Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
·
Puan vermedi
Köle
Herkese merhabalar Benim Sevgili dostlarım. Konusu ve anlatımıyla inanılmaz derecede hoşuma giden bir eser ile geldim. Okuduğumu çok mutlu oldum onu öncelikle belirtmek istiyorum. Cem Hocamın kalemi ile bu sayede tanışmış oldum. Şimdi Kitabın içeriğini soracaksınız hatta onu sorduğunuzu duyar gibiyim. Kölelik kavramını az çok hepimizin de
Köle
KöleCem Çelik · Elpis Yayınları · 20222 okunma
hiç kimsenin hâlihazırda sürdürdüğü hayattan başka bir hayatı kaybetmediğini ve kaybetmekte olduğu hayattan başka bir hayat yaşamadığını unutma. Bu yüzden hayatın en kısası da en uzunu da aynı kapıya çıkar. Çünkü şimdiki zaman herkes için aynıdır, bu yüzden geçmiş zaman da aynıdır ve yitip giden sadece bir andır. Herhangi biri ne geçmişi ne de geleceği yitirmemiştir.
Reklam
Yanlış bir dünya görüşü
Kısa süre önce Macaristan'daki bir mahkemede bir davaya bakılmıştı. Birkaç kadın pek çok kişiyi zehirleyerek öldürmüştü. Bu kadınlardan hapishaneye yollanan biri şöyle demişti: "Oğlum hastaydı ve haylazın biriydi. Ben de onu çaresiz zehirledim." İşbirliği diye bir şeyden haberi olmadığına göre, başka da ne yapabilirdi kadın? Aptal biri değildir ama olaylara başka insanlardan değişik bir açıdan bakmaktadır, algı şeması başkalarınınkinden değişiktir. Hoşlarına giden bir şey görüp bunu rahat bir yoldan ele geçirmek isteyen suça yönelik kişilerin, düşman gözüyle baktıkları ve hiçbir alıp vereceklerinin bulunmadığı dünyanın elinden söz konusu nesneyi çekip almaları gerektiği sonucuna varmalarının nedeni artık anlaşılmıştır sanıyorum. Bu kişilerin hastalıkları, yanlış bir dünya görüşüne sahip olmaları, gerek kendi, gerek başkalarını değerlendirmede hataya düşmeleridir.
Rusya’nın bize taarruz edebilecek durumda olamaması ve Batı memleketlerinin Türkiye’yi yok etmeye karar vermiş olmaları, Büyük Millet Meclisi Hükûmeti’ni yarattı. Bu, Büyük Millet Meclisi’ne bağlı iki türlü mefkûre mücadele hâlindeydi. Bunlardan birine “Garp Mefkûresi”, ötekine “Şark Mefkûresi” denirdi. Garp Mefkûresi’ne dayanmış olanlar, Büyük Millet Meclisi’ne şekil vermekte daha fazla muvaffak olmuş olmalarına rağmen, tamamen iktisadî, sosyal ve maarif meselelerinde 1839’da başlayan Garp örneğine doğru giden yolu tamamen tutamamışlardı. Bunlar, Garp Mefkûresi’ne bağlı olmakla beraber, dış siyasette Şark ve bilhassa Rusya’ya mütemayil idiler. Fakat, Rusya’nın iç şeklini katiyen Türkiye’ye tatbik etmek istemiyorlardı. O zaman Ankara’da bulunanların yüksek tahsilli ve ilim kafalıları, pek az olmakla beraber, hepsi Batı’ya bağlı adamlardı. Bunlar, şiddetle Sovyet şekline aleyhtar idiler. Bilhassa, muntazam olmayan kuvvetlerin orduya müdahalesine aleyhtar idiler. Çünkü, tek dayanabileceğimiz kuvvet, orduydu. Bu aralık, Şark Mefkûresi’ni tahlil etmek gayet güçtü. Çünkü, çok karışıktı. Bu, Şark Mefkûresi’nin muhtelif safhalarından biri de komünizmdi. Bunun en mühim taraftarı, belki Hakkı Behiç’ti. Bu adam, İttihat ve Terakki’nin idealist azalarından ve aynı zamanda maliye ile meşgul simalarındandı. Ruhen çok samimî bir insandı. Türklüğe çok bağlı olmakla beraber, sınıf, servet ve din gibi şeylerin aleyhinde idi. Biraz da kafasında anormallik vardı.
Her şeyin temeline inmiş ama orada gördüklerinden o kadar korkmuş ki asla öyle bir şey görmediğine kendini inandırmış biri gibi geldi bana. İyi anlatamadım herhalde. Bir de şöyle anlatayım. Bir adam gizli mabede giden yolu buluyor ama gitmiyor; belki mabedi şöyle bir görüyor, ama sonra kendini yaprakların arasından bir serap gördüğüne ikna etmeye çalışıyor. Başka bir şekilde daha anlatayım. Bir şeyler yapabilecek bir adam, bunu değerli bulmadığı için yapmıyor ve kalbinin derinliklerinde, her zaman bunu yapmadığı için pişmanlık duyuyor; bunu yapmanın getireceği ödülleri gizliden gizliye alaya alıyor, ama daha da büyük bir gizlilik içinde, bunu yapmış olsaydı yaşayacağı keyfin ve alacağı ödüllerin özlemini çekiyor.
Sayfa 281 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Şimdiki zaman herkes için aynıdır, bu yüzden geçmiş zaman da aynıdır ve yitip giden sadece bir andır. Herhangi biri ne geçmişi ne de geleceği yitirmemiştir. Birinin sahip olmadığı şeyi, herhangi birisi nasıl söküp alabilir ondan?
Reklam
Yanan Ormanlarda Elli Gün
İstanbuldan Anadolu’ya giden trende benim kompartımanda beş kişi vardı. İki kardeş Van köylülerinden biri lise. öğrencisi idi. Diğer üç kişiden biri Mardinli idi.Mardinlinin tesbihleri,yenleri kıvrılmış kara ceketleri,ayaklarındaki lastik ayakkabıları, kederli,ihtiraslı gözleri,bilhassa ihtiraslı,insanın can evine işleyen gözleri başkalarında bulunmaz. Öteki ikisi Kayser’i idi.İkisi bir şeyler. mırıldanır gibiydi.Diğerleri gibi değillerdi.
Sayfa 9 - YkyKitabı okuyor
Zaman Senin ebedi sonsuzluğunun göğünde geçip giden bir duman gibidir. Fakat yedi yıl, Yüce Tanrım biz insanlar için ömrümüzün onda biri, çünkü gözlerimizi karanlıktan Senin kutsal ışığına açmamızla, ölümün gecesine kapatmamız bir oluyor.
Sayfa 7
İyi geceler
Gitti giden yerine gelmedi başka biri Orada duyumsatmadı kendini hiçlik bile
Süt şişesinde üç etiket!
Japonlar taze yiyecek delisidir. Amerika Birleşik Devletleri'nde süt şişesinin üzerinde yalnızca bir tek tarih vardır: son kullanma tarihi... Tokyo'da bir Japon süpermarketine gittiğimiz zaman süt kabının üzerinde üç tarih görünce şaşırdık. Tarihlerden biri sütün imal tarihiydi, ikincisi süpermarkete geliş tarihi, üçüncüsü de son kullanma tarihi. Japonya'da süt üretimi her zaman geceyarısını bir geçe başlar, böylece sabah süpermarkete giden süte o günün etiketi yapıştırılabilir. Süt 23.59'da üretilse, kabın üzerindeki tarih bir önceki günün tarihi olur ve o sütü hiçbir Japon tüketicisi almaz.
Reklam
Gördüğünüz gibi, tamamen bilinçli bir şekilde deliliğe giden ana yol üzerinde yürümeye devam ediyordum.
Tasavvuf da ki uruç, devir nazariyesi... yorumda
Plotinos'un evreninde iki hareketin var olduğunu gör­mekteyiz: Bunlar biri yukarıdan, Bir' den, birlikten aşağıya, çokluğa, çok ola­na, duyusal-fiziksel dünyaya inen hareket, diğeriyse bunun tersine olarak aşa­ğıdan, Ruh'tan yukarıya, çokluktan birliğe doğru giden harekettir. Birinci ha­reket bize ezeli olarak aşkın ilkesinden, İlk İlke'den, Bir veya Tanrı'dan çıkan canlı gerçekliğin düzenli yapısı ile ilgili akılsal bir açıklama sağlar ki, buna Plotinos'un felsefi tasarımı diyebiliriz. İkinci hareket ise varlığın veya gerçek­liğin her aşamasını yaşaması ve onda etkin olması mümkün olan bireysel in­san ruhunun, birbirini izleyen sürekli bir arınma ve yükselme süreci sonunda evrenin ilkesi olan İlk ilke'ye ulaşıp onunla birleşmesi ve böylece kendisi için mümkün olan mutluluk ve kurtuluşa erişmesinin yolunu gösterir ki, buna da Plotinos'un dinsel tasarımı diyebiliriz.
Sayfa 89 - İSTANBUL BiLGİ ÜNİVERSİTESİ YAYlNLARIKitabı okuyor
88 syf.
6/10 puan verdi
·
7 günde okudu
“Baykuş Virane Sever, Şahinler Pervaz İle”
Faruk Duman’la 2021’in o unutulmaz yazında “Sus Barbatus!” nehir romanıyla tanışmıştım. Çok daha evvelinden ismini duyduğum bu modern yazarımızın “Sus Barbatus!”larını (üç cilt) üst üste okumuş ve o zamanlar bu roman serisi için “21. Yüzyıl destanı” tanımlaması yapmıştım. Özellikle Yaşar Kemal’i çağrıştıran gövdeli bir üslubun yazarın özgün
Baykuş Virane Sever
Baykuş Virane SeverFaruk Duman · Yapı Kredi Yayınları · 2023102 okunma
288 syf.
9/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Hyunam-dong kitabevi incelemesi
Kitabı bir gün de bitirdim. Benim için su gibi akıp giden, zihnimi dinginleştiren ve kalbime sıcaklık yayan bir kitaptı. Kitabı okuduğum da kendimi hayatın kargaşasından, bütün stresinden uzak bir şekilde hissettim. Kitapta geçen birçok söz kalbime işledi çünkü o sözler hayata karşı sergilememiz gereken tutumdu. Zamanla beraber memnuniyetsiz, hırslı, başarı avcısı biri haline gelerek kendi benliğimizden uzaklaştık. Toplumun bize dayattıklarını hayallerimiz ile karıştırdık ve asıl gerçek olan kendi hayallerimizi, yazarın da dediği gibi kendi kalbimizden, benliğimizden doğan şeyleri unuttuk. Bizi biz yapan da bunlar değil miydi zaten? Bunları Unuttuğumuz da o gülümseyen ruhlar, solmaya başladı. Kalbimizin sesine, onun konuştuğu dile sağır olduk ve başka bir dil konuşmaya başladık. 19 yaşındayım. Kalbimin sesini duymak istiyorum ve bunun için çabalıyorum. Buhranlar yaşadığım bir dönemden geçtim ve bu çok uzun sürdü. Özüme uyanıp kendimi kucaklamak istiyorum. Böylece hayatı kucaklayabilirim. Sadece Hafif esintili eriyen giden bir bahar günü değil, her zaman kendi hyunamdong kitabevimde özümle yaşayacağım. Kitap sayesinde bunları daha erken fark ettim. Bu yüzden kitabı okumanızı birçok açıdan tavsiye ederim. Okuyacağanıza pişman olamayacağınız bir kitap. Ben artık başucu kitabımı buldum 🩷. Umarım sizde bulursunuz.
Hyunam-Dong Kitabevi
Hyunam-Dong KitabeviHwang Bo-reum · Athica Yayınları · 2024195 okunma
288 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
70 günde okudu
Zaman itibariyle üzerime birazdan fazla yağmurun yağdığı bir zamanda başladım kitabı okumaya. Kemal Sayar'in abiligi ve beyfendiligi kısa kisa okumalarla teselli oldu. Kimi zaman, filmler üzerinden bile bize algilatilan durumların hiç de öyle olmadığını da anlatti. Yalnız son kısım öyle vurucuydu ki. Ebeveynlik üzerine daha çok dinlenilmesi gereken biri olduğunu kanıtlar nitelikte. Bilhassa cocukluk donemi bitmis kimselerin geldiği terapistlerin tespitleri tabiki kuru kuruya konuşanlardan daha kıymetli. O yüzden kitabın bu kısmı kitap bitiminde ağzımıza bir parmak bal çalıp giden cinstendi. Teşekkürler Kemal Sayar. Rabbim razı olsun.
Biraz Yağmur Kimseyi İncitmez
Biraz Yağmur Kimseyi İncitmezKemal Sayar · Timaş Yayınları · 20221,923 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.