kimi sevsem, sensin!
kimi sevsem sensin / hayret sevgin hepsini nasıl değiştiriyor gözleri maviyken yaprak yeşili senin sesinle konuşuyor elbet yarım bakışları o kadar tehlikeli senin sigaranı senin gibi içiyor kimi sevsem sensin / hayret senden nedense vazgeçilemiyor her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet sarışın başladığım esmer bitiyor anlaşılmaz yüzü koyu
"Beni uçurumun ucundan getirdikleri her an güçsüz düşüyordum."
Sayfa 382Kitabı okudu
Reklam
Önce, ana merkezli dinlerden baba merkezli dinlere doğru olan gelişmeyi ele alalım. Birçok akademik çevre tarafından yadsınmasına rağmen Bachofen ve Morgan'ın on dokuzuncu yüzyıl ortalarında gerçekleştirdiği büyük ve kesin bulgular, en az birkaç uygarlıkta ataerkil din evresinden önce anaerkil din evresinin yer aldığına dair en ufak bir kuşkuya yer bırakmamaktadır. Anaerkil evrede, en yüce varlık annedir. Anne tanrıçadır. Toplumda ve ailede hükmedendir. Anaerkil dinin özünü kavramak için, anne sevgisinin niteliğine ilişkin söylediklerimizi anımsamak yeterlidir. Anne sevgisi koşulsuzdur, koruyucudur, sıcak bir sığınaktır. Koşulsuz olduğu için denetlenemez ya da elde edilemez. Onun varlığı sevilen kişiye neşe verir, yokluğu yitme duygusu ve derin bir mutsuzluk yaratır. Anne çocuklarını "iyi" oldukları, itaatli, onun dilek ve isteklerini yerine getirdikleri için değil, salt kendi çocukları oldukları için sevdiği sürece anne sevgisi eşitlik temeline oturur. Tüm insanlar eşittir çünkü onlar Toprak Ana'nın çocuklarıdır.
Biz cahil insanlarız, bizi hükümet marifeti ile terbiye ettirmeniz çok münasip olur beyim, dedi. Ne demektir bu? Kendilerini güdeceklerine kanaat getirdikleri büyüklerine karşı halkın yürekten duyduğu güvenç, inan!
Hem Fatih hem de Atatürk kalıpları yıkan kişilerdi. Fatih bir monark(hükümdar) olarak , Atatürk bir devlet reisi ve komutan olarak çok önemlidir. Ama her ikisi de bu tanımların ötesindedir. Bu iki büyük insanı sadece yapıp ettiklerinden dolayı değil, dünyaları bir araya getirdikleri için de önemli bulurum.
Sayfa 242Kitabı okudu
Zulmün Artsın
Karı koca,sırtlarında sırıklar,sırıkların uçlarında kovalar çıplak adaya tırmanırlar.Hiç konuşmazlar.Uzun tırmanış,bir ara kadının ayağı kayar, kovadaki su dökülür.Erkek kadına suyu döktü diye bir tokat patlatır.Neyse,uzun bir tırmanıştan sonra varacakları yere varırlar.Çıplak kayanın bir köşesinde bir tarla vardır,kayaların arasında.Bu tarlada bir süngüç boyunda bitkiler vardır.Karı koca damla damla getirdikleri suyla, bu bitkileri sularlar.
Sayfa 17 - ykyKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.