmek için insan doğabilmek yetmez ki. İnsan olabilmek merhameti, vefayı, adaleti içinde barındırabilmekle mümkün. Kime sorsan herkes adil, herkes merhametli, herkes vefalı, herkes insan. Ta ki gerçekten adaletini, vefasını, merhametini göstereceği bir olay vuku bulana kadar. Sonra?
Bir gün ermişlerden birine sormuşlar: "Sevginin sözünü edenler ile sevgiyi gerçekten yaşayanlar arasında ne fark vardır?" "Bakın göstereyim" demiş, ermiş. Bir sofra hazırlamış. Bu sofraya sevgiyi dilinden düşürmeyen ama dilden gönüle indirmeyen kişileri çağırmışlar. Hepsi yerlerine oturmuşlar. derken, sıcak çorbalar ve
Son gördüğüm halüsinasyon da, kantinden aldığım ve epeydir açık zeytinleri yedikten sonra olmuştu. Deneme yapmaya karar verdim ve buzdolabını açıp, plastik ambalajı içindeki zeytinlere uzanıyordum ki, açık kısmının bir bölümünde matlaşmış olmalarına mukabil, diğer kısımda zeytinlerin yağ dökülmüş gibi ve pırıl pırıl olduklarını gördüm. Evet; yine ben yokken koğuşa girmişlerdi. Bir parça ekmekle 5-6 zeytin tanesini ağzıma attım; ve yutmamdan, 5-6 metre ötedeki bahçe kapısına gidene kadar, tesiri hissettim. Bahçeye çıkmaksızın bir sigara yaktım ve o ânda karşı duvarda, açık arabalara binmiş geçen silâhlı askerleri silüet hâlinde gördüm. Sonra, deforme insan suratları falan filân. Duvarda, başkasının alelâde olarak göreceği tabiî veya kasden atılmış çizgilere, hayâlim kolayından suret giydiriyordu; ama benim irade ve isteğimle değil. Şuurlu bir şekilde, etkilenmeden öyle seyrettim. Birkaç dakika sürdü. Bahçeye adım atmıştım ki, şöyle bir durum: Yarı belinize kadar denize girdiğinizi düşünün. Dalganın gelişi ve çekilişi boyunca, siz de ritmik bir şekilde öne arkaya salıncaklanıyorsunuz. Gözünüzü yumun. Gözünüz yumulu da olsa, denizde olduğunuzu yaşıyorsunuz ve tahayyülden fazla, denizi görüyorsunuz. Şu ânda oturduğunuz yerde gözünüzü yumun; çevreden sizde ne var? İşte öyle. Fakat benim anlatmak istediğim, bu hâlden fazla ve şuur kaybı olmadığı için gerçekten eksik bir görüş. Evet; bahçeye adımımı atar atmaz, dalgalı bir suya girdim. Suyun geliş gidiş ritmi içinde, bir-iki adım öne, bir-iki adım geriye, salınıyorum. Burası, bahçe olduğunu bildiğim için havuz diyorum, ama yaşadığım, deniz…
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.