sana, daha önce hiç kimsenin vermediği bir sevinç vermek isterdim. daha önce hiç kimsenin seslenmediği kadar içten, candan, yakından seslenmek isterdim.
"Namazdan sonra oturduğunuzda, Sırat Köprüsü üzerinde yürüdüğünüzü hayal edin. Bu dünyaya ait dertleri arkanızda bıraktığınızı düşünün. Ardından, size hayat bahşeden Muhyî'nin huzurunda olduğunuzu hayal edin. Daha sonra da şu diyeceklerimi yapın: Dikkatinizin çeperini git gide daraltarak sadece Allah'ın huzurunda olmaya odaklanın. Ve her gün, yüklerinizin birazını üzerinizden atın. Zikre, aşkı tecrübe etmek maksadıyla yaklaşın...
...
Odaklanmış haldeyken düzenli olarak nefes alıp vermeye devam etmeniz gerekiyor. Suyu bulandıran irili ufaklı her şeyi tek tek içinizden atın, bunu yaptığınızda Mahbub-u Ezelî'nin size karşılık verdiğini göreceksiniz."
İçine doğru yayılan sıcaklık akımını oluşturan şeyin onun parmağının baskısı mı, yoksa pürüzsüz objenin yeni ve çılgınca hissi mi olduğunu bilmiyor- du. Ama Clay'in parmağı kıvrımlarının içine doğru inerek içine girdiğine, dışarı biraz daha ıslaklık aktı.
"Elime akman çok uzun sürmedi."
"Azgınlığımın hızı seni hayal
Yazısı silinerek üzerine başka yazı yazılmış parşömen kâğıdına benzetiyordum kendimi; aynı kâğıt üzerinde, yeni yazılar altından çok daha değerli bir metni keşfeden bilginin sevincini tadıyordum. Neydi bu gizlenmiş metin? Okumak için, her şeyden önce son günlerde yazılmış metinleri silmek gerekmiyor muydu?