Ah Selilm’im. Bana anlatsan dinlerdim!
Seni tanımadan önce ağaçların çiçek açtığı ve yaprak döktüğü mevsimleri hep kaçırırdım derdi resim yapmayı sevdiğim halde denizin mavisini bilmezdim yaprağın yeşilinin her mevsimde değiştiğine dikkat etmemiştim seni tanıdıktan sonra o güne kadar tabiat resmi yapmayı sevmediğim halde bir ağaç bir yaprak küçük bir ot bile çizmiş olmadığım halde ve
İletişim YayınlarıKitabı okudu
( Geliştirilmiş Eristik Diyalektik )
_Goethe: Cahillerle tartışırken akıllı kişi, gömülür boğazına kadar cehaletin içine. İzin vermeyin hiçbir zaman götürülmenize, haklı olmayan biçimde. _İlkeleri, kanıtları ve nesnel gerçekleri inkar edenlerle tartışamayız. _Nasıl ki müsabakalara birbirinin dengi olanlar kabul ediliyorsa, tartışmalarda da böyle olmalı. _Bir bilge, cahillerle
Reklam
_Rüyamda bir kelebek olduğumu mu gördüm, yoksa şu an insan olduğumu düşleyen bir kelebek miyim, bilmiyorum. Chuang Tzu _Mükemmel bir insanın zihni ayna gibidir. Hiçbir şeyi kavramaz ve hiçbir şeyi ummaz. Böylece mükemmel insan hayatın içinde hiçbir çaba harcamadan hareket eder. ****** _Kalpteki incelik sevgi yaratır; sözlerdeki incelik güven
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Gece yarısı bir el elimi tuttu: «yaralı mısın arkadaş?» diye sordu. «Bunu neden soruyorsun?» «Hekimim bana ihtiyacın var mı?» Ona sol omuzumun iyi olmadığını, şiştiğini ve çok acıdığını söyledim... Omuzumu ince parmaklariyle yoklamağa başladı. Gözlerimden kıvılcımlar çıkıyordu... Ona: «sen baytarsın galiba, şimdiye kadar hiç insana baktın mı? Neden acıyan yerimin üstüne bastırıyorsun öyle, senin kalbin yokmuş?» O ise, omuzumu yoklamağa devam etti ve bana inek gibi «rica ederim biraz sus. Bu gevezeyi de başıma kim musallat etti. Dişlerini sık canını daha fazla acıtacağım» ihtarında bulundu. Kolumu bir çekti, bu sefer gözlerimden sanki alev fışkırdı. Biraz kendime geldikten sonra ona «Pis faşist» diye çıkıştım. «Ne halt ettin yahu, her tarafından kırılmış bir kolum vardı, şimdi onu büsbütün sakat bıraktın.» Onun yavaş yavaş güldüğünü duydum, «Sen yine dayanıklı oğ­lanmışsın, dedi, ben bunu yaparken senin sağlam elinle bana yumruklar ekleyeceğini sanmıştım, senin kolun kı­rık değil, çıkıktı, yerine taktım... Şimdi daha iyi değil misin. Hakikaten acım yavaş yavaş eksilmekteydi. Ona çok teşekkür ettim... İşte doktor dediğin böyle olur.
Sayfa 27
15 öğeden 21 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.