124 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
“Biz hep böyle her şeyde birlik olsak, kimse bize diş geçiremez. Bize dağlar, şahlar dayanamaz. Hiç kimse… Yeter ki böyle birlik olalım.” Bir aşk destanı olan Ağrıdağı Efsanesi , geleneklerini Mahmut Han’a karşı savunan Ahmet ile Gülbahar arasındaki aşkı konu alır. Efsanelere ve halk söylencelerine yürekten bağlı Yaşar Kemal’in bu romanı, insan psikolojisinin derinliklerini de içerir. Her şey Mahmut Han’ın atının Ahmet’in kapısına gidip orada kalması ile başlar. Atı ilk gören kişi Sofi’dir. Sofi Ahmet’e atı üç kere yola bırakmasını söyler. Eğer at üç defa da gelip yine Ahmet’in kapısında durursa at Ahmet’in atı demektir. Sahibi kim olursa olsun artık atı geri veremez, kellesini verir yine de atı veremez. Ağrıdağı çevresinde bu inanç hakimdir. At üç defasında da Ahmet’in kapısına gelmiştir. Mahmut Han bu geleneği bilir ama atını bir dağlıdan alamadı dedirtmemek için işleri zorlaştırır. İnat etmiş, o atı alacaktır. Onur meselesi olmuştur Mahmut Han için bu durum. Ahmet için de öyle tabii. Hâl böyle olunca, gelişen olaylar sonucunda Ahmet zindana düşer. Bu sırada Gülbahar ile Ahmet’in aşkı da başlar. Çok hoş bir aşk hikayesi, genel tema bu fakat birçok alt tema da var kitapta. Verilmek istenen mesajlar, ders niteliğinde. Gelenek göreneklere bağlılık,birlik olmak, halkın zulme karşı paşaya bile boyun eğmemesi, o aşıkları kavuşturmak için birlik olmaları… Yaşar Kemal’in o müthiş anlatımı, yerli yerinde betimlemeleri, bayıldığım ruhsal tahlilleri, okuyucuyu sıkmadan akıp giden tarzı. Duyguları o kadar yoğun yaşadım ki… Bir efsane insanı bu kadar üzer mi? Üzdü…
Ağrıdağı Efsanesi
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227bin okunma
Werner'in başı hep önüne eğikti. Şenlik ateşler i nin üzer i n­ den atlamak, gözlerinin altına kül sür m ek, küçücük çocuklara musallat olmak mı? Jutta'nın yaptığı resimleri kır ı ştır m ak mı? Düşük prof i lde olmak, dikkat çekmemek daha iyi, diye düşü­ nüyordu Wemer. Eczanedeki popüler bilim dergilerini okuyor­ du; dalga türbülansıyla, dünyanın merkezine giden tünellerle, Nijer y alılar ı n uzakla r a haber göndermek için kullandıkları da­ vullarla ilgileniyordu o. Bir def t er satın almıştı ve bulut odaları­ nın, iyon detektörlerinin ve X-ray gözlüklerinin resimlerini çi­ ziyordu. Bebekleri sallayarak uyutmak için beşiklerine takılan bir motora ne buyr u lurdu? Peki, ya yük arabasının dingiller i ne kadar uzatılan ve onu tepelere rahatça çekmesini sağlayacak yaylara?
Reklam
Hani derler ya kalana mı zor gidene mi diye. Kalana zor bence... Giden zaten hazırlamıştır gideceği yeri. Kafasında kurmuştur türlü ihtimalleri. Gitmek eylemine masumane bir elbise dikmiş, giydirmiştir onu güzelce. Haklı sebepleri de vardır sorsan... Doldurmuştur kendi kendini; tüm işaretler gitmeyi göstermiştir ona. Oda gitmeyi seçmiştir
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
"Hani derler ya Kalana mı zor gidene mi diye. Kalana zor bence...Giden zaten hazırlamıştır gideceği yeri. Kafasında kurmuştur türlü ihtimalleri. Gitmek eylemine masumane bir elbise dikmiş, giydirmiştir onu güzelce. Haklı sebepleri de vardır sorsan... Doldurmuştur kendi kendini; tüm işaretler gitmeyi göstermiştir ona. Oda gitmeyi seçmiştir
Gidene mi zordur yoksa kalan’a mı zor ?
Kalana zor bence... Giden zaten hazırlamıştır gidecegi yeri. Kafasinda kurmustur türlü ihtimalleri. Gitmek eylemine masumane bir elbise dikmiş, giydirmistir onu güzelce. Hakli sebepleri de vardir sorsan... Doldurmustur kendi kendini; tüm isaretler gitmeyi göstermistir ona. Oda gitmeyi seçmistir nihayetinde. Unutmak da o kadar zor degildir hem ona göre. Kalaninsa yoktur tüm bunlardan haberi. O hep öylece kalmayi düşlemiştir beraberce. Ne sığınacak bir limani vardir ne gidecek bir şehri. Gitmek kadar mağrur bir eylem de degildir onunki, terkedilmektir ona kalan,aşağılık bir olgudur basina gelen. Sussa bir türlü konuşsa bir türlü... Karşı çıksa gideni üzer, kabullense kendini... Konuşsa gidene zulüm, sussa kendine... Gidenin yoktur böyle dertleri. Geri dönmek gibi bir seçenegi bile vardir pişman olma ihtimaline karsi. Kalanin tek seçenegi beklemektir. Unutmak seçeneklere dahil degildir hiçbir zaman. Unutmak bir seçenek degildir çünkü. Unutmayi sen seçmezsin. Unutmak seni seçer. Zamani geldiginde unutursun yasananlarin büyük bir kısmını. Ama dedigim gibi; zamani geldiginde... Zamani ise gelmez bir türlü. Aylar geçer yillar geçer sen vazgeçemezsin. Gitmek buruk bir tat birakmistir agzinda. Sen kalan olmuşsundur o giden. Sen umut besleyen, o vazgeçen. Gidenler bilmez böyle seyleri, kalanlar bilir. Sorsan en zor şeydir gitmek. Hem kendi seçmemistir bunu. Sen onu gitmeye itmissindir. Gitmek zorunda kalmistir ve gitmistir. Inan senin kadar o da aci çekmistir. Gidenin sığınacak bir yer vardir elbet. Sığınacak bir yeri yoksa bile nedenleri vardir. Nedenlerine siginir. Kalanin ise hiçbir seyi yoktur, yalnizdir. O yüzden gidene degil kalana zordur her sey...
Reklam
Hani derler ya kalana mı zor gidene mi diye. Kalana zor bence... Giden zaten hazırlamıştır gideceği yeri. Kafasında kurmuştur türlü ihtimalleri. Gitmek eylemine masumane bir elbise dikmiş, giydirmiştir onu güzelce. Haklı sebepleri de vardır sorsan... Doldurmuştur kendi kendini; tüm işaretler gitmeyi göstermiştir ona. Oda gitmeyi seçmiştir
Hani derler ya kalana mı zor gidene mi diye. Kalana zor bence... Giden zaten hazırlamıştır gideceği yeri. Kafasında kurmuştur türlü ihtimalleri. Gitmek eylemine masumane bir elbise dikmiş, giydirmiştir onu güzelce. Haklı sebepleri de vardır sorsan... Doldurmuştur kendi kendini; tüm işaretler gitmeyi göstermiştir ona. Oda gitmeyi seçmiştir nihayetinde. Unutmak da o kadar zor değildir hem ona göre. Kalanınsa yoktur tüm bunlardan haberi. O hep öylece kalmayı düşlemiştir beraberce. Ne sığınacak bir limanı vardır ne gidecek bir şehri. Gitmek kadar mağrur bir eylem de değildir onunki, terkedilmektir ona kalan, aşağılık bir olgudur başına gelen. Sussa bir türlü konuşsa bir türlü... Karşı çıksa gideni üzer, kabullense kendini... Konuşsa gidene zulüm, sussa kendine...
Hani derler ya kalana mı zor gidene mi diye. Kalana zor bence... Giden zaten hazırlamıştır gideceği yeri. Kafasında kurmuştur türlü ihtimalleri. Gitmek eylemine masumane bir elbise dikmiş, giydirmiştir onu güzelce. Haklı sebepleri de vardır sorsan... Doldurmuştur kendi kendini; tüm İşaretler gitmeyi göstermiştir ona. Oda gitmeyi seçmiştir
Kız kardeş
İnsanın yalnızlığı, acısı sadece sevdadan yanamıdır. Bizim canımızı yakan, üzen sadece aşkmıdır. Denir ya hep el kızı yapar güvenilmez hem üzer hem canını yakar peki ya canından kanından birisi kardeşin de seni yaralar mı. Küçük kız çocuğu ondanda küçük erkek çocuğu nede güzel büyüdüler beraber. Gece korktuğu zaman yanında yatan erkek kardeşinin sesini duyduğunda, yada elini tuttuğun zamanlar güzeldi onlar için. Çünkü bilirdi yanında kardeşi vardı o korksa bile belli etmezdi, ablası korkmasın diye cesaretli, elini tutan, yanındayım diyen küçük erkek çocuğuydu o. Ablaydı, dosttu, sırdaştı, onu idare edendi. Beraber vakit geçiren, sinemaya giden, hiç yoktan bir kafede iki çay içip dertleşen yada susarak bişeylerini paylaşan iki kardeş. Sonra ne mi oldu kız kardeş erkek kardeşten koptu çünkü hayatının aşkını buldu erkek kardeş ise yalnız kaldı. Ne sinemaya gidebildiler, ne iki çay içip dertleşebildiler, nede susarak birşeyler anlatabildiler. Hayatının aşkı erkek kardeşten ablasını koparmıştı artık erkek kardeş yoktu tekti onunla yaptığı herşeyi artık hayatının aşkıyla yapmaya devam etti. İyi yanından bakarsan boşa gitmemiş oldu evlendiler. Düğün günü evden çıkarken  sanki o kuşağı ablasının beline değilde kendi bileklerine kelepçe olarak bağladı, boğazına sanki ilmek düğümledi. Uzun zaman sonra ablasına belkide orda sarılmıştı ama diyememişti özledim diye dargındı araları. Gece çökene kadar ağlayamadı erkek kardeş karanlığın çökmesini ve yalnızlığı bekledi kimse görsün istemedi. Ablası yeni gitmiyordu ondan, bu gidiş çok farklıydı, bir daha geri eve dönmeyecek bir gidişti bu. Seboizm
Reklam
96 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 saatte okudu
Zaman buldukça okumaya çalıştığım bu kalite kokan dergimize yine hız kesmeden devam ediyoruz. Son sayısını -şimdilik- ele geçiremesem de uzun zaman beklemenin meyvesini yiyorum diyebilirim. O kadar hayranlıkla okuyorum ve hatta seyrediyorum ki dergiyi, keşke daha sık okuyabilsem diyorum. Savaş tarihi okurlarının adeta sevgilisi haline gelen
History of War - 3. Sayı
History of War - 3. SayıHistory of War Türkiye · Doğan Burda Dergi Yayıncılık · 202265 okunma
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.