Kadın sustu, adına sinsi dediniz
Sanki siz melektiniz.
Kadın güldü, hafif dediniz
Sanki siz ahlakınızı kiloya vurmuştunuz.
Kadın konuştu, geveze dediniz
Sanki siz çok oturaklıydınız.
Kadın giyindi, tahrik etti dediniz
Sanki siz çarşaf giyen kadına tecavüz etmediniz.
Kadın baktı, kaşı gözü oynak dediniz
Sanki her gördüğü kadına dansöz gibi oynayan siz değilsiniz.
Kadın evet dedi, çantada keklik dediniz.
Kadın hayır dedi, kendini beğenmiş dediniz.
Kadın sevişti, namusun kirlendi dediniz.
Erkek sevişti, elinin kiri yıkar geçer dediniz.
Diye diye kadının ömrünü yediniz!..
Ve ne yazık ki sizi doğuran da o kadındı,
Bunu hiçbir zaman anlamak istemediniz...
Halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta
Her şey naylondandı o kadar
Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce
Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk
Geyikli geceyi hep bilmelisiniz
Yeşil ve yabani uzak ormanlarda
Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan
Hepimizi vakitten kurtaracak
Bir
Göğe Bakma Durağı / Turgut Uyar
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yanab otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe
Atlıkarınca – Turgut Uyar
Tel cambazı istiyordu ki dünya istediği gibi olsun. Bile bile aldanmaya vardırıyordu işi. Ama olmuyordu kendisi vardı.
önceleri terliydi avuçlarımdan kayıyordu
sonra sonra hem alıştım hem sevdim
dedim ki ne iyi bu kadındır gecenin yarısında
etleri var beyaz, gergin sıcaklığı var öp öp ısın
karanlık sokakları kötü
Islaktı Tütünlerle Sülünler... / Turgut Uyar
. . . . Bu karanlık bir şeydi!.. Bu karanlık bir şeydi!.. Bu karanlık Bir şeydi!.. Ne iyi!.. Kara bir kapıların ve ıslak sülünlerin önünde duygunluğuma bir şeylerin değindiği.
. . . . Islak bir halat atarlardı, boynuma, ıslak, iğrenirdim. Ne iyi!.. Yalnızlıksız bir ıslak halat, suları beni ıslatan. Bu