Birçok insan, yeni salgınların ve bulaşıcı hastalıkların yayılması gibi geleceğin dert ve tasalarının, doğrudan insanın kendisine ve doğaya yönelik kıyımının bir sonucu olduğunu görüyor.
Ancak, pek az insan bu yıkımın nedeninin para hırsı olduğunu söyleyecek kadar cesur.
Sayfa 10 - Yordam Kitap / İkinci Basım: Nisan 2015Kitabı okuyor
Yaşanılan ortamın, hareketin toplumsal tabanı ile programı üzerinde etkileri olduğu gözönüne alınırsa, bu yüzden İsmaili toplulukların klasik anlamda tek kalıba sığdırılamayacak renkli dünyaları, zengin deneyimleri olduğu söylenebilir. Zira, F. Engels'in işaret ettiği gibi, "açık Batıni oluşumlar, feodal çağda halkçı karakteri olan muhalefet hareketleridir." Kitlesel tabana daha yakından bakarsak, sözgelimi, erken İsmaililik ile Karmali kolunun kır emekçilerine ve ezilenlere dayandığı, bu yüzden sosyal programlarının daha belirgin olduğu görülür.
Distopik olarak daha iyi kitaplar okumuşluğum var. 1952 yılında yazılmış olması, bugünleri de biraz olsun öngörüyor olması kitabı iyi kılan bir özellik olsa da ben konunun çok daha iyi bir kurgu ile yazılabileceğini düşüyorum. Yazarın uslûbunu pek beğenmedim. Malesef bitmesi için iteklemem gerekti. O nedenle abartılmış bir eser gibi geldi bana. Fazlaca övgü almış. Tavsiye edeceğim bir yapıt değil. Konu olarak ilgi çekici ve insanlara kitapların değerini bilin dedirtse de bence biraz zaman kaybı.
Psikolojiye olan ilgim sebebiyle bir ton kitap psikoloji kitabı okumuşluğum var; o yüzden kıyaslamak şeklinde de yorum yapabilir donanımda görüyorum kendimi.
Başlıyorum:
Öncelikle kitap büyük talihsizlikler sebebiyle derin travmalar yaşayanlar için yeterli değil. Hoş , öyle bir travmaya zaten bir kitap asla yeterli olmaz ; fakat bu kitap derin bir olaya pek yanaşabilecek çapta da değil.
Daha çok ailesinin ihmalkarlığından , aşırı koruyuculuğundan , katı sınırlardan vs kendi sesini bulamadan büyümüş , dolayısıyla kendisiyle ve çevreyle ilişkisini kaliteli ve seviyeli bir basamağa taşımak isteyen yetişkinlere özel bir kitap.
Bildiğimiz moda cümleler var; spor, meditasyon, duş vsvs. Uzun süre "offf bu muymuş" dedirtmesine rağmen aralardaki bazı sayfalar kendimizle temas adına bildiklerimizi hatırlatan ve adım atmak adına sırt sıvazlayan paylaşımlar içeriyor.
Kitap benim için "çocuklukta ihmalin izi: boşluk hissi" kitabının yanından geçemez. Aile ilişkisi ve çocukluktaki kodlanmış tepkiler üzerine çalışmak isteyen her okur bence o kitabı, belki de sadece o kitabı okumalı.
Öte yandan yukarda bahsettiğim gibi , daha derin yaralarla ciddi bir mücadele içinde olan insanlara tavsiye edilecebilecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum.
Benim için "en 10" listemde olmasa da kitaplığımda duracak.
Okumayı düşünenlere iyi okumalar .
İSTİLA 2030
.
31 Aralık 2029' u 1 Ocak 2030' a bağlayan gece, son hamlenin zamanı gelmişti ve oyun sahneye konmak için hazırdı.
Bilginin koruyucusu kitaplar yerini teknolojik ürünlere bırakmışsa da, geri sayımın başlamasıyla girilen yeni yıl hiç de beklenilen gibi değildi . Karanlık bir dünya, küresel çapta bir bilinmezlik...
Nice
Öfkeliyiz, öfkeyse sonuçtur er geç
Bir aşk gibi yaşamak gerek öfkeyi
Sevginin ağıtıdır bir bakıma
Ve bir gün de gelebilir ki sevgilim
Kapkara bir davet olabilir kin
Zulmün ve tutsaklığın diyeti olabilir
Geçmiş ve geleceğin her şeyi yutan sonsuz boşluğunu, dibi görünmez uçurumunu düşün. Bunlar karşısında böbürlenen, yakınan, feryat eden, kendini boş yere perişan eden bir ahmak değil midir? Sanki dertlerimiz çok büyükmüş ve çok uzun sürecekmiş gibi.
Kimse benim kalbimi bilemez. Montumun, derimin ve kaburgalarımın arkasında, ta derinlerde gizlenmiştir. Dokuz ay boyunca annemin karnında önemi vardı kalbimin. Ama karnından çıkalı beri bir saatte yeterince atıp atmadığı konusunda kimse artık paniğe kapılmaz
Akşamlar Rahatsız Edicidir ~ Marieke Lucas Rijneveld
Selam kitap severler,
İlk olarak
“ ‘Bunu sadece insanlar yapar’dedi Kostas.
‘Hayvanlar yapmaz. Bitkiler yapmaz. Evet ağaçlar bazen diğer ağaçları gölgeler, yer, su ve besin için rekabet ederler, hayatta kalma savaşı verirler… Evet böcekler birbirlerini yerler. Ama kişisel çıkar için toplu katliam, işte o bizim türümüze özgü.’ “
Herkese merhaba
Bugün, seveni olduğu kadar
Ben bundan yıllar önce bir şeyler yapmak ya da bir şeyleri hayata geçirmek için her şeyin yolunda gitmesini beklerdim. Sağlığımın yerinde olmasını, sevdiklerimin yanında olmasını, keyfimin yerinde olmasını, icraata geçecek maddi durumumun olmasını, evrenin tüm karanlığını yutmuş gibi bencil insanların benden uzak olmasını, evimin toplu olmasını, çayımın demli olmasını, karnımın tok sırtımın pek olmasını,mevsimin hep bahar olmasını, kafamın üzerinde gümüş martılar uçmasını...
Uzun süre bekledim. Bu sırada gözlerimin kenarları kırıştı, saçlarıma aklar düştü,ellerimin üzerinde yaşlılık lekeleri oluştu ve her şey daha kötü gitmeye başladı. Sonra böyle bir anın hiçbir zaman gelmediğini ya da gelmeyeceğini farkettim. Mutlaka bir şeyler istediğim gibi olmadı, olmuyordu da. Bunu anladıktan sonra o meşhur Çin atasözünü bilgisayarımın üzerine, dolabın kapağına, sınıftaki masamın çekmecesine yapıştırdım," Bir ağaç dikmek için en iyi zaman bundan 20 yıl önceydi. En iyi ikinci zamansa şimdi!"
''Ben de herkes gibi bir bit miydim,yoksa bir insan mı?Önüme çıkan engeli aşabilir miydim, aşamaz mıydım?Eğilip iktidarı yerden almaya cesaret edebilecek miydim,edemeyecek miydim!Titreyen bir yaratık mıydım,yoksa hakları olan biri mi?..''
İslam'ın mesul insanı belki mahkum ve mazlum değildir; ama Mevlana'nın da dediği gibi, yine de yaşadığı gurbetten ve çektiği özlemden dolayı mahzundur.
Zahirde şeytan ile murat edilen "İblis" ve aveneleridir. Denildi ki: "Şeytan kelimesi, insanları, tereddüde düşüren, doğru caddeden saptıran, azgın ve haddi aşan insan ve cinlerin hepsi için kullanılır." Cenâb-ı Allah, insan ve cin şeytanlarını şöyle beyan ettikleri gibi:
وَكَذَلِكَ جَعَلْنَا لِكُلِّ نَبِي عَدُوًّا شَيَاطِينَ الإِنْسِ وَالْجِنِّ يُوحِي بَعْضُهُمْ إِلَى بَعْضٍ زُخْرُفَ الْقَوْلِ غُرُورًا وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ مَا فَعَلُوهُ فَذَرْهُمْ وَمَا يَفْتَرُونَ (112)
"Ve böyle... Biz her peygambere insü cinn şeytanlarını düşman kılmışızdır. Bunlar aldatmak için birbirlerine lâfın yaldızlısını telkin eder dururlar. Eğer rabbin dilese idi, bunu yapmazlardı. O halde bırak şunları uydurdukları hurafat ile haşrolsunlar. " (En'âm: 6/112)
Sayfa 31 - Gül Kitap - 1. Cilt - Tercüme: Ömer Faruk HilmiKitabı okuyor